Bir Wattpad kitabının beyaz perde yolculuğu: 3391 Kilometre

3391 Kilometre adlı Wattpad kitabı sinemaya uyarlandı. Yapım ekibine göre film Wattped'e ilişkin önyargıları çürütecek. Akşam Cumartesi'ye konuşan yapımcı Ömer Faruk Sorak, filmin kült bir yapım olma potansiyeli taşıdığını söylerken kitabın yazarı Beyza Alkoç ise ''İyi içerikler kadar Wattpad'te kötü içerikler de var. Bu noktada gençlere tavsiyem yetişkinlerden destek almaları. Ön yargıları anlıyorum ama izledikleri ve kitabı okuduklarında yanlış düşünmüşüz diyeceklerine de eminim.'' diyor.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Beyza Alkoç'un 3391 Kilometre adlı kitabı, Fulya Özcan senaryosuyla sinemaya uyarlandı. OTTO Entertainment ve Böcek Films'in yapımcısı olduğu filmin yönetmen koltuğunda ise Deniz Enyüksek oturuyor. Dün vizyona giren filmin başrollerinde ise Derya Pınar Ak ile Ahmet Hakan Zavlak yer alıyor. Nurhan Bilek'in kurgu editörlüğünü yaptığı film, Paris, İstanbul ve İzmir üçgeninde 5 haftada çekildi. Bir uzak mesafe aşk hikayesini anlatan film, birbirlerinden farklı ülkelerde olmalarına rağmen, sevginin güçlü bağını hissedebilen İzmir ve Ege adlı iki gencin hikayesini konu alıyor. Biz de film vesilesiyle yapımcı Ömer Faruk Sorak, yazar Beyza Alkoç, oyuncular Derya Pınar Ak, Ahmet Hakan Zavlak ve yönetmen Deniz Enyüksek ile bir araya geldik. Hem film hem Wattpad hem de sinema hakkında konuştuk.

ÖMER FARUK SORAK: GENÇLERE EN ÇOK VERMEMİZ GEREKEN ŞEY ÖZGÜVEN

Film yapmak kadar yeni, genç ve yetenekli insanlara yol açmak da benim için bir o kadar önemliydi. Meslek hayatımda sanırım en son ulaşmak istediğim nokta buydu. Film yapmak evet çok heyecan verici ama gerçekten çok daha iyisini yapacak insanlara yol açacak bir önderlik görevi de benim için film yapmak kadar değerliydi. Bu filmde o kadar güzel arkadaşlarım o kadar güzel bir çalışma yaptılar ki ortaya bu güzel enerjiden çıkan sonucun da seyirciye aynı enerjiyle yansıyacağını düşünüyorum, çok mutluyum. Bu film bana bir kült film olacak hissi veriyor. Sinemada aşk filmlerinin diğer türler kadar önemli olduğunu ve yapılması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle genç arkadaşların duygu ve düşüncelerini içine katarak yapılmış bir gençlik aşkı filmi olması anlamında da gelecek kuşaklara kült film niteliğinde bir film hediye edeceğiz duygusu çok pekişiyor bende. Gençlere bizim en çok vermemiz gereken şey özgüven. Hayatın her alanında. Kendi kişiliğini, kendi kimliğini ortaya koyan, içinde bir özgür ruh barındıran ama sınırlarını bilen ve bir başkasının sınırına dayandığında bunu fark edebilen, etik duygusuna sahip bir genç kuşağa hitap eden bir film olarak, bu yapım onlarda özgüven tazelemesi ve bir özgüven duygusu yaratacak.

BEYZA ALKOÇ: EVET WATTPAD İLE İLGİLİ SÖYLENEN BİRÇOK ŞEY ASLINDA DOĞRU AMA...

Kitap benim için bir hayaldi. Önce o gerçekleşti. Şimdi de film hayalim... Bu sebeple aşırı mutlu ve heyecanlıyım. 15-16 yaşlarında ailemin yanında yaşarken yazdığım hikâyenin sette canlandırıldığını görmek çok duygulandırdı ben. Umarım herkes çok beğenir. Ben 15 yaşımdan beri Wattpad platformundayım. Ondan önce farklı yerlerde de yazdım. Forum ve web siteleriyle başlayan yolculuğum Wattpad ile devam etti. Wattpad ile ilgili söylenen birçok olumsuz şey aslında doğru. Gerçekten çok kötü içerikler de var. Çünkü internet dünyasında zaten her yerde kötü içeriklerle karşılaşmak mümkün. Wattpad'te de bu böyle. Keşke bunun kontrolü sağlanabilse ama bu mümkün değil. Bu ancak ebeveynlerin kontrolünde sağlanabilir. Ama öte yandan içinde gerçekten çok güzel hikayeler de var. Şöyle ki hepimiz bu platformda çok küçük yaşlarda yazmaya başlıyoruz. Ben şu an 26 yaşındayım. Ben bile eski hikayelerimi açıp baktığımda "Bunu neden böyle yazmışım" dediğim zamanlar oluyor. Platformun en kötü yanlarından biri de herkesin bu yaşta yazmaya başlıyor olması. Zaman içinde gelişsek de acemi olduğumuz zamanlardaki noktaları çok fazla değiştirme şansımız olmuyor. Ergenlik döneminde yazdığım bazı şeyleri şu an yetişkinlik dönemimde mantıksız bulabiliyorum. Ama söylediğim gibi her platformda mutlaka kötü içerikler olabiliyor. Bu sebeple benim tavsiyem, genç ve yeni yazarların yetişkin bireylerden destek almaları... Çünkü sonrasında yazdıkları şeylerden dolayısıyla kendini eleştirecekleri ya da beğenmeyecekleri zamanlar mutlaka olacak. Bunu sadece hikâye yazmak olarak da algılamamak lazım. Hepimizin hayatında 15-16'lı yaşlarında yaptığı veya dile getirdiği şeylerin arkasında duramayacağı çıktıları olabiliyor. Yazmaya veya üretmeye bir şekilde devam etmek isteyenler mutlaka çevresindeki yetişkinlerden ve editörlerden tavsiye, destek almalılar. Evet bu kitap bir genç kurgu kitabı ama biz üzerinde çalışarak yetişkinlerin de ilgisini çekebilecek bir aşk hikayesi filmi haline getirmeye çalıştık. Kitap dolayısıyla ön yargıları anlıyorum ama izledikleri ve kitabı okudukları zaman yanlış düşünmüşüz diyeceklerine de eminim.

DERYA PINAR AK: KENDİ KARAKTERİM DIŞINDAKİ ROLLERİ OYNARKEN DAHA ÇOK KEYİF ALIYORUM

20 yaşındayım ve gençlerin duygularını anlayabiliyorum, bu da beni filmde çok rahatlattı. Eminim onlar da çok sevecekler. Benim hissettiklerimi onlar da izlerken yaşayacaklar. Ben de onlar gibi düşündüğüm için karakterimi de öyle yansıttım. Benim de zaman zaman depresif olduğum dönemler oldu. Ama şu an az da olsa aştım. Filmdeki karakterim İzmir, asosyal ve depresif bir karakter. Ege ile birlikte kendini tanıyor ve öğreniyor. İzmir'in Ege'den sonraki hali benim Derya halimle daha fazla özdeşleşiyor. Çünkü ben de kendi hayatımda cıvıl cıvıl bir karakterim. Çok mutluyum, çok severek ve çok keyifle çalıştım filmde. Daha izlemedim. En az onlar kadar heyecanlıyım. Çekerken her sahnede ağladım. İzlerken de eminim ağlayacağım. Kendi karakterim dışındaki karakterleri oynarken daha çok zevk alıyorum. Mesela kötü birini oynamak bana çok zevk veriyor. Örneğin Prens dizisinde oynadığım Hasharia da öyle idi. Çok sert, kılıç kullanan, ok atan bir karakter. Ben normal hayatımda onun kadar hırçın ve asi biri değilim. Bu yüzden kötü ve sert karakterler oynamayı seviyorum.

AHMET HAKAN ZAVLAK: KARAKTERİMİN YALNIZLIĞIYLA ÇOK ÖZDEŞLEŞTİM

Bu film sevgiyle yapılan bir film oldu. Film bitmiş olmasına rağmen bütün ekip görüşmeye devam ediyoruz, buluşuyoruz. Birbirimizi çok sevdik ve aramızda bir güven ortamı oluştu, sonra da devam edeceğini hissediyorum. Böyle güzel bir ekiple güzel bir iş yaptığımız için çok mutlu hissediyorum. Kötü bir eleştiri alırsam da bunu geliştirmeye yorarım. Ben de herkes gibi işimi yaptım. Yapımcımız Ömer Faruk Sorak ve yönetmeniz Deniz Enyüksek ile çalışmış olmanın verdiği bir sorumluluk da var. Yazdığı kitaplar milyonlara ulaşmış çok güzel kalemi olan ve çok iyi bir oyunculuğu olan güzeller güzeli bir partnerim var. Bunlarında verdiği bir sorumluluk bilinci oldu, ben de ona göre oynadım. Umarım ayak uydurabilmişimdir. Karakterimin yalnızlığıyla çok özdeşleştim. Normalde çok kalabalık bir insanım. Çok sevecenimdir. İnsanlarla etkileşimi severim ama özümde yalnız bir insanım. Sanırım bu nedenle karakterimle çok özdeşleştim.

DENİZ ENYÜKSEK: TÜRKİYE'DE BAĞIMSIZ FİLMLER SIKICI BİR ŞEKİLDE KARŞIMIZA ÇIKIYOR

Ömer Abi ile çalışmak benim için muhteşem bir şeydi. Ona çok teşekkür ederim. Çok içime sinen bir film yaptığımızı düşünüyorum. Her aşamasında verilmesi gereken emeği sonuna kadar harcadığımızı düşünüyorum. Sonunda herkesin çok razı olduğu bir film çıktı ortaya. Yönetmen olarak ilk filmim. Çok uzun yıllar görüntü yönetmenliği yaptım ve çok fazla bağımsız filmde çalıştım. Benim aslında temel film anlayışım şunun üzerine kurulu: İnsanlardan kopuk bireysel filmler yapmaya karşıyım. İnsanın kendi egosunun okşandığı, "Beni anlayın, dünya beni anlasın" tarzı filmi yapmaya karşıyım ve böyle filmleri de izlemekten çok sıkılıyorum bir yerden sonra. Onların kalitesi ve durduğu yerle ilgili saygı konusunda hem fikirim ama bir yerden sonra estetik kaygının insanlarla buluşması gerektiğini düşünüyorum. Ben ana akım sineması tarzına daha çok Avrupa estetiğiyle bakma taraftarıyım. Bizim bağımsız film diye adlandırdığımız bir üslup var. Bu da insanların hikâye anlatırken daha çok bireysel, kendi taraflarından ve sıkıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Ben bütün bunlara daha çok insana ulaşabilecek bir yerden bakılması taraftarıyım. Daha estetik bir ana akım biçimi üzerine kendimi ilerletmek istiyorum. Bu filmin de tam olarak bunun karşılığı olduğunu düşünüyorum...

Röportaj fotoğrafı: Çağrı Çapık