Bir fidan koca bir hikâye yazdı

Paylaşmaktır Hayat Derneği ile yaşadığı Masai köyü ve Türkiye arasında köprü görevi üstlenen Sevde Sevan Usak, diktiği 10 bin fidanla umutları yeşertti. Fidan kampanyasına hız veren Usak, şimdilerde hazırlıklarına başladığı bir eğitim kompleksi ve külliye projesinin heyecanını yaşıyor.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Çoğunuz hikayesini biliyorsunuz Sevde Sevan Usak'ın. Dünyayı fotoğraflayan bir seyyah iken evlenip Tanzanya'ya yerleşti ve sonra olaylar gelişti. Uzunca bir süredir kurucusu olduğu Paylaşmaktır Hayat Derneği ile yaşadığı Masai köyü ve Türkiye arasında köprü görevi üstleniyor. İstanbul'a her gelişinde kafasında mutlaka yeni bir proje oluyor.

Bu röportaj için buluştuğumuzda da heyecanla anlatmaya başladı uzun süredir tasarladığı külliye hayalini. Projenin hazırlıkları büyük ölçüde tamamlanmış.

Sevde'nin projelerini benzerlerinden ayıran en temel özellik bölgedeki insanlara geçim kaynağı olabilecek, istihdama dönük ve sürdürülebilir adımlar oluşu. Dernek de hayata geçirdiği pek çok proje de bulunduğu bölgede fark ettiği eksikliklerden hareketle ortaya çıkıyor. Bugüne kadar su kuyuları açan, keçi bağışı, kurban bağışı ve Ramazan ayındaki zekat kampanyaları ile bölgedeki ihtiyaç sahiplerine ulaşan Sevde, bölgedeki öğrencilerin eksiklerini gidermek üzere de kampanyalar yapıyor. Bize basit ve sıradan gelen gündelik hayatımızı kolaylaştıran pek çok şeyin varlığından bile habersiz orada yaşayanlar. Genç kızlar adet oldukları günlerde evden dışarı çıkamıyor ve eğitim hayatları kesintiye uğruyor. Ped projesi ve hijyen kiti dağıtımları kız çocuklarının sağlıklı bir şekilde eğitimlerine devam etmeleri için başlatılmış ve devam ediyor.

ATTIĞI TOHUMLAR MEYVEYE DURDU

Buradan bakıldığında anlaşılması oldukça güç Tanzanya'daki hayatın. Sözgelimi Masai Köyü denildiğinde kastedilen yer dağınık yerleşimlerden oluşan yaklaşık beş bin kişilik bir yaşam alanı. Evler ise 15 metrekare mutfağı, tuvaleti olmayan, sadece uyumak için girilen dört duvar. Tarım yapılan bölgeler olduğu gibi toprağı işlemeyi hiç bilmeyen, nesiller boyu tek geçim kaynağı olarak hayvancılığı devam ettiren köyler de var. Geçtiğimiz yıllarda oluşan kuraklık sonrası hayvanlar ölmeye başlayınca köylüler toprağı işlemeyi bilmediklerinden açlıkla karşı karşıya kalmış ve bulundukları yerden göç etmeye başlamışlar. Tam o yıllarda Tanzanya'ya yerleşen Sevde, ilk iş su kuyuları açtırarak bölgedekilerin en temel ihtiyacını karşılama yoluna gitmiş. Sonrasında kendi evinin etrafındaki bir bahçede Türkiye'den getirdiği tohumlarla sebze yetiştirmeye başlamış. Karşılaştığı manzara karşısında yaşadığı şaşkınlığı şöyle anlatıyor: "Valize koyup getirdiğim 20 çeşit tohum vardı o tohumların hepsinden verim aldık. Köyden toprak alıp Türkiye'de analiz yaptırayım diye düşündüm. Eşim, 'Yediğin bir şeyin çekirdeği yanlışlıkla toprağa düşse hemen biter' dedi. Önce abartıyor diye düşünmüştüm ama bahçemdeki bereketi görünce hiç şüphem kalmadı. Gerçekten çok bereketli topraklar."

Tanzanya'nın farklı bölgelerinde tarım yapıldığını, insanların bazı sebzeleri, meyveleri bildiğini anlatan Sevde, Masai bölgesinde ise meyve ağacı bulunmadığını, insanların bu anlamda bilgi sahibi olmadığını, bu yüzden sebzelerini yetiştirdikten sonra nasıl pişirileceğini de özellikle çocuklara öğrettiğini söylüyor:

"Papaya kavun kadar bir meyve, ağaçta yetişiyor ve yıl boyu ürün veriyor. Bahçemde yetişen ilk papayayı kesip çocuklara dağıttığım günü unutamam. Belki 50 tane çocuk vardı. Meyveyi küçük küçük dilimledim, ilk kez karşılaştıkları bu meyveyi 3-4 tur gelip yediler. O çocuklar araziyi temizlerken, ağaçları ekerken, dikerken ve meyveleri toplarken hep bana yardım etti." Bahçeden alınan verim üzerine meyve fideleri dikimine başlayan Usak, papaya, yıldız meyvesi gibi birçok meyveden de bir, bir buçuk yıl içinde çok iyi mahsul alınca köydeki evlerin etrafını da ağaçlandırmış.

SUYLA GELEN BEREKET

"Yaşadığım köyde yaklaşık 5-6 bin kişi yaşıyor. Büyük ama dağınık bir köy, evler birbirine uzak. Birkaç yıl içerisinde ağaçlar meyve verince bir adım ilerisine giderek okullara da ağaç dikmeye karar verdik. Çünkü çocuklar yaklaşık bir saatlik mesafedeki okula yürüyerek gidiyor. Sabah bu çocukların yiyebileceği şey en fazla mısır unundan yapılmış bir lapa ya da bir bardak süt. O da bazen oluyor bazen olmuyor. Dolayısıyla kimi zaman aç karnına okula gidiyor, ders yapıyor sonra akşamüzeri yine çoğunlukla aç olarak eve dönüyorlar. Bu yüzden çocuklara faydası olacağını düşünerek okulların bahçesine su kuyuları açtıktan sonra meyve fidanı da dikmeye başladım." diye anlatıyor geçen on yılın özetini.

Şu ana kadar 10 bin fidan dikilmiş. Bir köyde başlayan hareket diğerlerine de yayılmış. Okullar dışında tarım yapmayı, sulamayı bilen, ağaç yetiştirme tecrübesi olan ailelere de geçim kaynağı olabilmesi için toplu fidan bağışları da yapılmış. O fidan kampanyası Paylaşmaktır Hayat Derneği çatısı altında bugün de büyüyerek devam ediyor.

MASAİ KÖYÜ'NDE BİR GÜZEL KÜLLİYE

Bahçesiyle, meyve ağaçları ile Masai Köyü'nde inanılmaz bir değişim ve dönüşüme imza atan Sevde Sevan Usak, kendilerini örnek alan birçok ailenin de artık kendi yiyeceğini bahçesinde yetiştirdiğini çiftçilik yapmaya başladığını söylüyor. Usak'ı şimdilerde en çok heyecanlandıran proje ise çocuklar, gençler ve kadınların eğitim alabileceği, aynı zamanda spor alanları, mescidi ve konukevi ile yaşam alanı olarak tasarlanan bir kompleks. Masai Köyü'nden öksüz ve yetim iki çocuğa annelik eden Usak, onların okula başladıktan kısa bir süre sonra katettiği mesafeyi, öğrenme konusundaki heves ve potansiyellerini görünce köydeki diğer çocukların da böyle bir fırsat eşitliğine sahip olabilmesi için kolları sıvamış. 'Türkiye'deki etüt merkezleri gibi bir kompleks kuralım. Hiç okula gitmeyen çocuklar var, onlara katkımız olsun. Okul öncesi çocuklara ayrı bir bölüm yapalım. Bölgedeki Müslüman çocuklar için de bir mescit olsun, Müslüman olmayanlar da gelip merak ettiklerini sorabilsin' düşüncesiyle bu külliye fikrini geliştirmişler. 13 modüllü komplekste tarım projesi ile bağlantılı çalışmalar yapılırken kadınlar ve genç kızların el sanatları, mutfak konusunda istihdamına yönelik eğitimler alabilecekleri modüller bulunacak. Projeye destek vermek isteyenler bireysel olarak yardımlarda bulunabilecekleri gibi kurumsal katkı sağlamayı düşünenler de modüllerin sponsorluğunu üstlenebilecek.