Bülent Ersoy’dan korkmuyorum!

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR
aysun.yildiz@aksam.com.tr

Kimleri giydirmiyor ki, Bülent Ersoy’dan Aşkın Nur Yengi’ye Linet’ten Asena’ya kadar birçok ünlü ismin sahne kostümlerinde onun imzası var. Sözünü ettiğimiz kişi modacı Semih Doğruer. Son zamanlarda yaptığı başarılı tasarımlarıyla adından sıkça söz ettiren genç modacıyla bir araya geldik ve keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.  

Semih Doğruer’in adını ilk kez bir televizyon kanalında ondan övgüyle bahseden Bülent Ersoy’dan duydum. “Kim bu modacı?” dedim ve kendisini buldum. Görüştüğümüzde çok nazik biri karşıladı beni. Sohbetimiz ilerledikçe anladım ki genç modacı sessiz ama sağlam adımlarla geliyor. Güzel sanatlar fakültesi mezunu olan Doğruer, mesleğe Akay Gelinlik’te başlamış. Başka bir marka adı altında çalışmak istemeyince, kendi atölyesini kurmuş. Ünlülerle çalışmayı hayal eden genç modacı, yaptığı başarılı kostümlerle ünlülerin kalbini fethetmiş ve işte böylece başlamış hikâyesi… 

Kendi moda evini kurma hikâyeni dinleyelim mi?

Tabii, başka bir marka adı altında çalışmak beni tatmin etmedi. Kendi ismimle ilerlemek istedim çünkü sanatçılarla çalışmayı çok istiyordum. “Neden kendi yerim olmasın?” diye düşündüm ve 2013 yılında Nişantaşı’ndaki atölyemi kurdum. Gelinlik, uzmanlık alanım amatabii abiye çalışmalarım da mevcut. Özellikle sanatçılara diktiğim elbiseler çok özel. 

Koleksiyonların var mı?

Kendimi tasarımcı olarak adlandırmıyorum çünkü modacıyım. Benim için önemli olan; güzeli daha da güzel yapmak. Kendi adım altında bir koleksiyon hazırlamıyorum. Benim alanım Hot Couture. Kumaş seçiminden fermuarına kadar en ince ayrıntısıyla işin içindeyim. Bu yüzden istesem de koleksiyon hazırlamaya vaktim olmaz.   

Kasnak işlerinizle anılıyorsunuz… 

Evet, makine dikişine çok fazla yer vermiyorum. El dikişi atölyem daha yoğun. Kasnak atölyelerini barındıran çok modacı yok Türkiye’de. Bunun öncüleri; Nur Yerlitaş ve duayen Yıldırım Mayruk’tur. Kasnak yapmayı ben de çok seviyorum. Dolayısıyla hazır kumaş kullanmıyorum. El emeğidir her şeyim. Kendi desenlerimi, kendim yaratırım. Sanatçılarla olan bağımı ve uzun süreli birlikteliğimi bu güzel işler sağlıyor. Böylece Türkiye’nin önde gelen sanatçılarıyla çalışıyorum.

Güveniyorsun yani kendine?

Aa tabii, güvenmesem birçok sanatçı ve Bülent (Ersoy) Hanım burada olur mu?

Bülent Ersoy’la yolunuz nasıl kesişti?

Dört yıl oldu. Kendisiyle çalışmayı çok istiyordum. Kontağımız bir şekilde aracılarla kuruldu ve bir gün çat kapı geldi. Bülent Hanım çok zor bir kadın. Tabii bu zorluk bilginin yüceliğinden geliyor. Oturduğu yerden, eteğin bir cm uzun olduğunu görebilecek bilgiye sahip. Her hafta sahnesi var. Bu yüzden haftanın üç-dört günü atölyemde birlikteyiz. Ondan çok şey öğreniyorum. Nasıl öğrenmeyeyim, kırk yıldır hazır ürün giymiyor. Hep özel diktirmiş. O kadar büyük bir bilgiye sahip ki… Onu tanıdığım için çok şanslıyım. Umarım, çalışmalarımız uzun yıllar devam eder.

Bağırmalar, çağırmalar oluyor mu? Korkuyor musun?

Korkmuyorum çünkü bizim diyalogumuz biraz farklı. Sahiplenici bir tarafı da var ve o beni çok mutlu ediyor. Eğer provada yanlış bir şey yaptıysam tabii ki tepki veriyor. “Oğlum öyle değil böyle yapacaksın” diye uyarıyor. Bence bunlar güzel şeyler. Hata varsa uyarılacaksın ki doğruyu bulasın. Üstelik bilen bir kişi uyarıyorsa ne ala… Bülent Ersoy çok değerli benim için. Ben de ayrı bir yeri var. Çok nazlıdır ama hakkıdır. Yılların vermiş olduğu bir şey… Onun o efeli hali de çok güzel… 

Başka kimlerle çalışıyorsun?

Linet, Aşkın Nur Yengi, Muazzez Ersoy, Asena… Dünya çapında da Lara Fabian’la çalışıyorum. O da, çok naif ve uyumlu bir bayan. 

Ünlülerle çalışmak nasıl?

Çok zor ama çok da seviyorum. Sabahladığımızı bilirim. Sahne de, sanatçıyı görünce kendim giymiş gibi mutlu olurum. Kulis tozu denilen bir şey var. Sahne arkasında olup sahne de olan kişiyi yüceltmek ve sunmak çok güzel bir duygu. 

Sanırım şu an istediğin yerdesin... 

Evet, şu an hayallerimi yaşıyorum. Mutluyum ve olanla yetinirim. Kırk tane şubem olsun istemiyorum. Şu an birçok modacının bulunduğu iyi bir muhitteyim, belki buradan daha iyi bir yere taşıyabilirim atölyemi. Bunun dışında dünya devi sanatçıları giydirmek isterim. Benim gelecekten tek beklentim huzur, fazlasını istemiyorum.

Bu yolda ilerlerken seni destekleyen kim oldu? 

En büyük destekçim; PR duayeni Suat Filiz’dir. Kendisine buradan çok teşekkür ediyorum. 

TADINA DOYUM OLMUYOR 

Gelinlik sezonu açıldı…

Evet. Eylül, Ekim siparişleri bile geldi. Provalara başladık. Gelinlik her genç kız için çok özel. Dolayısıyla benim için de çok özel. Sonuçta bir kere giyiyorlar, Allah da bir kere giymeyi nasip etsin. Hazır olan birçok şeye karşıyım. Hazırı herkes alır. 

Önemli olan güzeli yaratmak…

Tabii, burası aile ortamı; oturalım, kahveler içilsin, güncel konular konuşulsun, ölçüler alınsın, kumaş örnekleri derken iki-üç saat geçiyor. Provaların tadına doyum olmuyor. 

Gelinlik alacak kızlara ne önerirsin?

Genelde kızlar tercihi bana bırakıyor. Modeli belirleme de vücut şekilleri çok önemli. Ben ona göre belirliyorum hangi model olacağını ama tabii düğün yapılacak mekân da önemli. Kalem gibi bir vücudu olan kıza, kır düğününde balık gelinlik giydirilir mi? Olmaz, daha soft daha yorulmamış bir gelinlik dikilmesi gerekir. Balık model, kilise veya konsolosluk törenlerinde güzel olabilir.