Bir Elton John Masalı

Gelmiş geçmiş en iyi sanatçılar arasından gösterilen, İngiliz Kraliyet ailesinin “Sir” unvanını verdiği Elton John ya da gerçek adıyla Reginald Kenneth Dwight'ın yaşam öyküsü ölmeden bir biyografiye konu oldu… Sanatçının en meşhur şarkıları arasında yer alan Rocket Man ile adlandırılan film, temiz işçiliği ve Taron Egerton'ın leziz performansıyla iyi bir filme dönüşüyor ancak bir müzikal olarak, muadillerinin önüne geçmeyi başarabileceğini söylemek zor…

BAŞAK BIÇAK / basakbicak@gmail.com

Rocketman talihsiz bir film zira geçtiğimiz senenin en çok konuşulan filmleri arasında yer alan ve bu sene düzenlenen Oscar ödül töreninden dört dalda Akademi ödülüyle ayrılan Bohemian Rhapsody ile karşılaştırılması kaçınılmaz… Ama aynı zamanda talih ondan yana çünkü Bohemian Rhapsody’nin düştüğü hiçbir hataya düşmeyerek, teoride de pratikte de enfes bir film ortaya koyuyor. Elton John’un gerçek yaşam öyküsünden yola çıkan ve çocukluğundan itibaren, müzisyen olma sürecini, yükselişini ve hatta düşüşünü hikayeleştiren film, müzikal yapısını sürreal öğelerle destekleyerek başarıya ulaşıyor ve bu öyküyü, seyircisi için keyifli hale getirmek adına verdiği çabanın karşılığını alıyor. Çaba diyorum, zira itiraf etmek gerekirse Elton John’un öyküsünün “yeterince” ilgi çekici olduğunu söylemekte güçlük çekiyorum. Evet, karşımızda modern zamanların en önemli isimlerinden, popüler kültüre mâl olmuş ve kazandığı ödüllerle bunu ispat eden bir müzik dehası var. Ancak filmin dramatik yapısını oluşturan ayakları güçlendirmeye yetecek derecede sıra dışı bir serüven var mı karşımızda, işte orası tartışılır… Rocketman’in, kaçınılmaz olarak, Bohemian Rhapsody ile karşılaştırılıyor olması ise tam da bu yüzden… Benzer karakter yapılarına ve cinsel tercihlere sahip iki büyük sanatçının yaşam öykülerinin yakın zamanda filmleştirilmesi bu durumun müsebbibi… Rami Malek gibi Taron Egerton da rolünün hakkını fazlasıyla vererek kusursuz bir Elton John portresi çiziyor. Fakat Rami Malek’in avantajı, Freddie Mercury’nin gerçekten enteresan bir öyküye sahip olmasıydı…  Kökeni, geldiği nokta ve sonu… Ancak Elton John’da, olağan bir alkolizm hikâyesinin dışında sıra dışı bir şey görmek pek mümkün değil ve bu sebeple yönetmen Dexter Fletcher, filmini ne kadar fantastik ve dahi cesur hale getirirse getirsin, Taron Egerton rolü için ne yaparsa yapsın; Bohemian Rhapsody olmasaydı dahi, onun kusurlarla dolu başarısını yakalamaktan uzak bir film ne yazık ki... İşte Rocketman’in, talihsiz serüveni burada başlıyor çünkü dramatik yapı için gerekli malzemelerin pek çoğu bu macerada eksik…

Her şeye rağmen, başta yazdığım gibi, Rocketman’in kötü bir film olduğunu söylemek veyahut izlemeyin demek doğru olmaz; bilakis müzikallerin sinemada sunduğunu seyir zevkini başka bir yerde yakalamanız mümkün değil. Gidin, görün fakat “iyi bir biyografi” hissinden daha fazlasını beklemeyin…