Beton da doğanın bir parçası

EMİNE BIYIK
emine.biyik@aksam.com.tr

Sanata tutkuyla bağlı bir atölye… Geometrik, keskin hatlar… Doğaya aykırı formlar… Üç boyutlu tasarımlar… İşte günlük hayatta her yerde kaşımıza çıkan, her gün dokunduğumuz ‘beton’dan, aksesuar tasarlayan Argun Güçtekin’in hikâyesi…

Adı Argun Güçtekin… 1982 Ankara doğumlu bir iç mimar ama endüstriyel tasarıma sevdalı… Öyle ki 2009 yılında başbakanlığın başlattığı bir projeye katılıyor ve Avrupa Gönüllüsü olarak kendini sanata tutkuyla bağlı İtalya’ya sokaklarında buluyor. Bir yandan endüstriyel tasarım üzerine master yapıyor bir yandan da anaokulu öğretmenliği… Geçen 4 yılın ardından 2009 yılında Türkiye’ye yani Ankara’ya dönüyor. Avazı çıktığı kadar ‘endüstriyel tasarım’ diye bağıran iç sesine karşı koymayıp kendini İstanbul’un kollarına bırakıyor. “Bir şeyler üretmek istiyordum ama bunun ne olduğuna dair aklımda ufacık bir fikir yoktu. Cam üflemeyi çok seviyordum ama onun için bir-iki sene eğitim almanız gerekiyor ki ehlileşebilesiniz. Ama benim o kadar zamanım yoktu. Bir yerden başlamalıydım. İki yıl önce betonu keşfettim… Hoşuma gitti ‘neden olmasın?’ diye düşünüm. Çünkü herhangi bir yapı marketinden kolayca temin edebileceğiniz bir malzeme değildi. Küçük bir AR-GE çalışması yaptım betonu öğrendim ve evimin bir köşesini dekstrin atölyesi gibi naylonlarla kapladım ve başladım üretmeye…”

HEM ÜRETİYOR HEM SATIYOR

Argun Bey hani o hepimizin soğuk bulduğu, betondan harikalar yaratmaya başlıyor. Önce çimentoyu suyla karıyor sonra elde ettiği harçla hepimizin bayıla bayıla kullanmak isteyeceği aksesuarlar yapıyor. “Bir yandan üretip bir yandan da ürettiklerimi Instagram üzerinden satmaya karar verdim. Tahmin ettiğimde kısa sürede ilgi büyüdü. Bir anda arz talep ilişkisine döndü. Bir atölye benimle iletişime geçti. ‘Bizimle çalışır mısın?’ dediler. Şartları konuştuk, anlaştık. Onlar bana bir yer verdiler ben de sattıklarımdan komisyon… Sonra zaman içinde kendi atölyemi başka bir yere taşıdım. Derken ‘KOSGEB’i duydum. Yeni bir iş kurmak ve üretmek istiyorsunuz, devlet size destek veriyor. ‘Sen yeter ki üret, işçi çalıştır, istihdam sağla, ben sana destek vereceğim’ diyor. Bunun sebebiyse Türkiye ekonomisinin üçte

ikisinin tüketim üzerine kurulu olması. Ama bunu da kuralları var. İki haftalık bir kursa katılmanız gerekiyor.” Argun Bey iki haftalık bu kursa katılıp mezun oluyor. Ve hep hayalini kurduğu ‘Konkreatif’ adını verdiği atölyesini üç ay önce açıyor.

KESKİN HATLARI SEVİYORUM

“Şekil üzerine çalışıyorum. Geometrik genelde keskin hatları seviyorum. Bu diğer hatlarla çalışmayacağım anlamına gelmiyor ama doğaya aykırı formlar hoşuma gidiyor. Kullandığım her form da doğada zaten mevcut. Ben o formları birazcık işleyip üç boyutlusunu çiziyorum. İlk önce eskizini yapıyorum, eğer beğenirsem bilgisayarda çiziyorum. Böylece her açıdan bakma imkânım oluyor. Son artık karar verdiğim şekle de bir kutunun açık hali ile kapalı halini düşünün. Ben bunun üzerine çalışmaya başlıyorum. Acaba bu şekli nasıl açık hale getirebilirim diye... O işlemi tamamladıktan sonra prototipini çıkarıyorum. CNC kesim yaptırıyorum. Sonra katlıyorum ve imalat kısmına

geçiyorum. Kalıp çok önemli çünkü kalıbınız ne kadar iyiyse ve güzelse o kadar sağlam iş çıkartıyorsunuz.”

ÇİFTLER AŞKLARINI ÖLÜMSÜZLEŞTİRİYOR

Argun Bey, hemen hemen her gün dokunduğumuz betondan, saksıdan kolyeye, lambadan yüzüğe, tütsülükten kül tablasına kadar pek çok şey üretiyor. Yaptıkları sadece bunlarla sınırlı da değil. Instagram üzerinden müşterisinin isteği üzerine değişik formlarda aksesuarlar da yapıyor. Kapısını en çok aşklarını ölümsüzleştirmek isteyen çiftler çalıyor. “Çiftler el ele tutuşuyor ve o şekilde ellerinin kalıplarını çıkartıyorum. Bunu da evlerinde çok özel bir aksesuar olarak kullanıyorlar. Veya biri çocukluk yıllarında en çok sevdiği oyuncağı getiriyor. Onun kalıbını çıkarıyorum. Çok büyük teknolojim yok ama buna rağmen kalıp ve beton konusunda iyi olduğumu söyleyebilirim.”

NİTELİKSİZ VE SOĞUK

“Dışarıdan bakıldığında beton, niteliksiz ve soğuk bulunan bir malzeme… Ancak isterseniz ondan küpler elde edebilir, aksesuar olarak kullanabilirsiniz. Betonu da su gibi düşünün… Suyu neyin içine koyarsanız koyun onun şeklini alır, beton da öyle… Döküldüğü kalıbın şeklini alır ve kırılması zor evladiyelik bir aksesuara dönüşür. Aslına bakarsanız beton dediğiniz şey inşaat malzemesinin ham maddesi… Arkadaşlarım bana ‘Bu aksesuarlar betondan. Sağlığa zararlı değil mi?’ diye soruyorlar. ‘Eğer beton sağlığa zararlı olsaydı, yaşadığımız evler betondan olmazdı’ diyorum.”