Yeşil daha yeşil… Mavi daha mavi… Sanki biraz daha tırmansan beyaz bulutlara varacaksın gibi… Havası, doğası ve tabii ki sıcakkanlı insanlarıyla Karadeniz’in cennet köşelerinden Artvin’deyiz…
Artvin Belediyesi’nin misafiri olarak geldik bu şirin memlekete. Bir yandan tulum sesi, bir yandan kemençe ama akordeon bir başka güzel bu şehirde... Daha şehre ilk adımı atar atmaz şöyle dedim içimden, “Ne insanı bozulmuş bu memleketin ne de doğası.” Sanki kuşlar kulağına şarkılar mırıldanıyor. Yağmur ise kendinizi Ekvator’da hissettiriyor. İnsanların Artvin’i neden bu kadar sevdiğini, gittiğinizde anlayabilirsiniz ancak. İl, bir dağın yamacına kurulmuş. Dolambaçlı yollardan yükseğe, daha yükseğe çıkıyorsunuz. Eğer o yoldan ayrılmazsanız direkt Kafkasör Yaylası’na çıkacaksınız. Bana göre Artvin’in en güzel yaylarından biri. Sakin, huzurlu, oksijen deposu, yürüyüş parkurları ile doğaseverleri cezbedecek bir yer.
Artvin’de ne yemeli?
l Silor l Puçiko
l Mıhlama l Artvin yöresine uygun cağ kebabı
l Saç tava
l Ev baklavası l Hasuta
l Kavut l Haşir