GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Eylül ayı biterken kültür sanat hayatı da yaz aylarının rehavetini üzerinden attı. Özellikle İstanbul'da adı kültür sanat ile özdeşleşen yerel yönetimler sezon açılışlarını yaparken bir biri ardına sergiler, sanat ve kitap fuarları da sanatseverler ve okurlarla buluşuyor. Adana ve Antalya Film Festivalleri de her zamanki tartışma ve gerilimlerle bu gündemin bir parçası olmaya devam ediyor. Adana görece sessiz sakin geçerken Antalya yine ideolojik kavgaların zemini oldu.
Sinema sektörü 'sansür' ve 'baskı' algısı oluşturmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Festival yöneticileri hem Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan maddi destek alıp hem de devletin kırmızı çizgisi olan konularda yapılmış filmleri tartışma çıkaracağını bilerek festival seçkisine alıyor. Bakanlık tepki gösterince de kızılca kıyamet kopuyor. Bu yıl 'Kanun Hükmü' belgeseli ile ilgili yaşanan krizin bir benzeri yakın bir geçmişte İstanbul Film Festivali'nde Bakur adlı PKK güzellemesi yapan belgeselle ilgili olarak da yaşanmıştı. Hatırlatalım Çayan Demirel'le Ertuğrul Mavioğlu'nun yönettiği, PKK'lıların dağdaki günlük hayatlarını konu alan "Kuzey / Bakur" belgeseli "eser işletme belgesi" eksik olduğu için gösterimden kaldırılmıştı. Ancak sinemacılar filmin içeriğine en ufak bir eleştiri getirmezken 'eser işletme belgesi'nin Bakanlık tarafından sansür aracı olarak kullanıldığını gündem etmeyi seçmişlerdi.
Çarşambanın gelişi perşembeden belli, 'Kanun Hükmü' belgeselini seçkisine alan Antalya Film Festivali de büyük olasılıkla böyle bir sonuçla karşılaşacağını biliyordu. 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından FETÖ ile bağlantısı tespit edilen ve kanun hükmünde kararname ile görevden uzaklaştırılanları konu alan belgeselin ülke sineması için büyük önem taşıyan uluslararası bir festivalde gösterilmesi en başta ülkenin terörle mücadele politikası ile çelişiyor. Festival yönetiminin önce sözkonusu filmi, içeriğiyle ilgili hukuki süreç devam ettiği için seçkiden çıkarması, festival jürisinin organizasyondan çekilmesi üzerine yeniden bir açıklama yaparak 'Biz araştırdık hukuki bir problem yokmuş bu filmi yeniden seçkiye alıyoruz' demesi FETÖ'nün sinema sektörünü nasıl parmağında oynattığının göstergesi. Jüri üyeleri içinde tek kişinin bile çıkıp, 'Arkadaşlar göz göre göre FETÖ propagandasına nasıl alet oluruz' deme cesaretini gösteremediği yerde sadece Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı CHP'li Oktay Başaran'dan ses geldi. Başaran'ın partisine, Festival yönetimi ve sözde özgürlükçü sinemacılara yönelik "Muhalefet olmak halk için, ülke için daha iyiyi daha güzeli aramaktır. Bir terör örgütünü desteklemek asla değildir." şeklindeki sözlerini bütün festival ve ödül törenlerinin sahnesine büyük puntolarla yazmak lâzım.