“Bugünün kazananı yarının kaybedeni olabilir”

Suzie Miller'ın ödüllü oyunu Prima Facie ülkemizde ilk kez sahnelenmeye hazırlanıyor. Oyuncu Olcay Yusufoğlu oyunla ilgili, ''Oyun kişisinin kendiyle ve inandıklarıyla yüzleşmesi ve bunun sonucunda geldiği nokta beni çok etkiledi. Dünyada ve ülkemizde kadın olmakla ilgili bambaşka bir aydınlanma yaşadığımız bu günlerde, bu oyuna kayıtsız kalamadım.'' diyor.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Suzie Miller'ın ödüllü oyunu Prima Facie oyuncu Olcay Yusufoğlu tarafından sahneleniyor. 4 Ocak'ta Moda Sahnesi'nde ilk kez oynanacak olan oyun, seyircileri duygu, mantık ve deneyimlerimizin oyunun kurallarıyla çatışıp çelişmesinin merkezine, hukuk sistemine davet ediyor. Yüzyıllar önce inşa edilen erkek yasaların artık değişmek zorunda olduğunu bize kendi hikâyesi üzerinden anlatıyor. Tessa kültürlü, genç ve işinde çok iyi bir avukat. İşçi sınıfı bir aileden gelip, tırnaklarıyla kazıyarak oyunun zirvesine çıkmış biri. Soruşturur, çapraz sorgular ve kazanır. Ancak beklenmedik bir olayla, kendisini bir anda eşikte, hukukun erkek gücü, ispat yükü ve ahlaki ayrımlarıyla boğuşurken bulur. Avukat Çağrı Çetin'in yapımcısı olduğu oyunun yönetmen koltuğunda ise Hakan Atalay oturuyor. Prima Facie'yi Olcay Yusufoğlu ile Akşam Cumartesi için konuştuk.

Nasılsınız, kafanızı gündeme ve hayata dair şu ara ne meşgul ediyor?

Merhaba, iyiyim çok teşekkür ederim. Kurmuş olduğum Tiyatro -16'nın ilk prodüksiyonu Prima Facie adlı tek kişilik oyunun prova sürecindeyim. İlk oyuna sayılı günler kaldı. Bu sebeple biraz yorgun, biraz heyecanlı bir dönemimdeyim. Elbette hayat bir yandan akmaya devam ediyor. Ne yazık ki yarınımıza dair her geçen gün artan bir belirsizlik durumu hâkim. Böyle bir atmosferde yaşamak ve tiyatro yapmak elbette tedirgin edici. Ama umut etmeye devam. Umut olmasa ne yapardık değil mi?

OYUNCULUK BENİM ÇOCUKLUK HAYALİMDİ

Oyunculuk sizin için ne anlam ifade ediyor?

Oyunculuğun en sevdiğim tarafı tanımadığım insanlarla iletişim halinde olabilmek sanırım. Günlerinin en kıymetli saatini oraya gelmek için ayırmış ve bir deneyimi paylaşmak heyecanıyla toplanmış bir grup insanla o ânı deneyimlemek çok güzel bir duygu. Yaptığımız işlere büyük anlamlar atfetmek ne kadar önemli hep sorduğum bir sorudur kendime. Bu söylediğimden yaptığım işi küçümsediğim çıkarımı yapılmasın lütfen. İşini iyi, düzgün ve disiplinli bir şekilde yapmak zaten olması gereken. Ama günün sonunda bu da bir iş. Oyunculuk benim çocukluk hayalim. Çocukluk hayalini gerçekleştirip meslek haline getirebilmiş kaç şanslı insan var ki? Ne mutlu ben onlardan biriyim.

Tiyatro mu, sinema mı yoksa dizi alanında mı daha keyifli hissediyorsunuz, neden?

Konservatuardan mezun olalı 11 yıl oldu. 11 yıldır dizi, 7 yıldır da tiyatro yapıyorum. Tiyatro sahnesinde olmanın tadının apayrı olduğunu düşünüyorum. Her şeyin o ân içinde yaşanıyor ve paylaşılıyor olması bence çok kıymetli. Seyirci bir önceki akşam izlediği oyunu bir sonraki akşam tekrar izlese bu hem oyuncu hem de seyirci için bambaşka bir deneyim olacaktır. Televizyonun bambaşka bir dinamiği var. Oradaki akışın da hiç kolay olmadığını söyleyebilirim.

BU OYUN HAYATIMA YEPYENİ BİR HEYECAN KATTI

"Prima Facie" oyunu neden bu kadar heyecanlandırdı sizi?

Oyundan bir kaç cümle paylaşmak istiyorum: "Asla kimsenin size gerçeği söylediğini varsaymayın", "Kadınlar da erkekler kadar kadınlara inanmak konusunda kötü olabiliyor"... Prima Facie latince ''ilk bakışta'' demek. Gördüklerimizin ardındakiler her zaman istediğimiz ve hayal ettiğimiz gibi olmuyor maalesef. Bu noktada o gerçeklerle yüzleşmemiz ve bir tavır belirlememiz gerekiyor. Oyun bir uyanış hikâyesi de diyebiliriz. Hepimizin hayatının bir döneminde derin bir uykudan uyandığını ve kendisi için artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bildiği bir zaman vardır. Bu oyun benim karşıma öyle bir zamanımda çıktı ve hayatıma yepyeni bir heyecan katmış oldu. Bu sebeple hayatımdaki yeri büyük.

Bu oyun daha önce ülkemizde oynandı mı? Dünyada nerelerde oynandı? İçeriğinden biraz bahsedebilir misiniz?

Prima Facie Türkiye' de daha önce oynanmadı. 4 Ocak' ta Türkiye prömiyerini yapacak. Eş zamanlı olarak İngiltere ve Avustralya'da da (Griffin Theatre Company ve Harold Pinter Theatre) oynanıyor. Oyunun yazarı Suzie Miller aynı zamanda bir hukukçu. Oyun kişisi Tessa hukuk sistemine inanan ve yasalarda duyguya yer olmadığını savunan, oyunu kuralına göre oynayarak kazanmayı başaran işçi sınıfı kökenli bir avukat. Beklemediği anda yaşadığı bir olayla inandığı, hayatını adadığı sistemi sorgulamaya başlıyor. Prima Facie, Tiyatro -16'nın ilk prodüksiyonu. Umuyorum ki gelecek günlerde yeni projelerden de bahsedeceğiz. Bu ilk prodüksiyon tek kişilik bir oyun olsa da canla başla çalışan zehir gibi bir ekip var arkasında. Hepsine çok teşekkür ederim. Prima Facie sezon sonuna kadar gösterimlerine devam edecek. Oyun bilgilerini @eksi.onalti Instagram ve @eksionalti Twitter hesabını takip edebilirsiniz. Ocak ayı için belli olan tarihler ve salonlar ise şöyle: 17 Ocak Kültüral Performing Arts, 22 Ocak Sahne Pulcherie, 28-29 Ocak Ankara Çankaya Sahne.

KAYITSIZ KALAMADIM

Oyunun içeriğinin ve meselesinin sizdeki karşılığı nedir?

Hepimiz hayatımızın mutlak gerçeklerini bildiğimizi düşünürüz ama olaylar tersine dönmeden önce verdiğimiz tepkilerle yüzleşmek cesaret ister. İlk olarak oyun kişisinin kendiyle ve inandıklarıyla yüzleşmesi ve bunun sonucunda geldiği nokta beni çok etkiledi. Daha sonra da dünyada ve ülkemizde kadın olmakla ilgili bambaşka bir aydınlanma yaşadığımız bu günlerde, haklarımızın, psikolojik-fiziksel şiddetin, kısıtlanma ve engellenmelerin hukuk sistemiyle çeliştiği noktaları bir kadının gözünden oynamak fikri çok heyecan vericiydi. Kayıtsız kalamadım.

DİSİPLİNLER ARASI BİR EKİPTEN OLUŞUYOR

Kurucusu olduğunuz "Tiyatro -16" adlı oluşumdan bahseder misiniz? Fikir nasıl doğdu? Bu çatı altında neler yapmayı planlıyorsunuz?

Tiyatro -16 birbirinden farklı ama birbirine çok paralel meslek gruplarına mensup bir ekipten oluşuyor. Yola çıkış hikâyesi oynamak, üretmek dürtüsünden geliyor. Hepimizin hayatının ortasına bomba gibi düşen covid-19 salgını sırasında evden aldığım dublaj kayıtları ve o dönem oynadığım Sadakatsiz dizisine rağmen eksikliğini duyduğum bir şey vardı. Neredeyse iki yıldır sahneye çıkmıyordum ve içimde bir şeyler kıpırdanmaya başlamıştı. Tiyatro metinleri okuyordum zaten ve Prima Facie metnine denk geldim ve yolculuk başlamış oldu. Tiyatro -16 disiplinler arası bir ekipten oluşuyor. Ekipte belgesel film yönetmeni de var kodlama dili ile müzik yapan bir bilgisayar mühendisi de. İlk projemiz bir tiyatro oyunu ama bu çatı altında farklı üretimler olacağını söyleyebilirim. Detaylar şimdilik sürpriz olsun.