Bordo mavi aşkına Trabzon

Lokman DAĞ

lokmandag@gmail.com

Hem Karadeniz

Hem büyükşehir

Bir yani mavi bir yanı yeşil

Elbette bordosu gönüllerde...

Bir ucunda Sümela bir ucunda Uzungöl

Hiçbir şehre benzemeyen Trabzon turumuz başlasın...

Kameraman arkadaşım Mithat Kılıç ve Ayberk Bayraktaroğlu ile geldik bugün şehre... Aklımızda hep köfte ve balık var nereden başlasak diye düşünüyoruz. Mithat aracı doğru Sümela Manastırı’na doğru sürdü. Merak ediyormuş orayı... Muazzam bir tabiat parkının içinde... Belli bir yere kadar araba ile gidebiliyorsunuz. Sonrası yürüme mesafesi. Zaten geze geze gidin. O güzel temiz havayı içinize çeke çeke... Küçük bir şelalede mola verdik. Dikkatimizi kayaların içinden çıkan ağaçlar çekti. Köklerini aradık bulamadık. Ve tabiat ananın o mükemmel uyumuna bir kez daha hayran kaldık. Ve nihayet manastıra vardık… Dağın içine oyularak yapılan o manastır insana mimari bir ilham veriyor. Keşişler nasıl oluyor da sırf barınmak, arınmak ve korunmak için böyle bir yapıyı inşa ediyor. Tabii öğreniyoruz ki manastırın son hali yine Osmanlı padişahlarının yardımı ile son şeklini bulmuş. Kesinlikle ölmeden görmeniz gereken önemli yerlerden biri... Sümela Manastırı unutamayacağım çok önemli yerlerden biri... Yenileme çalışması epey uzun sürdü ama harika da olmuş...

UZUNGÖL O ESKİ UZUNGÖL DEĞİL

Herkes eleştirdi, herkes bu kadar yapılaşmanın yanlış olduğunu söyledi... Oysa beni oraya götüren bir pidecide gördüğüm o eski hali... Şimdi o halinden eser yok, üzücü...  Yapılaşma bir hayli artmış. Tıpkı Ayder Yaylası gibi elden geçmeli, yoksa yabancı turisti bilmem ama yakında yerli turistler rotasından çıkarabilir bu tabiat güzelliğini. Gölün en güzel göründüğü tepeye doğru tırmanıyoruz. Bir kafede dinlendik ve göle doğru harika bir çay içtik. Yamaç paraşütü yapanlar vardı. Teşekkür edip, almadan geri döndüm. 

SÜRMENE BIÇAKLARI

Dünyanın her yerinde bıçaklar vardır. Herkesin kendine has bir tarzı... Anadolu bıçakları da çok özeldir. Bursa ve Sürmene dövme bıçakları ise biraz daha öndeler diğerlerine göre… Bıçak ve kılıç işi biraz daha ustasına bağlı ama, gelirken yol kenarında bıçakçılara uğradım. Güzel bir set yaptırdım. Harika bıçaklarımla daha güzel yemekler yapacağım.  Şehir merkezinde harika bir köfteciye gittik. Küçücük bir mekan ama öyle lezzetli köfteler yedik ki; Ayberk bir yandan sürekli uyarıyor balık için nereye gideceğiz diye. Balık için tabii ki Bordo-Mavi Balık’ta Erşan Yılmaz kardeşimin yanına gittik. Mevsim balıkları ile harika lezzetler yaptık. Hem köfteler hem de balık harikaydı. Trabzon’un olmaz ise olmaz lezzetleri elbette. 

BİR TRABZON DEĞERİ KÖKSAL BABA

Onu hepimiz sosyal medyadan tanıyoruz. Köksal Baba, o küçük bedende kocaman bir yürek, bazen çocuk bazen kocaman bir adam. Süleyman Köse ağabey onun her şeyi... Hep kavga dövüş izlerdik kendisini… Biz öyle yapmadık, giydirdik şef önlüğünü, harika bir burger yedik elinden. Kesinlikle Trabzon’a gittiğinizde görmelisiniz Köksal Baba’yı...

DENİZ MANZARALI AYASOFYA CAMİİ

İstanbul’un Latinler tarafından işgal edilmesinden sonra kaçan ve 1204 yılında Trabzon İmparatorluğu’nu kuran Komnenos Ailesinden Kral I. Manuel, tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırıldı. Manastır kilisesi olan Ayasofya adı “Kutsal Bilgelik” anlamına gelir. Fatih Sultan Mehmed’in 1461 yılında Trabzon’u fethinden sonra da kilise olarak kullanılan yapı, 1584 yılında bir minber ve müezzin mahfili eklenerek camiye dönüştürülmüş. Biz oradayken yenileme çalışması devam ediyordu. Kesinlikle uğramanız gereken önemli yerlerden… Daha çok anlatılacak yer var. 

Başka bir Trabzon gezisinde görüşmek dileğiyle hoşça kalın….