ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr
Disiplinlerarası ve çok amaçlı bir kültür sanat mekânı olan Beykoz Kundura'da etkinlikler birbiri ardına gerçekleşemeye devam ediyor. Onlardan biri de Bir Yaz Gecesi adlı etkinlik. Bu etkinlik kapsamında gösterilen sessiz filmlere müzisyenler canlı müzikleriyle eşlik ediyor. Bilin bakalım o müzisyenlerden biri de kim? İlk kez 1996'da Derviş Zaim filmi "Tabutta Rövaşata"nın müzikleri için bir araya gelmiş ve 25 yıl içinde ülke sınırlarını aşan sıradışı performansları ve Anadolu'nun köklerinden beslendikleri özgün besteleriyle Türkçe saykedelik müziğin en önemli temsilcisine dönüşmüş BaBa ZuLa grubu. Grup geçtiğimiz günlerde 1928 yapımı "Abwege / Dolambaçlı Yollar "a özel canlı performanslarıyla izleyenlerin karşısına çıkmıştı. Biz de grubun üyelerinden Osman Murat Ertel ve Mehmet Levent Akman ile bir araya geldik. İşte sohbetimizden öne çıkan başlıklar...
OSMAN MURAT ERTEL: YAŞAMIMDA MÜZİK OLMASA BÜYÜK BİR BOŞLUK OLURDU
Müzik sizin için mesleki ve teknik anlamlarının dışında ne ifade ediyor?
Müzik benim için iyileştirici sağaltıcı bir titreşim bir enerji ve bir frekanslar bütünü. Müziğin yalnızca eğlence olarak nitelendirilmesinden derin bir rahatsızlık duyuyorum. Müziğin saydığım özelliklerinin toplumu insanları hayvan ve bitkileri iyileştireceğini geliştireceğini düşünmekteyim. Müzik her zaman bana ve çevremdeki insanlara hayvanlara ve bitkilere yardımcı oldu. Ona müteşekkirim. Müzik sığındığım bir liman, beni dertlerimden arındıran meditasyon yapmamı sağlayan, yaşadığımı hatırlatan muhteşem bir sanat dalı...
Müzik olmasa ne olurdu hayatınızda?
Yaşamımda müzik olmasa büyük bir boşluk olurdu. Sorunlar büyür, çözümler uzaklaşır, insanlarla ve diğer canlılarla daha az iletişimde bulunurdum. Sanırım şimdi yaptığım gibi başka sanat dallarına yönelirdim. Pandemiden beri Bavul ve Fişek dergilerine yazıp çiziyorum...
Yaptığınız müziği çeşitli isimlendirmeler dışında nasıl tanımlarsınız?
İçinde mizah olan, insanları düşündüren kendi coğrafyalarıyla ve hayatın kendisi ile ilişkilendiren geçmişleri ile ilişki kurduran ve geleceğe doğru yol gösteren bir üretim olarak tanımlardım...
Grup içindeki iletişiminizi merak ediyorum, hem müzik çalışmalarınızda hem de sosyal yaşamınızda bu iletişim nasıl?
Yaşam içinde bir haberleşme... Aynı hayatın kendisi gibi inişli çıkışlı ama diyalog içinde sorunların çözülebildiği ve özellikle yoldayken tüm sorunlarla hep beraber mücadele edip savaştığımız bir süreç. Ortak bir amaç uğrunda birleşip sorunları keyfe dönüştürerek ürettiğimiz bir heyecan, bir coşku... Müzik bu, heyecan olmazsa; bu heyecan bir inanç ve disiplin ile birleşmezse grubumuzu devam ettiremeyiz...
MEHMET LEVENT AKMAN: BİZİ YA SEVERLER YA DA NEFRET EDERLER
Müziğimizin gayet anlaşılabilir olduğunu düşünüyorum. Zaten BaBa ZuLa'yı ya severler ya da nefret ederler. Müzik evrensel bir dildir. Bunu yurtdışı konserlerimizde gayet açık bir şekilde görüyoruz. İkinci şarkıdan sonra kültür ve dil bariyerlerine rağmen insanlar hep birlikte dans edip bizlere eşlik etmeye çalışıyorlar bu da özümüzde hepimizin insan olduğunu gösteriyor. Öte yandan şöyle bir dönüp kariyerimize baktığımızda şunu söylüyoruz: Bu pandemi dönemi kolay kolay geçeceğe benzemediği için, iyi ki yapmışız. Güzel günlerdi.
SESSİZ FİLMLERDE CANLI MÜZİK BİR GELENEKTİR
Daha önce de bu tür sessiz filmlere canlı müzik yapmıştık. Sessiz filmlerde canlı müzik bir gelenektir ve günümüzde unutulan bir olgudur. Bir Sessiz filme müzik yaptığımızda o filme bir ruh kattığımızı düşünüyor ve mutlu oluyoruz. Ayrıca film izlemeyi de evet çok severiz. İyi bir film müziği ile filmler daha da yükselir ve güzelleşir. Yakın zamanda yeni projelerimiz de var. BaBa ZuLa'da projeler hiç bir zaman bitmez. Çok yakın bir zamanda yine bir sessiz filme müzik yapacağız. Yeni albüm içinde çalışmalarımız çoktan başladı. Yurtdışında çalmayı da çok özledik. Bakalım neler olacak?