GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Ülkemiz 6 Şubat sabahı son yüzyılın değil 500 yılın en büyük felaketini yaşadı. AFAD'ın verilerine göre 6 Şubat'ta saat 04.17'de Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 7.7, saat 13.24'te Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. 10 ilde 13 milyon 421 bin 699 kişinin yaşadığı bölgeyi etkileyen afet, Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman ve Kilis'te pek çok yerleşim yerinde büyük yıkımlara yol açtı. Deprem, Suriye'nin İdlib, Halep, Hama, Lazkiye ve Rakka illerinde de şiddetli hissedildi, büyük yıkımlar meydana geldi. Bu haberi yayına hazırladığımız saatlerde vefat sayısını 14 bin 351, yaralı sayısını da 63 bin 794 olarak duyurulmuştu.
Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında depremin "4. seviye" olarak ilan edildiği bildirildi.
Yakın tarihimizde 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1999 Gölcük (Kocaeli), 1999 Düzce, 2011 Van, 2020 Elazığ ve 2020'de İzmir Seferihisar depremlerini yaşamıştık.
Özellikle Gölcük depreminden sonra arama, kurtarma konusunda farkındalığımız oluşmuş, afet müdahalesi ile ilgili çalışan kamu ve sivil topluma bağlı STK'ların sayısı hayli arttı. Ancak yine de depreme hazırlık noktasında hiç kimse 'alarm' durumunda olmadı. Tatbikatlar yapıldı, okullarda eğitimler verildi. 2020 Elazığ ve 2020 İzmir depremlerinde devletin, arama kurtarma ekiplerinin bu tür afetlere hızlı müdahalesi ve depremzedelerin barınma sorunlarına kısa sürede çözüm üretmesi umut vericiydi.
Öte yandan inşaat firmaları malzemeden çaldıkları süper lüks dairelere, sitelere 'depreme dayanıklı' notuyla ruhsat almaya devam etti. Deprem ülkesinde yaşadığımız gerçeği uzmanlar tarafından sıklıkla hatırlatılsa da 'kentleşme' tutkusu ne yazık ki şehirlerin hızla ve orantısızca büyümesine yol açtı.
ATOM BOMBASI ŞİDDETİNDE
Tüm bunlar bir yana hiç kimse etki alanı bu kadar büyük ve sarsıcı bir depreme hazırlıklı değildi. Uzmanlara göre Kahramanmaraş ve Elbistan merkezli iki deprem şiddeti 7.7 ve 7.6 değil şiddet/enerji boşalımı parametresine göre 11 şiddetinde gerçekleşti. Dünyada bugüne dek aynı bölgede 9 saat gibi kısa bir zaman aralığında 7'nin üzerinde yaşanmış deprem yok. Depremin yeryüzüne 7 km gibi çok yakın bir mesafede gerçekleşmesi, toplamda 103 saniye gibi oldukça uzun bir zaman sürmesi de ortaya çıkan tablonun çok daha ağırlaşmasına yol açtı.
Yerbilimci Prof. Dr Cenk Yaltırak depremin yıkım gücünün daha net anlaşılabilmesi için şu örneği veriyor: "8 şiddetindeki bir deprem 60 megatonluk bir atom bombası kadar enerji üretir. Dünkü 2 deprem 7.7 ve 7.6 şiddetindeydi. Şu an dünyadaki en güçlü nükleer savaş başlığı sadece 2 megaton! 2 megaton ne demek, yıkıcı güç olarak ne yapar" sorarsanız; Japonya Nagazaki'ye atılan atom bombası 1.2 megaton gücündeydi. Bu iki deprem 120 megaton güç çıkışı ile tarihte görülmemiş bir enerji boşalmasına sebep olmuştur. "
HER YERE YETİŞMEK MÜMKÜN OLMADI
Aynı anda 10 ili yerle bir eden deprem duyulduğu andan itibaren devlet tüm kurum ve kuruluşları ile harekete geçti. AFAD, Kızılay başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında bu tür afetlerde aktif kurtarma çalışması yapan İHH ve pek çok stk bölgeye intikal etti. Yıkım çok büyük ve geniş bir alanı kapsadığı için ne yazık ki her yere çok kısa sürede yetişmek mümkün olamadı. Acı ve ızdırap katlanılır gibi değildi. Her enkaz onlarca aileyi darmadağın etti. Komşusunun yardımına koşabilecek her şehir yerle bir olmuştu. Kahramanmaraş'taki ilk depremin ardından Elbistan'daki ekipler oraya gittiğinden ikinci depremdeki yıkım çok sonra fark edildi. Depremin merkezi olan Kahramanmaraş ve Elbistan'a bile birçok enkaza iki, üç gün sonra ekipler gelebildi. Yolların yarılması, kar ve kış koşulları ulaşımın daha da zorlaşmasına yol açtı. Buna rağmen Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından yardım ekipleri, gönüllüler arama, kurtarma ve yardım çalışmaları için bölgeye akın etti.
GÖNÜLLÜ ORDUSU HİÇ DURMADI
Sosyal medya yardım çağrılarının arama ekiplerine ulaşmasına fayda sağlasa da yardım etme telaşıyla doğrulanmamış pek çok bilginin dolaşıma sokulması, manipülatif haberlerin servis edilmesi zamanla yarışan depremzedelere faydadan çok zarar verdi. Sağduyu çağrılarına, önceliğimiz insan hayatı uyarılarına rağmen yine birileri sosyal medya üzerinden siyasi çıkar devşirme sevdasındaydı. Kalbi enkaz yığınları altında kalan ve aynı acıyı ülkenin dört bir yanında hissedenler de bu ruhu kararmışları aklına yazdı.
Afet duyulduğu andan itibaren yardımların AFAD koordinasyonunda bölgeye ulaştırılması çağrısı yapılsa da bireysel inisiyatiflerle tırlara doldurulan yardım malzemelerinin dağıtımında yaşanan krizler arama çalışmalarını da olumsuz etkiledi.
Böylesi ağır bir afet karşısında bile kötülük yapmaktan çekinmeyenler olduğu gibi elinde, avucunda ne varsa soğukta, dışarda kalan, canı yanan depremzedelere ulaştırmak için çırpınanlar da vardı. Hemen her şehirde gençlerden oluşan gönüllü orduları günlerce yardım malzemeleri topladı, paketledi ve bölgeye uğurladı. Enkaz başında uzun saatler boyunca dondurucu ayazda soğukkanlılıkla yaralıları teskin eden, onları incitmeden tonlarca ağırlığın altından çekip alan gönüllü arama kurtarma ekipleri, sağlık çalışanları, vinç operatörleri insanüstü bir gayretle çalışmalarını sürdürdü ve bir kez daha tüm Türkiye'nin duasını aldı.
500 YILIN DEPREMİ
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Utkucu, Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin, "Geçmişteki depremler orada gerilme yükü oluşturmuş. Yaklaşık 500 yıldır burada sessizlik vardı. Bu yer bilimcilerince de biliniyordu. Maraş Sismik Boşluğu olarak literatüre girmiş bir yer" dedi.
SAÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Utkucu, merkez üssü Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan, 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlere ilişkin rapor hazırladı.
Raporda, Doğu Anadolu Fay Zonu'nda (DAFZ) depremlerin olduğu kesimin en son 1114 ve 1513'teki depremlerde kırıldığı, en az 500 yıldır deprem sessizliği bulunmasının yer bilimi çalışmalarında "sismik boşluk" olarak nitelendirildiği belirtildi.
Yapılan modellemelerde, "2023 Gaziantep depremi kaynaklı kosismik gerilme değişimlerinin 2023 Elbistan depremi kırılmasını tetiklediğinin" görüldüğü anlatılan raporda, Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ile DAFZ arasında etkileşim bulunduğu kaydedildi.
Raporda, bölgedeki fay segmentlerinin en son ve kısmen 1114 ve 1513 yıllarındaki depremlerle kırıldığına işaret edilerek, şu değerlendirmeler yapıldı:
"Bu durum söz konusu fay segmentlerinin en az 500 yıldır kırılmadığını ve sismik boşluk oluşturduğunu göstermektedir. Maraş Sismik Boşluğu'nun hem DAFZ hem de KAFZ boyunca meydana gelen depremlerin neden olduğu gerilme yükleri altında olduğunu göstermektedir ve şimdiki depremlerin geri plan depremlerle etkileşimi için makul bir zemin sunmaktadır. Elbistan depreminin (ikinci ana şok) Gaziantep depremiyle tetiklendiğini açıkça göstermektedir."
"FAY HATTI BAZI YERLERDE TETİKLEME YAPAR, BAZI YERLERDE TETİKLEMEKTEN UZAKLAŞTIRIR"
Rapora ilişkin değerlendirme yapan Utkucu, modellemeler yoluyla ilk depremin oluşturduğu gerilme yükünün ikinci depremi tetiklediğini söyledi.
Utkucu, geçmişteki sarsıntıların bu iki deprem üzerindeki etkisini de araştırdıklarını, ilk depremin olduğu yerde 1513, ikinci depremin meydana geldiği mevkide ise 1544'te deprem gerçekleştiğini belirterek, "Geçmişteki depremler orada gerilme yükü oluşturmuş. Yaklaşık 500 yıldır burada sessizlik vardı. Bu yer bilimlerince de biliniyordu. Maraş Sismik Boşluğu olarak literatüre girmiş bir yer." dedi.
Doğu Anadolu Fay Hattı'nda 19. yüzyılda gerçekleşen deprem serisinde bir tek "Maraş boşluğu"nun kaldığını söyleyen Utkucu, bunun da son depremlerde kırıldı yorumunu yaptı.