Bu sergi Yarına Notlar içeriyor

Pera Müzesi, Uluslararası Bağımsız Küratörler (ICI) oluşumunun ''Yarına Notlar'' adlı gezici sergisini İstanbul'da sanatseverlerle buluşturuyor. 25 ülkeden 30 küratörün ortak çalışmasıyla hazırlanan ve kısa bir süre önce ABD ve Çin'de sergilenen ''Yarına Notlar'' sanatseverleri çağdaş kültürel değerleri yeniden sorgulamaya davet ediyor.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Pera Müzesi'ndeki Yarına Notlar sergisi Uluslararası Bağımsız Küratörler oluşumu tarafından hayata geçirildi. Gezici bir sergiye dönüşen Yarına Notlar, 2021 başında dünya turuna başladı. ABD'de Cantor Fitzgerald Gallery, Haverford College, Kanada'da Contemporary Calgary, Çin'de Sifang Art Museum'da ziyarete açılan sergi, 6 Mart 2022 tarihine kadar Türkiye'de, Pera Müzesi'nde sanatseverlerle buluşacak. Dünyanın dört bir yanından 29 sanatçının eserlerini bir araya getiren Yarına Notlar, küresel bir çağda sanatın kolektif hafızanın inşasındaki rolünü ele alıyor. Sergideki birçok çalışma, kuşku ve güvensizliğin yükseldiği zamanlarda dünyayı anlamlandırmanın yollarını sorguluyor. Bu kültürel geçiş döneminde her eser, yakın geçmişten bir ilham kaynağı ve geleceğe yön veren bir bakış açısı öneriyor. Pandemi döneminde yaşanan tecrit, ev hayatı ve bakım kavramlarına odaklanan eserler ile pandemiye doğrudan referans vermeyen eserler hep beraber incelendiğinde, bir bütün olarak günümüzün yansımasını oluşturuyor. Ziyaretçilere küresel bir deneyim üzerine düşünme fırsatı veren Yarına Notlar, ICI Küratöryel Eğitim Programı mezunları arasından seçilen 30 küratör tarafından hazırlandı. ICI Sergiler Yöneticisi Becky Nahom, 25 ülkeden 30 küratörün ortak çalışmasıyla hayat bulan bu sergide, bugün görülmesinin önemli olduğuna inandıkları eserleri sanatseverlerle buluşturduklarını belirtirken; ortak güven üzerine kurulu olan bu serginin aynı zamanda okuyucular, ziyaretçiler ve gözlemcilerin eserlerle iletişim kurmaları için bir çağrı olduğunu söylüyor.

SANAT DİNAMİKLERİNİ İÇİNDE BARINDIRAN BİR İŞ

Sergiyi Akşam Cumartesi için küratörlerinden biri olan Fatoş Üstek ile konuştuk. Üstek'e neden sanatçı Shezad Dawood'i ve neden Leviathan eserini sergiye dâhil ettiğini sorduk. Üstek, sorumuzu şöyle yanıtladı: "Leviathan, günümüz sanat dinamiklerini içinde barındıran bir iş. Interconnectivity (birbiri ile ilişkili olma hali) son zamanlarda oldukça ivme kazanan bir kavram. Leviathan, mitolojiden çıkışını alan ve insanın doğanın bir parçası olduğunun, edimlerinin doğadaki edimlerle benzerlik gösterdiğinin altını çizen bir betimleme. Deniz altında yaşayan canlılar ile yeryüzünde barınan insan arasında ortaklıklar kuran, göçmenlik ve kriz kavramlarına açıklamalar getiren yarı kurgu yarı bilimsel bir video serisi. Davet edildiğimde bu eseri seçmemin nedenlerinden biri çevre, göçmenlik, eşitlik kavramlarına sanatsal açıdan yaklaşan ve farklı bakış açıları sunan bir iş olması. Shezad ile uzun zamandır tanışıyorum. Kendisiyle ilk olarak fig-2 50 exhibitions in 50 weeks projem vasıtasıyla birlikte çalışmıştık. Shezad'ın ilk dijital videosunu göstermiştik, sonrasında Bicester Village'da bu sergiyi ortak alanda yerleştirme olarak gerçekleştirdik. Shezad'ın Leviathan serisini yakından takip ettim, hatta Soho House Group için düzenlemekte olduğum Art Talks'a davetli olarak çağırdım."

DURUŞ VE DÜŞÜNCE ÇOK ÖNEMLİ

Üstek, bu çok küratörlü ve çok sanatçılı bu sergiyi bir küratör olarak şöyle değerlendiriyor: "Bu serginin kavramsal çerçevesi çok sesli olmayı gerektiriyor. Yarına notlar, oldukça açık bir söylem ve bugünün farkındalıklarını yarına taşıyabilmek için duruş, düşünce ve sanatsal yorumu bir arada görmek, özellikle izleyici açısından çok önemli. Çok küratörlü bir sergi olsa da serginin yapısı ve davetli küratörlerin belirlediği işler her gittiği şehirde başka bir küratöryel ve kurumsal gözle bir araya getiriliyor. Dolayısıyla kurum ve bağlam dinamikleri işin içine giriyor. 'Yarına Notlar' gittiği her şehirde o şehrin dinamikleri, kurumun yorumu ile dönüşebilen, değişime açık bir yapısı var. O nedenle bir kakofoni yerine bir senfoni duymak daha olası."

ÇOK SESLİ VE ÇOK KÜLTÜRLÜ BİR SERGİ

Independent Curators International (ICI)'nin oldukça önemli bir küratör ağının olduğunu söyleyen Üstek, bu serginin çok sesli ve çok kültürlü olduğunu vurguluyor: "Sadece bir ülkeden ya da bir coğrafyadan değil, tüm dünyadan katılımcıların olması bu sergiyi zengin kılıyor. Aynı zamanda, taşıma masrafı olmayan bir sergi; eserler ya internet üzerinden transfer ediliyor ya da sanatçının katılımıyla yerel olarak sergilenmek üzere üretiliyor. Bu anlamda çevre krizine de yanıt veriyor. Bu sergi yapısı bana 70'lerin 'dematerialisation of art' akımını anımsatıyor. Lucy Lippard'ın bavul sergileri gibi oldukça kolay taşınan, lojistik anlamda çok büyük yaptırımları olmayan bir sergi."