MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Tencere kapakları neden yuvarlak? Eski dönemlerde inşa edilen ve bugün hala ayakta kalan kemerlerin sırrı ne? Göbeklitepe'ye o taşlar nasıl taşındı? Bisiklet tekerleği kare olsaydı onu nasıl yürütürdük? Bu soruların cevabı matematikte gizli. Bilim ve yazılım çağında yaşadığımız bu dönemde çocuklara ve gençlere matematiği sevdirmek ve bunu nasıl hayatlarına uygulayacaklarını anlatmak gerekiyor. Matematik Evi işte tam olarak bunu yapıyor. Türkiye'de birkaç örneği olan ve geçtiğimiz günlerde Eyüpsultan Belediyesi tarafından İstanbul'da ilki açılan Matematik Evi, rakamlarla oynayarak, formüllere dokunarak, problemleri severek aslında yaşayarak matematiği öğretiyor.
UYGULAYARAK, GÖREREK ÖĞRENİYORLAR
"7'den 70'e herkesi matematiğin gizemli dünyasına davet ediyoruz" diyen Matematik Evi sorumlusu Hasan Topdemir, ana amaçlarının matematiğin günlük hayattaki karşılığını çocuklara öğretmek olduğunu vurguluyor. Matematiği sevdirmek istediklerini ve tasarlayarak, uygulayarak öğretmenin ne kadar kıymetli olduğunu belirten Topdemir, "Çocuklar teorik olarak öğrendikleri dersleri burada tasarlayarak, uygulasın istiyoruz. Hani derler ya 'Bu öğrendiklerimiz günlük hayatta ne işimizi yarayacak?' İşte biz bunu göstereceğiz. Mesela burada Da Vinci köprüsü yaptırıyoruz çocuklara. Da Vinci'nin yaptığı köprüde herhangi bir çivi ya da yapıştırıcı yok. Eşit uzunluktaki parçaları örüntü ve simetri kavramlarını kullanarak tasarlıyor. Birçok ağırlığı kaldırıyor. Biz de burada köprüyü çocuklarla kurarak, uygulayarak anlatıyoruz ve daha kalıcı oluyor. Böylece teoride öğrendiklerini gündelik hayata uyguluyor. Yine bugüne gelen kemerlere bakıyoruz. Deprem oluyor modern yapılar yıkılırken onlar ayakta. Çünkü o kemerler de kilit taşı kullanılmış. Bu kilit taşı bütün ağırlığı dağıtıyor. Ayasofya bu yüzden hala ayakta. Yine çocukları düşünmeye sevk edecek sorular soruyoruz. Tekerlek normalde bugün bildiğimiz dairesel formda değildi. Matematiksel zeka kullanılarak bugünkü halini almış. Biz diyoruz ki tekerlek kare olsaydı nasıl yürütürdünüz? Sorunun cevabını bulmaya çalıyorlar. Bizim atalarımızın ne kadar dahi olduğunu ve matematikle ilgili olduklarını buradan görüyoruz. Çocuklar da matematiksel düşünce ile tasarlayıp yürütmeye çalışıyor. Kare tekerleğin bir kenar uzunluğu alt zemindeki yarım dairenin yarısına çevresel olarak eşit olursa ve bisiklet bir kuvvet yardımı ile itilirse tekerlek istediğimiz yere gider. Çocuklar bunu öğreniyor. Bu sayede Göbeklitepe'ye 20 tonluk taşların nasıl taşındığını ya da Fatih Sultan Mehmet'in o kadırgaları Haliç'e nasıl indirdiğini de anlamaya başlıyor. Yine denge oyunumuz var. Doğru, açı, nokta nedir bu oyunda görüyoruz. Denge oyunları kolektif çalışma için de önemli. Bu oyunda bir amaç var. 3 tane lobutu üst üste koymaya çalışıyor 4 arkadaş. Bunu yaparken açıyı kullanmaları ve birbirlerine karşı doğrusal noktaları seçmeleri gerekiyor. Günlük hayata dönelim. Tencere kapakları neden yuvarlak diyoruz. Burada çocuk o geometri bilgisini gözden geçiriyor. Kenarı ve köşegeni olan geometrik cisimler kapladığı alanın içine düşer ama daire düşmez. Hatta yanılmıyorsam çok önemli bir yazılım firması bünyesine mühendis olacak ve sorduğu soru şu, 'Rögar kapakları neden yuvarlak?' Üçgenin iç açıları toplamı 180. Bunu matematik dersi gören herkes ezbere bilir. Ama neden öyle biz bunu burada uygulamalı olarak göstererek anlatıyoruz. Pi sayısının gizeminden bahsediyoruz..." şeklinde konuşuyor.
ENTELEKTÜEL OLARAK DA GELİŞİYORLAR
Matematiğin; mimari, sanat, tıp ile olan ilişkisini yapılan etkinlik ve atölyelerle katılımcılara aktararak onların entelektüel anlamda gelişmesine de katkı sunduklarını belirten Topdemir şöyle devam ediyor: "Da Vinci'nin yaptığı köprüyü anlatırken aynı zamanda onun sanatından ve dâhiliğinden de bahsediyoruz. Rönesans döneminin sanat, bilim ve edebiyat üzerinde ki etkisini anlatarak bunların matematikle olan ilişkisini aktarıyoruz. Mesela 17 Ekim Chopin'in ölüm yıldönümü ve burada bir müzik dinletisi yapılacak. Program kapsamında müzik ve matematik arasındaki ilişkiye dair bir söyleşi olacak. Müzik ve matematiğin ne kadar iç içe olduğunu anlatacağız. Şunu unutmamak lazım Rönesans döneminin ünlü ressam, müzisyen ve edebiyatçıları aynı zamanda döneminin büyük matematikçileri arasında."
Matematiğin hayatımızın her alanı ile ilişkili olduğunu ve hangi mesleği icra edersek edelim hepsinde var olduğunu hatırlatan Topdemir şöyle devam ediyor: "Biz de maalesef sözel, sayısal diye bir ayrım var. Pizza sınavına giren ve her alanda başarılı olan üç ülkeye bakalım; Singapur, Kore, Finlandiya... Bu ülkelerde böyle bir ayrım yok. Biz de sözel öğrencisi matematikten, sayısal öğrencisi ise tarihten kaçıyor. Bu biraz psikolojik biraz da kültürel bir durum. Matematik kültürle de alakalı. Ancak doktor, mühendis ya da gazeteci olmak için her iki alana da ihtiyaç var. Matematik yapacağınız her işte ve meslekte size katkı sağlayacaktır. Günlük hayatta problemlerinizi çözmeyi kolaylaştıracak. O yüzden herkes matematik bilmeli. Matematiğe duvar örmemek lazım. Biz burada o duvarı yıkıyoruz. Matematiğin gizemli bir dünyası var ve biz çocukları burada yolculuğa çıkarıyoruz."
GEOMETRİ OYUNLA ÇOCUKLARIN ZİHNİNE YERLEŞİYOR
Matematik Evi aynı zamanda bir müze ve sergileme alanı. Atölyelere katılmak dışında gezmek için de gelebilirsiniz. 90'a yakın materyal var. Geometrinin ispatına yönelik malzemeler bulunuyor. İlk hesap makinesinin burada ahşap formu, taslağı var. Tüccarlar hesap makinesi yokken büyük sayıları nasıl hesaplıyordu onu görebilirsiniz. Yine denizaltılarda aşağıdan bakıldığında yukarının nasıl görülebildiğini, aynalarla yapılan yansımaların küçük bir modeli yine burada sergileniyor. Belki de hala gizemi çözülmemiş piramitlerin nasıl yapıldığı ile ilgili bir fikir edinebilirsiniz.
Birçok farklı atölye bulunuyor. Ücretsiz olarak kayıt yaptırıp atölyelere de dâhil olabilirsiniz. Her yaş grubu için farklı programlar mevcut. Singapur matematiği atölyesi var. Burada soyut olan matematik görsel ve materyal ile somut hale getiriliyor ve şekilde öğretiliyor. Yine Japon Matematiği atölyesi var. Burada da çizerek öğretme yolu ile gösteriliyor. Çocuklara bir hikâye anlatılıyor ve o şekilde işlem yapılıyor. Çocuk hayal ederek, çizerek, görerek matematiği öreniyor. Özellikle okul öncesi dönem için çok kıymetli eğitimler bunlar. Yine Albert Einstein'ın oynadığı zeka oyunu yapı taşları gösteriliyor. Bir çocuğu oyunla tanıyabileceğinizi belirten Topdemir, "Oyun çocukların duygularını, reflekslerini, zekâsını yansıtır. Bu yapı taşları atölyesine çocuklar aileleri ile birlikte katılıyor. Çocuklar burada aileleri ile keyifli vakit geçirirken aynı zamanda geometrik şekilleri öğreniyor. Bunu da oyun ile yaptığı için aslında zihnine yerleşiyor. Bu atölyeler sayesinde üstün yetenekli, özel çocukları da daha erkenden keşfetme imkânı da bulabileceğiz." diyor.
Matematik Evi'ne okullardan sınıflarda geliyor ve öğretmenler matematik dersini burada işleyebiliyor. Büyük yaş grubu, üniversitede okuyanlar içinde atölyeler var. Atölyelere katılanlardan olumlu dönüş aldıklarını ve çocukların buradan gitmek istemediklerini aktaran Topdemir, "Burada parmak kaldırmak, izin istemek yok. İstediğiniz zaman soru sorabilirsiniz. Buradaki atölyelerde herkes birbirine bakıyor. Okuldaki gibi arka arkaya oturmak yok" diyor ve gelecek programlarla ilgili şunları aktarıyor: "Müzede bir gece etkinliğimiz olacak. Film gösterimleri, imza günleri, söyleşiler, festivaller ve sempozyumlar yapacağız."