Bir mektupla değişir her şey...

Merve Hanım'ın depremzede çocuklardan biri için yazdığı mektup Belinay'ın eline ulaştı, o da Merve Abla'sına teşekkür telefonu etti. Bu telefonu alan Merve Hanım Hatay'a doğru yola koyuldu; sonrasında ise hem Belinay hem ailesi hem de tüm mahallesi için bir yardım kanalı oluştu. Öyle ki Merve Hanım ile Belinay'ın hikayesi “Bir mektupla değişir her şey” dedirtecek cinsten…

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Bu yılın şubat ayında yaşanan depremlerden kısa bir süre sonra sosyal medya hesaplarımdan duyuru çıkmış ve deprem bölgesine mektuplar götürmek istediğimi belirtmiştim. Birçok insan bu çağrıma karşılık vermiş yüzlerce mektubu deprem bölgesine götürmüş ve bizzat kendi elimle çadır çadır, sokak sokak gezerek dağıtmıştım. Mektupların içlerinde yazarının iletişim bilgisi de olduğundan mektup alanlarla mektup yazanlar arasında da bir iletişim kanalı oluşmuştu. Bu kanal hem yardım kanalı oldu hem de arkadaşlık, kardeşlik... İşte o güzel örneklerden birinin haberi bu. Merve Hanım'ın mektubunu alan küçük Belinay, Merve Abla'sını arayıp sadece teşekkür etmek istemişti ama işler bununla sınırlı kalmadı. Bu telefonu alan Merve Hanım, ailesi ve yakın çevresiyle adeta seferber oldu, bu sevimli teşekkür araması onu harekete geçirdi. Onlarca yardım kolisi yaparak ve Hatay'a doğru yola çıktı. Üstelik birkaç kez yaptı bunu. Hem Belinay'ına kavuştu hem de yüzlerce insana yardım ulaştırdı. Çünkü yardımlardan sadece Belinay ve ailesi değil, tüm mahalleli nasiplenmişti. Kısaca bir mektup çok güzel şeylere olanak sağlamıştı. Bu güzel olayın detaylarını Merve Hanım'dan dinleyelim...

DEPREMZEDELERİN DERTLEŞMEYE DE İHTİYACI VARDI

Neden bir depremzede için mektup yazdınız, mektubu yazmaktaki motivasyonunuz neydi?

İnsan böyle zamanlarda bir şeyler yapmak istiyor. Eşimle bölgeye gitmeyi çok istemiştik ancak afet halinde takdir edersiniz ki mümkün olmadı. Yardım toplayıp yardım gönderme organizasyonları dışında, ilk günlerde elimizden bir şey gelmedi. Mektup gönderme fikrini duyunca çok sevindim. Çünkü insanların maddi/ayni yardımlardan ziyade sohbete, dertleşmeye de ihtiyaçları oluyor. Onları uzakta da olsa düşünen birilerinin olduğunu bilmelerini istedim. Yazarken de cümlelerimi çok seçerek hatta hiç deprem, afet vurgusu yapmadan yazdım. Bir çocuğa mektup yazdığım için daha da hassas olmam gerekiyordu ve elimden geldiğince oyunlaştırarak, uzaktan bir oyun arkadaşıymışım gibi bir dil kullandım.

Mektubu yazdığınız çocuktan bir geri dönüş aldığınızda neler hissettiniz? O an nasıl düşüncelere kapıldınız?

Bir akşam üstü bilmediğim bir numara aradı. Bir kız çocuğu sürekli "Merve Abla teşekkür ederim" diyordu. Kim olduğunu anlamadım önce, hat gidip geliyordu. "Bana mektup yazmışsın, kalem göndermişsin, teşekkür ederim." deyince, mektubumun ulaştığını anladım. İnanılmaz mutlu oldum, gözlerim doldu. Tabi durumları nasıl diye soramadığım için umarım herkes iyidir, kimseyi kaybetmemiştir diye içten içe dua ediyordum.

HAYATTAKİ ÖNCELİĞİM YAŞLI VE ÇOCUK SEVİNDİRMEK

Peki deprem bölgesine gitmeye nasıl karar verdiniz?

Benim hayattaki önceliklerimden birisi her zaman çocuk ve yaşlı sevindirmek olmuştur. Bu sefer deprem bölgesinde çocuklar için ne yapabiliriz diye düşünmeye başlamıştım. Eşim de depremden sonra gönüllü olarak bölgeye gitmek istiyordu ancak başvuruları hep red oldu. Öncelikle mektup arkadaşım için bir şeyler yapmaya karar verdik eşimle. Kaç yaşındaydı, kardeşleri var mıydı, etrafında başka çocuklar var mıydı diye bilgileri toplamaya başladım. Her gün telefonla görüşüp iletişim kuruyorduk, kendi oğlumla birlikte arayıp görüntülü görüşüyorduk. Kargolar çalışmadı uzun süre, kendimiz nasıl ulaştırabiliriz diye düşünürken çalıştığımız şirketler gönüllü olarak bölgeye gitmek isteyenlere ulaşım anlamında destek olacağını söyleyince, kendimiz gitmeye karar verdik.

TÜM ÇEVREM SEFERBER OLDU

Kimlerle gittiniz, yanınızda neler götürdünüz ve gittiğinizde nasıl faaliyetlerde bulundunuz?

Ben, eşim ve bir arkadaşımız birlikte gittik. Söz konusu yardım faaliyeti olduğunda, yakın çevrem ne kadar aktif olduğumu bilir. Eşimle, kendi imkanlarımızla ufak çaplı bir şeyler yapıp kargolamayı düşünürken; önce arkadaşlarım, sonra eşimin arkadaşları derken inanılmaz bir destek gördük. Misal; kırtasiyesi olan bir arkadaşımız kırtasiye ürünleri verdi, tekstilci arkadaşlarımız gerek kıyafet gerek iç giyim konusunda destek oldu, esnafımızın da gönlü o kadar güzel ki deprem bölgesine gideceğimizi duyunca hepsinin bir katkısı oldu. İşyerlerimiz de ulaşım desteği sağladı ve büyük bir araç kiraladık. İlk olarak mart sonu, Ramazan'ın başlarında gittik. Kıyafet, çorap, iç giyim, tekstil, hijyen ürünleri, temizlik ürünleri, oyuncak, top, ip, puzzle, kutu oyunları, boyalar, boyama kitabı, hikâye kitapları, kırtasiye malzemeleri, oyun hamuru, peluş, toka, süt, kek, bisküvi vb. götürdük. Bunların dağılımını yaptıktan sonra, oradan alışveriş yaptığımız Ramazan Erzak Paketleri'ni dağıttık. Biz Hatay'ın bir köyüne gitmiştik, her yer kapalı olduğu için mecburen Adana'ya gelip erzak alışverişi yapıp yeniden Hatay'a dönüyorduk. Haziran başında tekrar gitmek kısmet oldu. Yine ilk gidişimizde götürdüklerimize ek olarak, bu sefer yazın da gelmesiyle birlikte yazlık ayakkabı, terlik ve yazlık kıyafet ihtiyacı da olmuştu. İkinci gidişimizde onları da götürdük. Bu sefer farklı ilçelerdeki öğretmenlerle de iletişime geçmiştik, depremzede öğrencilerimize ulaşmaya çalıştık.

Gittiğinizde karşılaştığınız manzara karşısında neler hissettiniz?

Adana'dan sonra Hatay'a doğru bambaşka bir dünya başlıyor. Savaştan çıkmış gibi, her yer yıkık ve bomboş. O an farklı bir zaman dilimine geçmiş gibi hissediyor insan. Ben daha önce o bölgeye gitmemiştim, yaşayan anıları olan insanlar için çok daha üzücü. Özellikle Antakya'yı unutamayacağım.

HATAY'DA BİRDEN ÇOK KAPIMIZ OLDU

Belinay ile iletişiminiz devam ediyor mu, edecek mi? Onunla diyaloğunuz nasıl?

Sadece mektup arkadaşımla değil, tüm aileyle iletişim halindeyiz. Yıllardır tanışan 2 aile gibi olduk. Hem eşim hem bizimle birlikte gelen arkadaşımız dahil sürekli olarak görüşüyoruz, konuşuyoruz. Okullar depremden sonra o bölgede açılmadığı için, ben ona neler okuduğunu neler çizdiğini soruyorum, o bana işte ne yaptığımı soruyor, oğlumla görüşüyorlar. Bayramlarda, doğum günlerinde hep birbirimizi arıyoruz. Hatay'da bir değil birden çok kapımız oldu. Ben o gün o mektuba cep telefonumu iyi ki yazmışım diyorum. Kayıplara rağmen, insanımız o kadar tok gözlü ve candan ki. Çadırlarını bizimle paylaşanlar, ellerinde ne varsa ikram etmek isteyenler. Keşke böyle bir felaket yaşanmasaydı.

SANKİ BİRBİRİMİZİ ÇOKTANDIR TANIYORDUK

Mektubunuzun ulaştığı Belinay ile ilk karşılaşmanız nasıl oldu, neler hissettiniz?

Gitmeden günler önce birlikte şafak saymaya başladık. Yolculuk tabi 12 saat kadar sürüyor, kaçta gelirsiniz diye o gün sürekli telefonlaşıyorduk. Köye girerken acaba neresi diye merakla her yeri incelemiştim. Bu arada her yer derken, bir kısmı yıkılan bir kısmı son gücüyle ayakta kalan binalar aslında. Arabadan indiğim anda, sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi sarıldığını hatırlıyorum. "Hoş geldiniz Merve Abla" derken sanki daha önce hep gelmişiz gibi samimi bir karşılama vardı. Mart ayında tanışma ile geçen ilk gidişimiz sonrası, haziran ayında kızımızın doğum gününü kutlama bahanesiyle ikinci sefer gitmemize bahane oldu.

TEK BİR MEKTUP KOCA BİR KÖYE YARDIM GİTMESİNE VESİLE OLDU

Zannediyorum Belinay'ın yaşadığı mahalle için de yardım faaliyetinde bulundunuz, bu süreçte sizi yönlendiren Belinay mı oldu, bize biraz bu süreçten bahseder misiniz?

Önceliğimiz ihtiyaç sahibi ailelere direkt ulaşmaktı ve bunun için de gitmeden önce o köyün muhtarı ile iletişime geçip, ihtiyaç sahibi aileleri belirlemesini istemiştik. Mektup arkadaşımın çadırının yanına arabamızı yanaştırdık ve yardımları dağıtmaya başladık. Mektubu aldıktan sonra beni aramasıyla, bir köye yardım gitmesine vesile oldu aslında. İlk gece İstanbul'dan getirdiğimiz ürünleri dağıttık. Ertesi gün de Ramazan Erzak Paketleri'ni tek tek ailelerimize ulaştırdık. Köye giden yollarda bağımsız çadırlar, küçük çadırkentler vardı. Rastgele durup bir şeyler verdik, özel ihtiyaçları varsa alıp geri getirdik.