Beyazperdenin ilk canavarları

Bu hafta gösterime giren Godzilla: King of the Monsters filminden hareketle, beyazperdenin meşhur canavarlarını ve türe önemli katkılarda bulunan korku klasiklerini hatırlayalım…

BAŞAK BIÇAK / basakbicak@gmail.com

Dracula

Bram Stoker’ın aynı adlı romanının ilk resmi uyarlaması, başrolündeki Béla Lugosi’nin ürkütücü oyunculuğu ve Amerikan seyircisinin ilk kez doğaüstü bir korku temasıyla karşılaştığı film olmasıyla sinema klasikleri arasına girdi.

Creature From Black Lagoon (1954)

50’li yılların Dracula, The Wolf Man ve Frankenstein kadar meşhur olan bu korku ikonu, yarı insan yarı balık canavar, Arthur Conan Doyle uyarlaması The Lost World (1925) filmine ait konseptten yola çıkılarak oluşturuldu ve sinema tarihinin ilk 3D korku filmlerinden biri oldu.

The Mummy

Dracula ve Frankenstein’ın başarıları bu kez yapımcıları Mısır firavunları hakkında bir film çekmeye itti. Başrolünde yine Boris Karloff’un yer aldığı yapım, pek çok yeniden çevrime de sahip…

The Wolf Man

George Waggner’in yönettiği The Wolf Man, o güne dek çekilmiş ilk kurt adam filmi olmamasına rağmen fikirsel olarak temaya pek çok katkıda bulundu.

Nosferatu

Korku sinemasının başyapıtlarından kabul edilen Nosferatu, Bram Stoker’in Dracula’sının özgün bir uyarlaması. Film, bugün bile bu meşhur vampiri izlerken sizi rahatsız etme gücüne sahip.

Frankenstein

Mary Shelley’nin aynı isimli klasiğinin sinemaya uyarlamasıyla James Whale yeni bir klasik yarattı. Boris Karloff’un yaratık performansı uzun yıllar korku sinemasının en önemli ismi olmasına yol açtı.