Bugünden Osmanlı'ya bakmak

15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar olan 400 yıllık Osmanlı Devleti dönemini o günkü yapılar ve yaşam tarzı ile gösteren İstanbul Tarihi Yarımada Model Sergisi, Miniatürk Müzesi'nde ziyaretçilerini bekliyor. Türkiye'nin ilk, dünyanın sayılı model hareket sergilerinden biri olan bu çalışma tarihi bilgilerinizi tazelerken, sanatsal açıdan da muazzam bir görüntü sunuyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Geçen günlerde bir sergiyi ziyarete gittim. Ama bu öyle bildiğiniz resim, heykel sergisi falan değildi. Daha önce eşi benzeri görülmemiş bir model sergisini ziyaret ettim. Aslında maket gibi duruyor ama değil. İşin içinde teknoloji de var. Teknolojik modelcilik diyorlar adına. Ama muhteşem bir tasarım vardı karşımda. Osmanlı'nın 400 yıllık hikâyesine şahit oldum. Şehrin o dönemdeki en küçük detayları bile düşünülmüştü. Tam 10 bin figür yer alıyordu. Bu arada bahsettiği sergi, İstanbul Tarihi Yarımada Model Sergisi idi. Teknolojik model sergileri üreten Modelport'un hazırladığı, dünyada sayılı, Türkiye'de ise bu ölçekte en büyük hareketli model sergisi, nisan ayından beri Miniatürk Müzesi içerisinde sergileniyor. Bir zamanlar Roma İmparatorluğu ve sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezi olan İstanbul'un 400 bin metrekarelik en tarihî bölgesini hareketli modellerle yeniden canlandıran bu çalışmayı Modelport kurucusu Murat Soysal ile birlikte gezdik. Yapımı 5 yıl süren sergiyi ve diğer çalışmalarını Sosyal ile konuştuk.

"TEKNOLOJİK MODELCİLİK" YAPIYORUZ

Önce sizi tanıyalım? Bu model çalışmaları ne zaman başladı?

2012 yılından beri profesyonel olarak bu işi yapıyorum. Normalde reklamcılıkla uğraşıyordum. Ama çok uzun yıllardır çocukluğumdan beri hobi olarak maketle ilgileniyorum. Özellikle gemi, yelkenli maketleri yapardım. Hala evde legolarım var ve onlar oynamaya bayılırım. Daha sonra bu hobi işe dönüştü. 2012 yılında Almanya'da bir model sergisi gezdim. Tren, otobüslerin olduğu hareketli bir sergi idi bu. Ve binlerce kişi bu sergiyi ziyaret ediyordu, biletli olmasına rağmen. Bu kadar ilgi beni şaşırttı. Kendi kendime böyle bir serginin İstanbul'da olması gerekiyor diye düşündüm. O dönem Türkiye'de model ustası bir iki tane vardı ama kendi çaplarında, küçük işler yapıyordu. Ben sonra Almanya'daki bu sergiyi yapan ekibe ulaştım. Onlara İstanbul'da böyle bir şey yapmak istediğimden bahsettim. Önce beni ciddiye almadılar. Sonra onları İstanbul'a davet ettim. Almanya'daki sergide kullandıkları alt yapıyı bizim yapmak istediğimiz modele uyarladılar. Uzun bir süre burada kaldılar. Birlikte çalıştık. "Teknolojik modelcilik" alanındaki ilk projemiz olan "Günümüz İstanbul Sirkeci Sergisi"ne 2012'de başladık, 2014'de tamamladık. Burası çok önemli bir geçiş ağı. Feribotlar, römorkörler, vapurlar, trenler, tramvaylar, binek araçlar ve insanlar... Bunu sergilemek için bir avm ile sözleşme aşamasındayken İstanbul'da terör olayları olmuştu ve insanlar kapalı yerlere girmekten kaçınmaya başladı. O yüzden bu sergiyi rafa kaldırdık. Sonra başka projelere başladık. İstanbul Tarihi Yarımada sergisine o zaman başladım. Onun yapımı uzun sürdü. 2019 yılında bitti. Sergilemek için yatırımcılarla görüşüyoruz. Pandemi patladı. Onu da rafa kaldırdık. Aklımdaki diğer projeleri üretmeye geçtik. Şu an aktif başka sergilerde var. Kimi bitmez üzere, kimi yarısında... Diğer sergiler 1900'lü Yılların Başında İzmir var. Bu sergiyi İzmir'de açacağız. Sonra İstanbul'un Atatürk'e Vedası, İstanbul Bizans Dönemi, 1975 Çanakkale Deniz Savaşları, 2270 Yıldızlar Arası Yolculuk diğer projelerim. Sanırım bundan sonra her yıl bir sergi açacağız.

İstanbul Tarihi Yarımada sergisi'ni özellikle konuşacağız ama nasıl bir ekiple çalışıyorsunuz?

Dört grup çalışan var; mimarlar, otomasyon-elektrik mühendisleri, modelci, 3D yazıcı ile model basanlar. Mimarlar var çünkü yaptığımız şehrilerin binalarının tasarlanması ve çizilmesi lazım. Bunların direkt planlarına ulaşmak her zaman mümkün olmuyor. Aslına uygun yapmaya çalıştığımız için mimarlar çeşitli kaynaklardan mesela gravülerden ararlanarak o şehirleri yeniden çiziyor. Daha sonra bu çizimler 3D yazıcılarda basılıyor. Bunu yapan ayrı bir ekip var. Ve güzel sanatlarda okumuş arkadaşlarımız var bunlar bu baskıları boyuyor, kesiyor. Ciddi bir el emeği giriyor işin içine. Son olarak otomasyoncu, elektirikçiler devreye giriyor. Onlarda bu şehrilere hayat veriyor. Bunları hareketli hale getiriyor. Işıkları yakıyorlar, dumanları çıkarıyorlar gibi... Mesela İstanbul Tarihi Yarımada sergisinde canlandırılan bir cülus töreni var. Burada sadrazam ve bir grup padişahı selamlıyor sonra onun arkasındakiler de selamlıyor. Şu anda bu işin fikir babası yapımcısı gibi gözüksem de ben de her aşamada yer alıyorum.

SABAHTAN AKŞAMA KADAR OYUN OYNUYORUZ

Peki nasıl bir duygu bunlara uğraşmak?

Çok keyifli aslında. Sabahtan akşama kadar oyun oynuyoruz...

Peki İstanbul Tarihi Yarımada sergisi için işe nereden başladınız? Ne kadar sürdü? Tarihi bir döneme hayat verdiğiniz için danışmanlık aldınız mı?

Önce konuyu belirliyoruz. Serginin konusu belli olunca ekip arkadaşlarıyla bir beyin fırtınası yapıyoruz. İstanbul Tarihi Yarımada sergisi için sergi hangi dönemi kapsamalı, hangi hikâyeleri anlatmalı, hangi eserleri içine almalı bunu konuşuyoruz. Bunları yaparkende yüzlerce kaynak inceliyoruz, hem yerli hem yabancı. Binlerce görselden oluşan arşiv kuruyoruz. Sergiyi ilginç hale getirmek ve ziyaretçiyi şaşırtmak için her 30cm2'de bir hikâye geliştiriyoruz. Tarihi kaynaklarda geçen bu hikâyelerin ne olacağına karar veriyoruz. Danışmanlıkta alıyoruz ama bu işe ilk başladığımızda bunun için özel bir bütçemiz yoktu. Ama çevremizde birçok akademisyen vardı. Ve sonuçta Topkapı Sarayı mutlaka sergide olmalıydı. Yaşayan en eski ve dikkat çeken imparatorluk saraylarından biriydi. Yine Sultanahmet Camii içindeki çiniler ile dikkat çeken önemli bir yapı ve tabiki Ayasofya Cami... Bunları koyarken şehrin içindeki hayatı, insanları, satıcıları da koyduk. Sergi, 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar olan 400 yıllık bir dönemi kapsıyor.

Sergide yer alan yapıların mimari çizimleri 4 yıl sürdü. Mimari çizimleri biten yapılar 3 boyutlu yazıcılarda basıldı. Sonrasında yazıcılarda basılan maketler modelcilerimiz tarafından boyandı. Boyamalar yapılırken arşivlerimizde yer alan kaynaklar dikkate alındı. Boyaması biten modeller birleştirildi. Detaylar eklendi. Sergide 10 bin adet figür kullandık. Tüm bunlar tek tek boyandı ve birbirleriyle ilintili hikayelerin içine monte edildi. Daha sonra elektronik ve otomasyon ekibimiz devreye girdi. Binaları; yangında yanan, bacalarından duman çıkan, gece olduğunda ışıkları yanan gibi yaşayan binalar, sokakları da işleyen sokaklar haline dönüştürdü.

Ve danışmanlık veren akademisyenlerin bize bir uyarısı oldu. Onu söylemeden geçmek istemiyorum. "Bizim Türk halkının yüzde 90'ını tarihçidir. O yüzden mutlaka bunları belgelecek kaynaklar sergide olsun." dediler. Geçrekten de sergi açılalı hemen hemen 6 ay oldu ve enteresan yorumlar geliyor. Mesela, "Adalet Kulesi öyle değildi." diyen var. Evet bugün öyle değil ama bundan 400 yıl önce bu şekilde idi. Biz geçmişteki Osmanlı'yı yansıtıyoruz. Bu yüzden şöyle bir şey yaptık. Serginin çevresinde yer alan bilgi panolarından ve kare kodları cep telefonlarından okutarak 11 dilde bilgi alınabiliyor. Dolayısıyla hem yerli hem de yabancı her yaştan ziyaretçiye hitap ediyoruz. Biz bir farkındalık oluşturmak, insanları eğlendirmek ve şaşırtmak istiyoruz. Ayrıca bizim sergilerimizin eğitici, bilgi veren tarafları da var bu anlamda.

DÜNYADA BİR İLK

Sergi bölümlerden oluşuyor. Ve hikayeler sunduk dediniz. Nedir bunlar?

Sergi ilk olarak bir tanıtım filmi ile başlıyor. İkinci bölümde yaptığımız model sergi karşılıyor insanları. Topkapı Sarayı'ndan Sultanahmet Camii'ne kadar olan bölgede yaşanan hayatı izleme fırsatı veriyor. Bu anlamda; Yeniçeri İsyanları, Cülûs Törenleri, Yabancı Elçilerin Osmanlı Padişahlarına yaptığı ziyaretler, Sultanahmet Camii ve meydanındaki hayat gibi yüzlerce hikâyeyi tüm gerçekliğiyle ve hareketli olarak göstererek ziyaretçileri adeta geçmişte yolculuğa çıkarıyor. Sergide 10 dakikada bir gece gündüz döngüsüne de tanık olunuyor. Üçüncü bölümde ise sergide modellerin yapım sürecinin gösterildiği bir alan bulunuyor. Bu alanda, projenin geliştirilmesinden modellerin ortaya çıkmasına kadar geçen tüm aşamalar modelcilerin gerçek malzemeleri sergilenerek anlatılıyor.

Bu sergi sonrasında ne olacak?

Sergi buradaki süresi dolunca başka bir yere gidecek. Muhtemelen yurt dışında bir yerde sergilenecek. Serginin gezici sergi olması dolayısıyla kolay kurulup, kolay sökülmesi gerekiyor. Bunun için RF teknolojisi kullandık. Hareketli birimler kendi aralarında kablosuz haberleşme teknolojisine sahipler.

Böyle bir sergileme Türkiye'de ilk defa yapılıyor diyebilir miyiz?

Ülkemizde daha önce hareketli model sergi yapılmadı. Hatta dünyada konu itibariyle böyle tarihi bir dönemi anlatan hareketli bir model sergi yok. Birkaç ülkede savaşları anlatan çalışmalar var ama bu boyutta değil.

ANLATILACAK ÇOK HİKÂYEMİZ VAR

Yukarıda hazır olan ve üzerinde çalıştığınız diğer sergileri de saydınız genelde tarihten... Neden?

Aslında Günümüz Sirkeci bugünden bir proje... Ama genel itibariyle doğru tarihten besleniyoruz. Geçmişte dünya tarihini şekillendiren olaylar, şehirler ve medeniyetler, gelecekte ise dünyamızı bekleyen yeni yerleşimler ve yaşam dinamiklerini bize ilham veriyor. Türkiye inanılmaz bir tarihe sahip. Birçok kültürel mekân var. Dünyada böyle bir ülke yok. Anlatılacak çok hikâyemiz var. Ve inanılmaz bir turist geliyor. Özellikle İstanbul'a... İnsanlar geldiklerini tarihi mekânları ziyaret edip görmek istiyor. Bu nedenle bu yaptıklarımız da insanların dikkatini çeker diye düşündük. Bir de şöyle bir durum var burada. Bize okullarda tarih anlatılıyor dimi? Mesela Yeniçeri isyanı, kazan kaldırma terimlerini biliyoruz ama nasıl bir şey görmüyoruz. Biz burada bunu da gösteriyoruz, canlandırıyoruz. Hareketli olarak gerçek bir hikâye sunuyoruz insanlara. Bunun başka bir örneği yok. Sıradışı bir şey görecek insanlar. Ayrıca bir de gelecekten sergimiz olacak. 2270 Yıldızlar Arası Yolculuk...