ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr
Türkiye'nin en önemli senaryo geliştirme ve ortak yapım platformu "TRT 12 Punto", dolu dolu geçen yoğun bir haftanın ardından sona erdi. Etkinlik; ülkemizden ve dünyadan önemli film yapımcısı, yönetmen ve yazarları da İstanbul'da bir araya getirdi. Onlardan biri de Filistinli yönetmen Kamal Aljafari idi. TRT 12 Punto kapsamında yapılan Filistin Filmleri Özel gösterimlerinde "A Fidai Film" adlı yapımı seyirci ile buluşan Aljafari ile biz de Akşam Cumartesi için bir araya geldik. Filistin'e ve sinemaya dair konuştuk...
İSTANBUL'DA BULUNMAKTAN ÇOK MUTLUYUM
Şu an üniversite eğitimi için gittiği Almanya'da yaşayan, ailesi ise Gazze'de bulunan başarılı yönetmen İstanbul'da olmaktan mutlu olduğunu şu sözlerle dile getiriyor: "İstanbul'da ve Türk sinemacılarla bir araya gelmiş olmaktan dolayı çok mutluyum. Ayrıca Türkiye'ye her gelişimde kendimi çok 'hoş gelmiş' hissediyorum. Burada daima çok güzel karşılanıyorum."
BU YAŞANANLAR, 100 YILLIK BASKININ DEVAMI
Aljafari ülkesinde devam eden katliam ve soykırımla ilgili ise şunları söyledi: "En önemli şey şu, Filistin'deki soykırım hâlâ devam etmesine rağmen bunun basında bulduğu yer gittikçe azalıyor. Bu saldırıların başlamasını herkes 7 Ekim'e yoruyor ama bunun öncesinde de 100 senelik baskı rejimi vardı. Yani sadece 7 Ekim'de olanlar sebebiyle değil tüm bu yaşananlar. Tüm bunlar o 100 sene süren baskının bir devamı. Filistin'in Osmanlı İmparatorluğu'nun elinden çıkıp İngilizlerin eline düşmesinden beri Filistinlilere yönelik baskı, soykırım ve sürgünler başlamış oldu. Baskının başlangıcı tam olarak budur. Ve o zamandan beri Filistinliler mağdur durumda."
ACIMIZ NESİLDEN NESLE DEVAM EDİYOR
Filistin'deki katliamların yeni başlamadığının altını çizen Aljafari, "Gazze'deki insanların birçoğu 1948 Arap-İsrail Savaşı'ndan kaçan mülteciler aslında. Şu anda onlar belki Mısır sınırında çadırda yaşıyorlar ama işin acı tarafı tüm bu insanların büyük anneleri ve büyük babaları da 1948 yılında yaşanılan şeylerden kaçtıktan sonra yine çadırda yaşamışlardı. Bu mağduriyetin ve acıların nesilden nesle sürüyor olması benim için çok üzücü bir şey." diyor.
TÜRKİYE HER ZAMAN FİLİSTİN'İN YANINDA DURDU
Başarılı yönetmen Türkiye'nin Filistin konusunda durduğu noktayı ise şöyle yorumluyor: "Türkiye çok uzun zamandır Filistin davasına destek veriyor. Saldırıların başlamasından itibaren Türkiye gittikçe daha da artan bir şekilde Filistin'e olan desteğini dile getiriyor. Türkiye ile Filistin arasında her zaman bir iş birliği, diyalog ve paydaşlık vardı. Bu durum ta Mavi Marmara'nın gönderilmesinden beri, ablukanın kırılmaya çalışılmasından beri devam ediyor. Filistin'in tüm bunlara ihtiyacı var ve Türkiye de her zaman bu yardımları yaptı ve gerekli desteği gösterdi."
TEK ÇÖZÜM İŞGALİ VE PROJEYİ SONLANDIRMAK
Kamal Aljafari, tüm bu yaşananların çözümünün ise işgali sonlandırmaktan geçtiğini söylüyor: "Tek çözüm bu koloni projesini ve işgali sonlandırmak. Bu koloni projesi devam ettiği sürece bir umut yok. İki devletli çözüm mümkün değil. Filistin devleti olması lâzım ama önce bu Siyonist koloni projesinin sonlanması gerekiyor. Ayrıca bizim Yahudilerle herhangi bir sorunumuz yok. Eskiden bu insanlarla yan yana yaşıyorduk zaten, Osmanlı döneminde özellikle. Bizim sorunumuz Siyonist koloni projesiyle. Öte yandan Yahudi problemi Avrupa'da vardı ama Filistin'de yoktu hiçbir zaman. Bunu söylemek önemli, bizden bir Hitler çıkmadı mesela. Bizim Yahudilerle insanî olarak bir sıkıntımız yoktu, bu Avrupa'nın sıkıntısı idi."
FİLİSTİN'DEKİ YAPIMCI ORANI ÇOK YÜKSEK
Aljafari Filistin sinemasının durumunu ise şöyle anlatıyor: "Zor zamanlar insanlarda kendisini ifade etme dürtüsü yaratır. Dolayısıyla sinema da bu sonuçlardan bir tanesi. Biliyorsunuz, Filistin'deki sinema yapımcısı oranı diğer Arap ülkelerinin çok çok üstünde. Bu da bu baskıların bir sonucu. Çünkü insanlar kendilerini ifade etme ve seslerini duyurma ihtiyacı hissediyor. Sinema da güzel yöntemlerden biri. Çaresizliğe gelince, Filistin dışında yaşayan herkesin hissettiği bir şey... Bu sadece sinemayla ilgili de bir şey değil. Sonuçta insanlar Filistin'de açlar ve hayatta kalamıyorlar. Ve her zaman kendinize şunu soruyorsunuz: 'Ben ne yapabilirim?' diye."
BU SAVAŞ BİZİM VARLIĞIMIZA KARŞI
Tüm bu yaşananalar içerisinde de çalışmanın çok zor olduğunu söylüyor Aljafari: "Böyle zamanlarda çalışıp, işinize konsantre olup, film yapmak çok zor. Ama Filistinli film yapımcıları olarak bu işi yapmaya devam etmemiz çok önemli. Bunu her zaman söylüyorum, bu savaş bizim varlığımıza karşı. Ve biz bu filmleri, bu sanatı, bu ürünleri üreterek, bu yapımları yaparak hayatta olduğumuzun sinyalini veriyoruz, yaşadığımızı gösteriyoruz ve belki bedenen ölsek bile bunlar bizi hayatta tutuyor. Biz Filistinliler; birlikte olmalıyız, bir araya gelmeliyiz, beraber ayakta durmalıyız ve birbirimize yardım etmeliyiz. Ben inanıyorum ki zaman içerisinde bu koloni projesini yeneceğiz..."
GAZZE'DE SAĞLAM BİR ÜNİVERSİTE BIRAKILMADI
Başarılı yönetmen ailesiyle iletişimini de bir şekilde devam ettirdiğini ifade ediyor: "Ailem Mısır sınırında çadırda yaşıyor. Onlardan haber alıyorum. Ama bu çok da iyi bir bağlantı ve haber alımı değil elbette. Çünkü orada internet çok iyi çalışmıyor. Haber alsam bile yine de çok zor bir durum çünkü bir saat içerisinde ne olacağını bilmiyorsunuz. Dolayısıyla rahat bir uyku da uyuyamıyorsunuz. Göz ardı etmemek, her zaman göz önünde tutmak çok önemli çünkü oradaki insanların hayatları yok edildi. Örneğin Gazze'de sağlam bir üniversite bırakılmadı. Bunun için dünyadaki bazı üniversiteler özel programlar başlattılar ki Filistinli öğrenciler eğitimlerine devam edebilsin. Türkiye'de de böyle bir destek verebilir. Üniversitesi yıkıldığı için yüksek öğrenimine devam edemeyen Filistinli öğrencilere destek olabilir."
TRT 12 PUNTO'DA NELER OLDU?
Bu yıl 6.sı gerçekleştirilen TRT 12 Punto, 7-14 Temmuz'da Feriye Sineması'nda yapıldı. Alanında uzman ve değerli isimlerin konuk olduğu programlarda oyunculuk, yönetmenlik, festival yönetimi, film fonları ve festival yönetimi gibi konular geleceğin yönetmen ve yapımcı adaylarıyla birlikte ele alındı. 12 Punto'nun uluslararası jüri üyeleri arasında usta oyuncu Ghassan Massoud, belgesel yönetmeni Rity Panh, Oscar ödüllü yönetmen Pawel Pawlikowski, Oscar ödüllü yapımcı Cat Villiers ve FIPRESCI Başkanı, film eleştirmeni Ahmed Shawky yer aldı. TRT 12 Punto kapsamında oyuncu Ghassan Massoud, yönetmen Rithy Panh, yapımcı Stefano Tealdi ve yapımcı ve avukat Burhan Gün masterclasslar verdi. Dünyanın önde gelen sinemacılarının katılımlarıyla gerçekleştirilen etkinlik kapsamında, Cannes Film Festivali Resmi Bölüm Kısa Film Yarışması Seçici Komite Üyesi Wim Vanacker, Rotterdam Film Festivali Hubert Bals Fonu Başkanı Tamara Tatishvili, festival programcısı Teresa Cavina, FIPRESCI Başkanı Ahmed Shawky, Saraybosna Film Festivali Resmi Seçki Başkanı Elma Tataragic ile yapımcılar Guillaume de Seille ve Anamaria Antoci ile Red Sea Film Festivali Red Sea Souk Direktörü Holly Daniel konuşmacı olarak yer aldı.
SİNEMACILARDAN TECRÜBE AKTARIMI
Yunanistan Film Merkezi Direktörü Athena Kartalou, Bulgaristan Film Merkezi Direktörü Peter Todorov, Kosova Sinematografi Merkezi Direktörü Blerta Zeqiri, Karadağ Film Merkezi Direktörü Aleksandra Bozovic ve Slovenya Film Merkezi Direktörü Natasa Bucar ise "Sinemacıları Desteklemek: Bölgedeki Film Fonları ve Film Merkezleri" başlıklı panelde bir araya geldi. Bu yıl 12 Punto 2024'te Filistin sinemasının güncel ve önemli filmleri "Filistin Sineması Özel Bölümü"nde izleyicilerle buluştu. Her yıl TRT ortak yapımlarının gösterildiği açık hava film gösterimlerinde bu yıl Filistin filmlerine ve Filistinli sinemacılara yer verildi. Filistin'deki soykırıma karşı farkındalığı artırmak, empati geliştirmek ve fikir paylaşımına zemin hazırlamak amacıyla gerçekleştirilen etkinlikte, 12 Punto 2024'ün konuğu olarak İstanbul'a gelecek Filistinli yönetmenler filmlerinin gösterimlerinin ardından izleyicilerin sorularını yanıtladı. "Filistin Sineması Özel Bölümü" kapsamında; yönetmen Maha Haj'ın Akdeniz Ateşi (Mediterranean Fever), yönetmen Kamal Aljafari'nin Bir Fedai Filmi (A Fidai Film), yönetmen Annemarie Jacir'in Düğün Davetiyesi (Wacib) ve yönetmen Mai Masri'nin 3000 Gece (3000 Nights) filmleri izleyicilerle açıkhava gösterimlerinde buluştu.