Beynin yedek kapasitesini artırın

Herkesin beyninin aynı şekilde yaşlanmamasının en önemli sebeplerinden biri beyin rezervidir, yani beynimizin yedek kapasitesi. Peki nedir bu beyin rezervi?

DR. SEVDA SARIKAYA / sevda.sarikaya@stargazete.com

Beynin yedek kapasitesi olarak adlandırabileceğimiz beyin rezervi, özellikle yaşlılıkta beyin fonksiyonlarının korunması açısından çok önemlidir. Nasıl herkes aynı şekilde yaşlanmıyorsa, yine herkesin beyni de aynı şekilde yaşlanmayacaktır. Beynin yaşlanma sürecini olabildiğince ötelemek biraz bizim elimizde, biraz engelleyemediğimiz çevresel faktörlerin elinde, biraz da genetiktir. Bizim elimizde olan kısmı ancak beynin yedek kapasitesini artırarak işe yarar.

Yedek kapasiteyi ne kadar artırırsak, yaşlılıkta o kadar az fonksiyon kaybına uğrarız.

Herkesin beyninin aynı şekilde yaşlanmamasının en önemli sebeplerinden birisi beyin rezervidir, yani beynimizin yedek kapasitesi. Peki nedir bu beyin rezervi? İnsan beyninin yaklaşık 100 milyar kadar nörona yani beyin hücresine sahip olduğu düşünülmekte. Beyin kapasitemizin sınırlarını belirleyen ise sadece nöron sayısı değil. Beyin hacminin vücuda oranının, zeka seviyesi ve beynimizi kullanabilme kapasitemizle ilgili olduğu düşünülmektedir. Bu oran ne kadar yüksekse zeka düzeyi ve beynimizi kullanabilme kapasitemiz de o kadar yüksektir. Ayrıca son yıllarda önem kazanan ve üzerinde durulan, nöronlar arası bağlantı sayısı ve kalitesi de en büyük etkenlerden birisi. Yani beyin hücrelerinin ve aralarındaki bağlantıların sayısı ile birlikte bu bağlantıları kullanabilme yeteneğimiz ne kadar iyiyse beyin rezervimiz o kadar fazladır. Bu aynı zamanda beyin hastalıkları ile başa çıkmadaki gücümüzün bir göstergesidir.

Bir de Alzheimer hastalarında beyin rezervinin öneminden bahsedelim. Yapılan bazı araştırmaların sonucuna göre Alzheimer hastalığında, beyinde biriken anormal protein miktarının, hastalık bulgularının şiddeti ile ilişkisi direkt değildir.

Burada ne demek istiyorum; beyninde bolca amiloid plak ve tau yumağı bulunan bir kişide hafif unutkanlık varken, çok daha az plak ve yumak bulunan bir diğerinde şiddetli unutkanlık, yer-yön bulamama ve başka birçok belirti olabilir. Peki burada etken nedir o zaman? Elbette ki beyin rezervidir.

Bir bakıma beynimizin hastalıklarla baş edebilme kapasitesi anlamına gelen beyin rezervini belirleyen faktörler nelerdir? Bir kısım özellikler genetik olarak aktarılırken, bir kısmı ise bizim sonradan yapacaklarımızla geliştirilebilir. Kapasitemizi ne kadar zorlarsak nöronlar arası bağlantı sayısını o kadar artırırız. Entellektüel kapasitemiz önemli etkenlerden birisidir. Sürekli yeni bir şeyler öğrenme isteği ve merak da yeni bağlantılar oluşmasını tetikleyen durumlardır. Aslında özetle zihin egzersizi yapmak beyin rezervini artırır diyebiliriz. Zihin egzersizi dedince aklımıza sadece bulmacalar gelmesin. Her öğrendiğimiz yeni bilgi bir beyin egzersizidir. Ya da kendimize yeni bir uğraş bulmak ve düzenli olarak ona vakit ayırmak da bir zihin egzersizidir. Bir konu üzerinde fikirlerimizi tartışmak, sosyal ortamlarda bulunmak, kitap okumak, aşina olmadığımız konular hakkında araştırmalar yapmak, yeni bir dil öğrenmek ya da yeni bir enstrüman öğrenmek zihin egzersizlerine örnek olarak verilebilir. Beynimizin yedek kapasitesi olan beyin rezervini geliştirmek için elimizden geleni yapmakta fayda var. Gelecekte bir gün o rezerve ihtiyaç duyabiliriz.