MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Henüz tatile çıkmayanlar ya da ikinci kez tatile çıkacaklar için güneş ışınları konusunda uzmanlar sık sık uyarılarda bulunuyor. Güneş ışınlarının vücuda zararları olabileceği için belli saatlerde denize girilmemesi konusunda yapılan bilgilendirmeleri bazen insanlar kulak arkası edebiliyor. Tabii bu sadece deniz tatili yapanlar için geçerli değil. Öğle saatlerinde dışarı çıkan ve uzun süre güneşe maruz kalan herkesin kendisini koruması gerekiyor. Hele de "Tatilden geldiğimiz belli olsun" diyerek bronzlaşmayı seçmek cilt kanserlerine davetiye çıkarıyor. Op. Dr. Sarper Mete güneş ışınlarının hangi durumlarda sağlığımızı tehdit edecek boyutlara ulaştığına dikkat çekiyor.
GÜNEŞ CİLDİMİZİN DÜŞMANI!
"Güneşten gelen mor ve kızılötesi ışınlar cilt üzerinde yıkıcı sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle güneşe çıkarken dikkatli olmak ve vücut için koruyucu önlemler almak gerekir. Güneşe uzun süre maruz kalmak cilt tonunda bozulmalar ve kızarıklıklar meydana gelmesine sebep olabilir. Zaman içerisinde de deride kırışıklık ve sarkma gibi insanı mutsuz edecek sonuçlara yol açabilir. Özellikle güneşin dik olarak geldiği ve ultraviyole şiddetinin fazla olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında olabildiğince az dışarı çıkmak gerekir. Bu saatlerde dışarı çıkma mecburiyetinde iseniz güneş koruyucu kullanarak ışınların zararlarını en aza indirmek gerekir." diyen Dr. Mete, güneş ışınlarının cilt kanserine sebep olan en önemli dış etkenlerden biri olduğunu vurguluyor.
GÜNLÜK YAŞAMDA SÜREKLİ KULLANILMALI
UV olarak adlandırılan bu ışınlara uzun süre maruz kalan kişilerde cilt kanseri gelişme olasılığının daha yüksek olduğunu dile getiren Dr. Mete, "Güneş bakıldığı zaman içimizi ve dünyamızı ısıtan şirin bir gökcismi olarak gözükse de 'Madalyonun diğer yüzünde' cildimizin en önemli düşmanlarından biridir. Bu yüzden cildimizi mümkün olduğunca güneş ışınlarından korumamız gerekir. Tatilde denize girip güneşleniyorsak koruyucu kremlerimizi her denizden çıktıktan sonra tekrar sürmeli ve uzun süre güneş ışınlarından kaçınmalıyız. İş gereği sürekli dışarıda çalışmamız gerekiyorsa yüzümüze ve açıkta kalan bölgelerimize koruyucu krem uygulamalıyız. Özellikle 50 SPF koruyuculukta olan güneş kremleri güçlü bir koruma sağlar. Günlük yaşantımızda dahi koruyucu kremleri kullanma alışkanlığını edinmeliyiz. Kıyafetlerimizi buna göre tercih edip mümkün olduğunca güneş ışınlarından kendimizi korumalıyız. Şapka, güneş gözlüğü ve güneş ışınlarını yansıtması için açık renkli kıyafetler tercih edilebilir." şeklinde uyarılarda bulunuyor.
YAĞLAR CİLDİ TRAVMAYA SOKABİLİR
Özellikle hanımlar tatile gitmişken bronzlaşmadan dönmek istemiyor. Belli saatlerde güneşten kendimizi korumamız gerekiyorsa ne zaman bronzlaşacağız? Sağlıklı bronzlaşmak mümkün mü? soruma ise şöyle cevap veriyor Dr. Mete: "Öncelikle bol su içmek ve cildinizi nemli tutmak güneşin altında kaybedeceğiniz suyu vücudunuza aktarmak için önemli. Bronzlaşmak için kademe kademe güneşlenmek gerekir. En çok yapılan hatalardan biri henüz ilk defa güneşlenmeye başladığınızda bronzlaştırıcı yağlardan kullanmak. Bu yağlar güneş ışınlarını cildinize çeker ve cildinizde travmaya neden olur. Henüz güneşe alışmamış cildinizde yanık ve lekelere neden olabilir. Bundan dolayı öncelikle güneş koruyucu kremler ile cildiniz desteklenmeli ve cildinizin güneşe alışması beklenmeli, cildinizi travmaya sokmadan kademe kademe güneşlenerek bronzlaşılmalı."
Bu noktada solaryum akıllara geliyor. Bronzlaşmak için solaryum tercih edenlerin sayısı da oldukça fazla. Solaryum cihazının yaydığı ultraviyole (UV) ışınlarının da cilt kanseri riskini arttırabileceğine dikkat çeken Dr. Mete, "Bu ışınlar cilt hücrelerinde anormal değişikliklere sebep olabilir ve bu değişiklikler zamanla cilt kanseri türlerinden biri olan melanom da dahil olmak üzere çeşitli cilt kanserlerinin oluşmasına sebep olabilir." diyor.