Bir İhtimal Daha Var!

Kadın sorunlarını sosyal medyanın yaralayıcı ve tüketen kaos ortamı yerine sanatın sağaltıcı diliyle konuşmak bu aralar en çok ihtiyaç duyduğumuz şey. Tam da buna imkân veren Bağımsız Sanat Vakfı'nın kadına karşı şiddete odaklanan ''Bir İh(ti)mal Daha Var!'' başlıklı sergisi Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde devam ediyor.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Ressam Hülya Yazıcı'nın başkanlığında çalışmalarını sürdüren Bağımsız Sanat Vakfı, pandemi döneminde ikinci büyük sergisine imza attı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Beyoğlu Belediyesi ve Bağımsız Sanat Vakfı iş birliği ile düzenlenen "Bir İh(ti)mal Daha Var!" adlı sergide 21 sanatçının eseri yer alıyor. Sergi, 28 Mart'a kadar ziyarete açık olacak.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla açılan sergide kadına karşı şiddete de göndermeler dikkat çekiyor. Kadın cinayetlerinin toplumsal bir yara olduğuna da dikkat çeken serginin küratörü Hülya Yazıcı, "Aslında olumlu, pozitif konularla sergiye çıkmak isterdik. Ama sonuçta bu sergide de çok ayrım yapmadık. Sanatçılarımıza temamızı ilettik. Onlar da temayı nasıl ifade etmek istiyorlarsa o şekilde ifade ettiler." şeklinde konuşuyor.

"Kadın ve erkeğin ortak bir yaşama biçimini kurgulaması, ne varoluş özelliklerimizi yok sayan, dayatılan bir yaşama biçiminde ne de geleneğin ataerkil kurmacasında saklı. İnsan olma yolundaki bilinçli çabamızın bir sonucu olarak yaşamımızı daha anlamlı kılabilecek bir diğerkamlıkla mümkün." diyen Yazıcı sergide "cinsiyet eşitsizliğinin olmadığı bir dünya mümkün mü" ütopyası üzerinden ilerlediklerini belirtiyor.

Dönüşüm mümkün değil mi?

Hülya Yazıcı'nın sergi kitapçığında yer alan sunuş cümleleri üzerine çokça konuşulacak, düşünülecek türden:

"Cinslerden birinin diğerinin zayıflığını tolere ettiği ve böylece ontolojik farklılıkların dengelendiği, fiziksel üstünlüğün iktidar sorununa yol açmadığı bir toplum belki de hiç gerçekleşmeyecek. Yaşadığımız zaman diliminde modernitenin insana dayattığı bireyselleşme ve sınırsız özgürlük düşüncesi geleneğin kıskacından kurtarılan kadına gerçek bir özgürlük ve güven sağlayabilmiş midir? Günümüz toplumlarında yaşanan ekonomik, kültürel ve akademik güç savaşlarında kadınla erkeğin adil bir yarışın galipleri olmadığı bilinen bir realite olmakla birlikte bu konudaki yanlış davranışları adil bir düzleme çekebilmenin elbette yalnızca toplumsal kurallarla mümkün olmadığı âşikârdır. Öyleyse insanlık tarihi kadar eski ve aynı zamanda güncelliğini muhafaza eden bu konuya, evrensel insanlık ilkeleri üzerinden bakmak ve uzun süreli bir dönüşme sürecini hem bireysel çabalarla ve hem de toplumsal adaletin yaptırım gücü kullanılarak mevcut boşlukların tekrar gözden geçirilmesiyle mümkün değil midir?"

Farkındalık oluşturmak gerek

Kavramsal sanatta izleyiciye bir soru sormak gerektiğini hatırlatan Yazıcı, "Kadınlar ve erkekler aslında ontolojik farklılıklarını tolere edebilmeli diye düşünüyorum. Farkındalık oluşturmak gerekiyor. Bu çok zor bir şey değil. Bu konuda toplumsal olarak hepimizin bir rolü ve sorumluluğu olmalı. Biz sanatçılar olarak, bu sergiyle bir sorgulama yapmaya çalıştık." diyor.

Sergide, Yazıcı'nın yanı sıra Alexsandra Farazin, Ayşegül Kurt, Ayfer Keçeci, Aygül Okutan, Betül Karakaya, Ceylan Dökmen, Erhan Lanpir, Hülya Yazıcı, Mehtap Özdemir, Marat Taturas, Mustafa Teet, Nelly Akchurina, Pelin Özgöçen, Raife Tokyürek, Tuğba Renkçi Taştan, Şeyma Balcı, Veronique Marganne, Yasemen Uluyurt Çavdarlı, Zehra Başaran, Zeynep Kul Akpala ve Zilia Bakhtieva eserleri yer alıyor.

Kadına tahakküm nereden besleniyor?

Sergi kapsamında düzenlenen Dr. Ayşe Taşkent moderatörlüğündeki söyleşi ise hem bir araya getirdiği isimler hem de onların ele aldığı konular açısından "Bir İh(ti)mal Daha Var!" sorusuna etraflıca cevaplar verdi. Yazar Yıldız Ramazanoğlu "Korku ve Tahakkümün Karanlık Yüzü", yönetmen Handan Öztürk "Geçmişten Günümüze Anlatılarda Kadın, Tahakküm ve Bu Geleneğin Temsilcisi İzler", Doç. Dr. Hülya Terzioğlu "Tevhid ve Adalet Bağlamında İslam ve Kadın", Peren Birsaygılı Mut ise "Filistin Direniş Edebiyatının Kadın Sesi, Fadva Tukan" başlıklı konuşmalarıyla meselenin bam teline dokundu.

Kadın üzerine kurulan toplumsal tahakkümün farklı cephelerine örnekler veren konuşmacılar kadın kimliği ve varlığının nasıl daha adil ve hakkaniyetli bir zemin üzerinde yükselebileceğine dikkat çekti. Yıldız Ramazanoğlu kadın varlığını görünmez kılmaya çalışan kabullerin toplumda nasıl yaralar açtığına dikkat çekerken Peren Birsaygılı Mut, Filistin Direniş Edebiyatının en güçlü kadın sesi olan Fadva Tukan'ın kadın şair olarak verdiği varlık ve kimlik mücadelesini anlattı. Yönetmen Handan Öztürk erkek bakış açısına dayanan anlatı geleneğinin toplumsal algıyı nasıl şekillendirdiğine vurgu yaparken kadın konusundaki sorunların çözümü için yeni bir anlatı dili oluşturulması gerektiğini kaydetti. Doç. Hülya Terzioğlu ise dini argümanlarla temellendirilen kadın üzerine tahakküm fikrinin tutarsızlıklarını yine dinin hükümleri ile ortaya koydu.