Bir günlüğüne gönüllü evlat olmaya ne dersiniz?

Küçük bir hediye ya da bir öpücük mutlu eder her babayı. Maksat hatırlandığını hissettirmek... Darülacezeli ‘baba’lar da bu özel günde sadece hatırlanmayı bekliyor. Yarın onları ziyaret etmeye ne dersiniz?

Yarın Babalar Günü… Kimi, evlatlarının alacağı küçük hediyelerle mutlu olacak; kimi ise evlatlarının yanaklarına konduracakları kocaman öpücüklerle ‘baba’lığını taçlandıracak bir kez daha...

Biz de bu özel gün vesilesiyle İstanbul Okmeydanı’ndaki Darülaceze’ye gittik. Gözü yolda, aklı sevdiklerinde ama ‘kimsesiz’ olan ‘baba’ları ziyaret ettik. 

Mehmet Amca, Ömer Amca ve Doğan Abi gibi Darülaceze’de yaşayan sakinler, bir gün de olsa babalık duygusunu tadacakları Babalar Günü’nde onları ziyarete gelecek, ellerini öpecek gönüllü evlatlarını bekliyorlar. 

İstanbul Okmeydanı’nda şefkate açılan bir kapı Darülaceze… 125 yılda 100 bine yakın insanın evi oldu. Çoğu hayata burada tutundu, çoğunun son çatısı oldu. 

Kimi imkânsızlıktan, kimi bakacak kimsesi olmadığı için, kimisi ise en yakınlarına yük olmamak için buraya geldi. İkinci Abdülhamid döneminde kurulan kurumda bugün, 500’den fazla kişi kalıyor. Buradaki sakinler rehabilitasyon merkezleri ve atölyeler sayesinde hayata tutunuyor. Tamamen bağışlarla ayakta duran bu kurumun sakinleri için bir tebessüm, bir merhaba yeterli. Bir parça değer görmek, önemsenmek istiyorlar. 

BABAM YANIMDA OLSA ONU SEVDİĞİMİ SÖYLER, ÖZÜR DİLERDİM

Ömer Özyurt (64): Ben hiç baba olmadım kızım… Hiç evlenmedim de… Babalar Günü’nü hiç yaşamadım. Buradaki arkadaşlarım bana ‘kedi babası’ der. 60’a yakın kedim var bu bahçede. Onların üvey babasıyım. Resim atölyesinde kedi resimleri çiziyorum. Gençliğimde tutulduğum kara sevdam beni buralara getirdi. Alkolün pençesine düştüm. Okulumu, işimi ihmal ettim. Buraya gelince tüm kötü alışkanlıklarımı bıraktım ama hiçbir şey geri gelmedi. Buraya gelmeden önce sokaklarda yaşıyordum. 

Yerim belli, gelen yok

Hayattan çok ders çıkarttım ama önemli olan zamanında ders çıkartmaktı… Gençlerimiz tüm kötü alışkanlıklardan uzak dursunlar. Rahmetli babam yanımda olsa ona hediye almazdım. Onu sevdiğimi söylerdim. Mutlaka yaptığım hatalarım vardır, af dilerdim. Ellerini öperdim. Maddi hediye yerine sevgimle verirdim hediyemi. Daha kıymetli… Buraya ziyaretçiler geliyor onun da hüznü farklı oluyor. Bizim de bir ailemiz olsaydı, çocuklarımız olsaydı daha farklı olurdu. Tüm sevenlerimin yolunu gözlüyorum. Benim yerim yurdum belli ama gelenim yok…

BABANIZIN KIYMETİNİ BİLİN

Sadi Tezgezen (86)

5 aylık evliyken eşimi kazada kaybettim. Baba olamadım ama rahmetli babamı çok severdim. Gençler babaları yanlarındayken kıymetini bilsinler. 

ÖZEL GÜNLERDE BURADA PANAYIR HAVASI ESER

Mehmet Çetinbilek (60)

6 yıldır burada yaşıyorum. Birtakım nedenlerden dolayı buraya geldim. Geride bıraktığım yaşlı bir annem var. Torunlarıyla birlikte yaşıyor. Bir tane çocuğum var. Babalar Günü’nde, babamı kaybetmeden önce hediyesini alır, kahvaltısını hazırlardım. Çocuğum da bana aynı şeyleri yapardı. Buraya özel günlerde yüzlerce ziyaretçi geliyor. Bayramlar, Anneler Günü, Babalar Günü hepsi burada panayır havasında geçiyor. Evimizi özlemiyoruz diyebilirim. Gençlerimiz, babalarının onlar için yaptıklarını unutmamalı. İnsan iki defa çocuk oluyor; bir doğduğunda, bir de yaşlandığında. 

Gençler de yaşlanacak

Gençlerin sığınabilecekleri tek liman var o da anne ve babaları. Gençler gençliklerine güvenmesinler. Onların da yarınları var. Bilhassa bu tür yerlerde buradaki insanların çoğu kimli kimsesiz oluyor. Tabii ki kimleri var ama kimsesiz gibi yaşarlar. Bizler dışardakilere göre daha mutluyuz. Bu mutluluğun da sırrı imkânlarımız, yerleşkemiz. Burası şefkatin yanı sıra huzurun ta kendisi. İnsanları mahveden stres burada yok. Cennetten bir köşede yaşıyor gibiyiz. 

CENNET GİBİ BİR YER

Gelen ziyaretçilerle ahbap oluyoruz. Sosyal medyadan bile arkadaş olduklarımız var. Tüm babaların Babalar Günü’nü kutluyorum. Evlatlar babalarını ihmal etmesinler, babalarda evlat sevgisi sönmez. Herkesin kendi hayatı var, herkes yerinde mutlu. Ben de burada mutluyum. Beni burada tutan şey düzen… Sağlık ve yaşam açısından çok güzel bir emeklilik hayatım var. Burada gündüzleri vaktimiz rehabilitasyonla geçiyor. El işleri ve el sanatlarıyla rehabilite oluyoruz. Oldukça keyifli vakit geçiriyoruz. Yazma boyaması yapıyorum, el emeği göz nuru. Onu tamamladıktan sonra çiniyle uğraşmak istiyorum. 

“Mehmet Amca’dan; Bursa’ya çok selamlar…”

BENİM BABAM AİLEM BURADAKİ SAKİNLER

Doğan Tabak (40): Darülaceze ile yolum 9 yıl önce kesişti. Sakini olarak geldiğim kurumda son 1 yıldır maaşlı personelim. Burada ikinci kere doğdum diyebilirim. Kaza geçirdim, dizlerimin üzerine düştüm. Sırtımdaki yükle beraber düşünce ayaklarımı kullanamadım. Doktorlar ‘Yürüyemezsin’ dedi. Günlerce hastanede yattım. Kimsem olmadığı için Darülaceze’ye getirildim. 3,5 yıl ayaklarımın üzerine basamadım. Burada fizik tedavi sayesinde tekrar yürümeye başladım. Burada tedavi görürken aynı zamanda kursa da katıldım. Hasta bakıcılığı sertifikası aldım. Şimdi burada baktığım yaşlılara; annem, babam, teyzem, dayımmış gibi bakıyorum. Artık ekmek kapım burası… Okmeydanı’nda bir ev tuttum ve 73 yaşındaki babamı da yanıma aldım. Onunla beraber yaşıyorum.