Burun estetiğinin başkenti İstanbul

Türkiye, estetik cerrahi alanında başarılı operasyonları ve işinin ehli hekimleri ile dünya çapında tercih edilen ülkelerin başında geliyor. Özellikle de İstanbul, ''Capital Of Rhinoplasty'' yani burun estetiğinin başkenti olarak kabul ediliyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Ülkemizde estetik cerrahi, dünyadaki gelişimine paralel bir şekilde hızla ilerliyor. Tıp alanındaki bu başarı ve Türkiye'nin tatil için çok önemli bir durak olmasıyla birlikte sağlık turizmi de her geçen gün büyüyor. Bu anlamda dünyanın her yerinden hasta kabul eden İstanbul ise başı çekiyor. Türkiye'nin tercih edilmesinde en önemli etkenin fiyat-kalite ve fiyat-performans ilişkisi olduğunu dile getiren Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Timur Batmaz şunları aktardı: "Yurt dışından gelen hastalar kendi ülkelerine göre hem daha ucuza hem de daha kaliteli bir şekilde ameliyat olabiliyor. Ameliyat olmanın yanı sıra nekahat dönemlerini de İstanbul'da tatil niteliğinde geçiriyor. Ülkemiz bir turizm cenneti olduğun'dan İstanbul'da ameliyat olmak hastalara cazip geliyor." diyor.

KADINLAR 18'DE, ERKEKLER İŞ SAHİBİ OLUNCA

Avrupa'nın hemen her yerinden, Amerika'dan, Kanada'dan hastalar geldiğini ve özellikle burun estetiği alanında İstanbul'un tercih edildiğini belirten Op. Batmaz, "Adını hiç duymadığımız şehirlerden ve ülkelerden hastalar geliyor. Biz onların adını duymamamıza rağmen onlar bizim ünümüzü çoktan duymuş. Özellikle burun estetiği konusunda ülkemizi tercih ediyor. Hatta İstanbul için bir lakap bile bulunmuş 'Capital Of Rhinoplasty' yani İstanbul Türkiye'nin başkenti olmayabilir ama dünyada Rinoplastinin başkenti olmuş bile." şeklinde konuşuyor.

Kadınlar kadar artık erkeklerin de estetik yaptırdığını ve her geçen gün ilginin arttığından bahseden Op. Batmaz, "Eskiden sadece kadınlar güzelliğine düşkündü. Ama son yıllarda hayatımıza 'metroseksüel' erkek tanımı yerleşti. Güzelliğin ve bakımlı olmanın sadece kadınlara has bir şey olmadığını, erkeklerin de dış görünüşlerine ciddi bir şekilde önem vermeye başladığını gördük." diyor ve ekliyor: "Kadınlar 18 yaşını doldurur doldurmaz ameliyat düşünürken, erkekler bu konuda biraz daha sabırlı davranarak daha çok bir meslek sahibi olduktan sonra ameliyatı düşünmeye başlıyor. Bu da ataerkil bir toplum olmamızdan kaynaklanıyor."

Ancak ameliyat öncesinde hastane ve doktor seçimine çok dikkat edilmeli. Her gün haberlerde bir estetik mağduru insanla karşılıyoruz. Bu anlamda hasta ile doktor arasındaki uyuma dikkat çeken Batmaz sözlerine şöyle devam etti: "Doktor seçimi oldukça önemli. Doktorun hastayı iyi dinlemesi ve anlaması lazım. Çünkü hasta-doktor arasında yaşanan olumsuzlukların temelinde iletişim problemi mevcut. Kişiye özel burun estetiğinin temelini de oluşturan şey aslında hastanın isteği ve talebi. Aksi taktirde tek tip burunlar yapan bir hekim kimsenin tercihi olmaz. Estetik ameliyatlar daha çok görseli ilgilendiren işlemler olduğu için, işin teknik tarafının yanı sıra sanatsal da bir tarafı var. Bu nedenle hekim hasta ilişkisinin iyi olmasının yanı sıra, hekim ve hasta beğenilerinin de uyumlu olması gerekiyor. Doğru hekimi bulduğunuza inandıktan sonrası hekiminize güvenmek ve onun tercih edeceği bir hastanede ameliyat olmak önemli."

İYİLEŞME SÜRECİ KISALDI

Ameliyatı olduktan sonra iyileşme süreci de hastaların en merak ettiği soru. Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte iyileşme süreci kısalmış ve insanlar artık daha hızlı bir şekilde normal hayatına dönebiliyor. "Burun içerisine eskisi gibi insanların kabusu haline gelen, bez ya da silikon tamponlar koyulmuyor. Bir hafta sonra burnunuzun üzerindeki kalıbı çıkarıyor ve ten renkli bantlama ile kişiyi evine gönderiyoruz. Kişi hayata kaldığı yerden devam ediyor. Yurt dışından ya da şehir dışından gelen hastalarımız için de aynı şey geçerli. Ameliyattan bir hafta sonra kendi ülke ve şehirlerine geri dönebiliyorlar." diyen Batmaz, eskisi gibi aylar süren şişlik ve morlukların artık tarih olduğunu anlatıyor: "Yeni bir teknoloji olan ultrasonic piezo ile rinoplasti ameliyatlarında kemiklerde çok daha kontrollü bir şekillendirme yapılabiliyor ve çevre dokulara zarar verilmiyor. Ultrasonik piezo ile ameliyat sırasında kemikler görülerek ve milimetrik olarak ölçülerek çok zarif ve kontrollü bir şekilde kesilebiliyor. Bu yöntem ile burun kemiklerinin yüzle birleştiği bölgedeki damar yapılarına hiç zarar vermediği için hastalarda ciltte görülen morluğun minimum düzeyde olduğunu gözlemliyoruz."

GÖRÜNTÜLÜ KONUŞMA ESTETİĞİ ARTIRDI

"Pandemiyle birlikte estetik operasyonlarda gözle görülür bir artış oldu. Görüntülü konuşmalar ve kameralar karşısında geçirilen saatlerde insanlar, hiç olmadığı kadar kendi yüzleriyle baş başa kaldı. Özellikle habersizmiş gibi çekilen profil fotoğraflarıyla kişiler, yüzlerinde kusurlu olduklarını düşündükleri detaylara daha çok dikkat etti." diyen Batmaz sosyal medya kullanımının artmasının da estetik ameliyat talebini ciddi oranda etkilediğine değinerek şunları aktardı: "Selfie çılgınlığının çok büyük etkisi oldu. Onun dışında sosyal medya kullanımın yaygınlaşması ile birlikte kullanılan filtreler ve insanların bu filtreleri kullanarak çektikleri fotoğraflardaki gibi olma istekleri de talebi arttırdı. Yine sosyal medya hesaplarında çekilen fotoğraf ve videolar ile kişiler profil görüntüleriyle daha çok karşı karşıya kaldı. Bu da özellikle burun estetiğine olan ilgi çoğaldı."

MAĞDURLARIN HUKUKİ HAKLARI

Avukat Elvan Kakıcı Şimşek

Estetik operayonlar sonucunda düşük bir ihtimal de olsa bazı mağduriyetler yaşanabiliyor. Bu noktada hastanın hukuki hakları ile ilgili bilgi veren Avukat Elvan Kakıcı Şimşek şunları aktardı: "Sağlık hukukunda tam bir kavram karmaşası bulunuyor. Hekimlerin sorumluluğu kanunlarımızda dü zenlenmediğ inden, bu konudaki boş luk Borç lar Kanunu hü kü mleriyle doldurulmaya ç alış ılmış . Tıbbi uygulama hatası nedeniyle hekimin sorumluluğuna ilişkin düzenlemeleri içeren özel bir kanunun yürürlüğe girmesi son derece yararlı olacak. Estetik cerrah ile hasta arasındaki iliş kiden, cerrah aleyhine bir sorumluluğ un doğ abilmesi iç in, cerrahın sö zleş meye aykırı kusurlu bir davranış ının bulunması, bunun sonucunda hastanın bir zarara uğ raması gerekir. Estetik sonucu mağdur olanların açabileceği davalar; Ölüm ya da geçici veya kalıcı bedensel zararlar nedeniyle maddi ve manevi tazminat; Yanlış tanı ve tedavi yüzünden uğranılan zararlar, gereksiz ameliyat ve tedavi nedeniyle tazminat; Hastayı aydınlatma ve bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, hasta ve yakınlarının onamı alınmadan tedaviye başlanması nedeniyle tazminat; Sır saklama yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle tazminat; Acil yardım gerektiren durumlarda hekimin görevini yapmayarak hastanın ölümüne veya sakat kalmasına neden olmasından dolayı maddi ve manevi tazminat olarak değerlendirilebilir.