Beyin gelişimi yaşam boyu devam ediyor

Beyin gelişimi anne karnından başlayıp mezara kadar devam eden bir süreç. Beyniniz sizin yaşam boyu kendinize yaptığınız öğrenme yatırımlarının bir eseridir. Ne kadar çok öğrenirseniz, yaş geçtikçe o kadar parlak bir zihne sahip olursunuz.

DR. SEVDA SARIKAYA / sevda.sarikaya@stargazete.com

Daha önceki yazılarda beynin kendini yenileme kapasitesi olduğundan, bunun adına da nöroplastisite denildiğinden bahsetmiştim. Beyin gelişimi anne karnından başlayıp mezara kadar devam eden bir süreç. Ve asla durmuyor. Her öğrendiğimiz yeni bilgi beyinde yeni bir ağ oluşturuyor. Bu ağlar, beyin hücre uzantılarının birbirleri ile sinaps adı verilen bağlantı noktalarıyla birleşmesi neticesinde gerçekleşiyor. Hayatınızın hiçbir döneminde öğrenmeye ara vermezseniz beyninizin zamanla yeni bağlantılar oluşturmasına izin verirsiniz. Bu da sizi yaşlandıkça daha bilge, daha ihtiyaç duyulan, daha vazgeçilmez hale getirir. Yani beyniniz sizin yaşam boyu kendinize yaptığınız öğrenme yatırımlarının bir eseridir. Ne kadar çok öğrenirseniz, yaş geçtikçe o kadar parlak bir zihne sahip olursunuz. Beyin gelişimi ömür boyu devam etmesine rağmen, her yaş beyninin özellikleri farklıdır.

ERKEN ÇOCUKLUKTA YETERLİ BAKIM VE İLGİ BEYİN GELİŞİMİNİ ETKİLİYOR

Anne karnında nöron gelişimi çok hızlıdır. Özellikle 10-16. haftalarda üst seviyeye ulaşır. Dakikada 250 bin nöron üreten beyin, beraberinde yıkımı da gerçekleştirir. Bebek anne karnındayken çevresel bazı uyaranları anlamaya başlar. Örneğin işitme fonksiyonu hızlıca gelişir ve annesinin sesini algılamaya başlar. Böylece doğumdan sonra annesini sesinden tanıyabilir. Anne karnındaki bebeğin beyin gelişiminin detayları henüz net değil. Beyin görüntüleme yöntemlerinin gelişmesi ile birlikte kısa zamanda yeni bilgiler elde edilmesi bekleniyor. Doğumdan hemen sonra beyin hücre yapımı devam etse de yapım hızı anne karnındakine oranla daha düşüktür. 'Budama' dediğimiz gereksiz bağlantı ve hücrelerin yok edilmesi bu dönemde hızla devam ediyor. Doğum sonrası ve erken çocukluk döneminde yeterli bakım, ilgi ve uyaran beyin gelişiminde çok önemli. Fareler üzerinde yapılan bir çalışmada doğum sonrası annelerinden ilgi gören farelerin ilerleyen dönemde stresle daha iyi başa çıkabildiği gözlenmiş. Bu farelerin beyinleri incelendiğinde, annelerinden ilgi ve iyi bakım gören farelerin hipokampuslarındaki glukokortikoid reseptör geninin, diğer farelere göre daha fazla eksprese edildiği görülmüş.

SOSYOEKONOMİK DURUM BEYNİMİZİ NASIL ETKİLER?

Çocukluklarında taciz geçmişi olanların hipokampuslarındaki glukokortikoid reseptör geninin ekspresyonunun diğerlerine oranla belirgin düşük olduğu gözlenmiş. Bahsi geçen gen ekspresyonu stresle başa çıkmada önemli. Bu da çevresel etkenlerin beyin gelişimini doğrudan ne kadar fazla etkilediğini gösteriyor. Aynı şekilde yoksulluk içerisinde büyüyen çocukların hipokampuslarındaki gri cevher miktarının, varlık içerisinde büyüyenlere oranla daha az olduğu tespit edilmiş. Bu çocukların amigdala ve prefrontal kortekslerinde de bazı değişiklikler saptanmış. Sosyoekonomik durumun beyin gelişimi ile direkt ilişkisi biraz ürkütücü. İnsan beyni iki yaşında erişkin beyni ağırlığının yüzde 80'ine erişir. Erişkin beyni boyutlarına ulaşması ise 10 yaş civarında olur. Ancak beynin olgunlaşmasını tamamlaması 20'li yaşların ortası hatta sonlarına doğru gerçekleşir. Beynin en son gelişen kısmı prefrontal alandır. Bu bölge plan yapma, karar verme ve duyguların düzenlenmesi ile ilgilidir. Ebeveyn olmak da beyinde bazı değişikliklere neden oluyor. Geçen haftaki yazıda anneliğin beyinde neden olduğu değişikliklere değinmiştim. Çocuklarının bakımı ile yakından ilgilenen babalarda da bu durum görülebiliyor. Yaşlılıkla birlikte beyin hücrelerinde azalma olmasına rağmen yeni bağlantılar oluşması devam ediyor. Öğrenme devam ettiği sürece beyin gelişimi asla durmuyor.