Betonlaşmaya kafa tutan müze

Ülkemizde ve dünyada eşine az rastlanır bir müze, Kenan Yavuz Etnografya Müzesi… Modernleşme ve göç olgusu ile başlayan dönüşümün, köylerde meydana getirdiği mimari hasara karşı farkındalık oluşturmak, unutulmaya yüz tutan geleneksel hayatın güzelliklerini, yeni nesillerin dimağında canlı tutmak amacıyla kurulan müze, geçmişten geleceğe bir köprü kuruyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Yaşayan müze konsepti ile kurulan Kenan Yavuz Etnografya Müzesi, bölge geleneklerine ve öz kültüre sahip çıkıyor. Bayburt İli, Demirözü İlçesi, Beşpınar Köyünde yer alan müzedeki tüm yapılar zaman ve mekân ilişkisi içerisinde bölgenin dokusu ve mimari yapısı ile bütünleşik olarak inşa edilmiş. 2013 yılında yapımına başlanan ve 9 bin metre kare alana inşa edilen müze; Köy Evi, Su Değirmeni, Bezir Yağı Değirmeni, Anfi Tiyatro ve Açık Hava Sineması, Köy Meydanı, Dede Korkut Türk Kimliği Kütüphanesi, Mescit, Tandırlık, Daimi Çinimaçin Sergi Alanı, Kapalı Sergi Salonları, Açık Sergi Alanları, Salıncak, Bayburt Güvercin Kuşu Evi, Aşhane, Gecekondu ve Konak bölümlerinden oluşuyor. Unutulmaya yüz tutan geleneklerin yaşatıldığı müzede birçok şenlik de düzenleniyor. “Bize gelen bizi yaşasın” sloganı ile ziyaretçilerin yerel kültürle tanışmalarını sağlayan müze, Bayburt folklorunun özgün örneklerini yaşatıyor. 

GEÇMİŞİMİZE SAHİP ÇIKMAK BOYNUMUZUN BORCU

Modernleşme ve göç olgusu ile başlayan dönüşümün, köylerde meydana getirdiği mimari hasara karşı bir farkındalık oluşturmak, unutulmaya yüz tutan geleneksel hayatın güzelliklerini, yeni nesillerin dimağında canlı tutmak amacıyla yola çıkan Kenan Yavuz müzeyi kurma amacını şöyle anlatıyor: “Müzeyi doğup büyüdüğüm köyümde kurmak, aile olarak geçmişimizi sahiplenme duygumun bir sonucu. Özellikle köylerimizin mimari dokusunun betonlaşmasına, güzel geleneklerin unutulmasına, aile bağlarının zayıflamasına ve köyden kente göç olgusuna küçük bir direniş noktası olmaktı gayemiz. 2013 yılında başlayan çalışmalarımızın sonucunda resmi müze statüsüne 2019 Eylül ayında kavuştuk.”

MÜZE YAPILARINDA YAŞAMIŞLIKLARIN İZLERİ VAR

Klasik müzecilik anlayışından çok farklı olarak inşa edilen müze, zaman- mekan ilişkisi içerisinde sadece etnografik eserlerin sergilendiği modern bina yerine, mekanların tamamı etnografik olarak ve bölgenin dokusu ile uyumlu olarak yapılmış. Yaşayan müze mottosu ile yola çıktıklarını aktaran Yavuz, “Yapılarda kullanılan taşlar ve ahşaplar köylerde yıkılan evlerden toplandı. Köylerdeki muhteşem evlerin, konakların, çeşmelerin modern yaşam zannedilen betona boğdurulması çok üzücü. Yıkılan evler hatıraları ile yok oluyor. Müzenin misyonunu ‘Yaşayan müze’ olarak tanımlayınca, yaşanmış taşları ve eşyaları toplayarak yapılaşmak doğal sonuç oldu. Müzemiz çevrede büyük bir farkındalık yarattı ve birçok köyde, evler orijinal haline uygun tamir edilmeye başlandı. İnsanlar hatıralarına ve mekânlara daha fazla sahip çıkmaya başladılar.” şeklinde konuşuyor.

İNSANLAR GÖZYAŞLARI İÇERİSİNDE ZİYARET EDİYOR

Eserlerin büyük ölçüde bölge insanlarının bağışları ile oluştuğunu belirten Yavuz, “İnsanların mekân ve aile geçmişlerine sahip çıkmalarını sağlayacak bir farkındalık yaratmak için ahşap kapılar, tokmaklar, kilitler, taş ve ahşap işçiliklerinden oluşan süreklilik arz eden sergiler yaptık.” diyor.

Ülkemizde ve dünyada eşine az rastlanır bir müze olduklarını dile getiren Yavuz, şöyle konuşuyor: “Farklı bir müze oluşumuzun en önemli göstergesi de özellikle yaşlı insanların gezerken dua etmeleri ve zaman zamanda ağlayarak gezmeleri. Dünyada dua edilerek gözyaşları ile gezilen tek müzeyiz.”

Müze alanında her yıl şenlikler yapılıyor. Unutulmaya yüz tutan geleneksel yerel kültür; çocuk oyunları, masallar, endemik bitkilerin tanıtımı, ağız barı geleneği, düğün ve kına gelenekleri, imece usulü ile yardımlaşma örnekleri, kaynaşma ve paylaşma kültürü, sistematik bir bütünlük içerisinde yapılan faaliyetler ile canlı tutulmaya çalışılıyor. Bu kapsamda; Tırpan ile Ot Biçme Şenliği, Tandır Şenliği, Harman Şenliği, Kem Eğirme Şenliği, Bayburt Türküleri Klipleri Serisi, Bulgur Yapma Şenliği düzenleniyor. Bu yıl pandemiye rağmen ağustos sonu itibariyle on bin ziyaretçi sayısına ulaştıklarını belirten Yavuz, “Bölge insanı bizi sahiplendi. Türkiye’nin her yanından ve yurt dışında yaşayan bölge halkından büyük teveccüh aldık. Köyümüzde ekonomide de canlılık oldu.” diyor. 

AMACIMIZ İNSANLARA ÖZÜNÜ HATIRLATMAK

“Kadim Anadolu kültürünü, mekanik dünyaya boğdurmamak için küçük bir direniş noktasıyız.” diyen Kenan Yavuz, müzeyi kurma amaçlarını şöyle anlatıyor: “Betona boğulan mekânlar yerine Anadolu’nun geleneksel dokusunu savunmak, mekânların, hatıraların ve geleneklerin yok oluşuna karşı bir direniş oluşturmak, gençlerin ve çocukların Anadolu kültürünü tanımasını sağlamak en temel amacımız. Bölgeye sosyal alanda olduğu gibi ekonomik anlamda da katkı sağlamak istiyoruz. Ayrıca; devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile ortak projeler geliştirmek, metropollere nesne haline dönüşen ve yok olan insanı, özne olmasını sağlayacak bir mekân olmak, değişmemesi gereken güzelliklerimizi toplumsal hafızamızda diri tutmak, dijital dünyanın kölesi olma yolunda hızla ilerleyen insanoğluna ‘dur’ diyerek ‘Yanlış yoldasınız, yaradılışın ve hayatın anlamı bu değil’ demek istiyoruz.” 

YAŞAYAN MÜZE 

Müze, ziyaretçilerine bölge kültürünü deneyimleyerek yaşamalarına da imkân sağlıyor. Böylece ziyaretçiler müzeyi gezerken kendilerini aile ortamında hissediyor. Arzu edenler tandır yakıp ekmek pişiriyor, sinema gecelerinde açık havada film izleyebiliyor, kütüphanede kitap okuyabiliyor, mescitte namaz kılabiliyor, su değirmeninde un öğütebiliyor. Köy meydanında inşa edilen geleneksel sanatların icra edildiği dükkânlar ise geçmişe bir yolculuk havası içinde sohbet imkânı sağlıyor. Ağız barı geleneği de burada yaşatılıyor.  

KONAKLAMA TESİSİ YAPILACAK

Müze alanında çalışmalar sürüyor. Gelecek projeleri içerisinde Selçuklu mimarisi ile inşa edilecek “HAN” tip bir konaklama tesisine başladıklarını dile getiren Yavuz, “Tesis, bölge taşı ile inşa edilecek. Böylece bir turizm destinasyonu olacak ve Bayburt’un geneline yayılan bir turizm faaliyetler bütününün parçası olacağız. Butik otelin ismi köyümüzün eski ismi olan Loru olacak ve müze ile entegre iç dizaynı da müze olacak” diyor ve ekliyor: “Şimdiye kadar hiçbir kurum veya kişiden destek almadan müzemizi inşa ettik. Kurduğum Kenan Yavuz Kültür Vakfı ile kurumsallaşmayı ve mali sürdürülebilirliği sağladık. Aile şirketlerimizin ana sözleşmelerine Vakıf’a gelir aktarma zorunluluğu koyduk.”