yeliz.coskun@aksam.com.tr
Bankacılıktan sahnelere uzanan bir yolculuk… Caz şarkıcısı Esra Zeynep Yücel ile Frank Sinatra şarkılarını yorumladığı ilk albümü Dear Frank’i konuştuk.
Finans alanında uzman bir isim Esra Zeynep Yücel… Ekonomi master’lı, bankacılık sektörünün tozunu yuttu. Hatta aile şirketinde de çalıştı. Tüm bunların ardından kariyerine yeni bir rota çizmek için yola çıktı. Stanford Jazz Academy’de eğitim aldı. Amerika’da kaydettiği Dear Frank albümüyle caz’a yeni bir soluk kazandırdı. İşte Yücel’in albüm hikayesi…
Kurumsal hayatınızı bırakıp müziğe yönelme hikâyenizi anlatır mısınız?
Müzik, hayatımda küçük yaşlardan itibaren hep vardı. Önce piyanoyla tanıştım, daha sonra bir dönem gitar ve ud denemelerim oldu. İlerleyen zamanda da hayatımda hep var olan müziği hobiden profesyonelliğe taşıdım. Her şeyin bir zamanı vardı diyebiliriz.
Müzikten önce nasıl bir hayatınız vardı?
Finans alanında çalıştım bir dönem sonrası aile işimize yön veriyordum.
Amerika’da kaydettiğiniz “Dear Frank” albümü nasıl doğdu? Sinatra’nın hayatınızdaki yeri nedir?
Lena Seikaly ile Amerika’da uzun süredir çalışıyorduk. Zamanla aramızda sıkı bir dostluk da gelişti, bazı fikirler doğmaya başladı. Bunlardan biri de albümü Amerika’da kaydetme fikriydi. Ses mühendisi Bob Dawson’la tanıştım. Sonrasında bu albümü Lena ve Bob’la birlikte Washington’da kaydetmeye karar verdim. Albümü canlı performans yaparak, hücum kayıt tekniğiyle hazırladık. Bundan önce, albümde birlikte çalışacağım müzisyenleri sahne aldıkları konserlerde izledim. Bütün şartlar oluşunca da albümü Bias stüdyolarında kaydettik. Frank Sinatra benim için bir idol, caz’ın kralı. Onun şarkıları hepimizi etkiledi. Şu dönemimde, Sinatra hayatımın tam orta yerinde.
RİSK ALMAYI SEVİYORUM
Hafızalara kazınan bir ismin şarkılarını söylemek riskli değil mi?
Tabii ki riskli ama ben risk almayı ve zorluğu; uçlarda olmayı seviyorum. İşimi iyi yaparak bu durumu avantaja çevirdiğimi düşünüyorum.
Türkiye’de caz dinleyici kitlesini nasıl değerlendirirsiniz? Caz, yeteri kadar ilgi görüyor mu?
Türkiye’de caz dinleyenlerin sayısı gittikçe artıyor. Kaliteli müzik her zaman ilgi görür, önemli olan dinleyicinin kulağına hoş gelmesi ve onda güzel duygular uyandırması. Benim için müziğin kalitesi çok önemli. Artık caz müzik yapılan mekânların sayısı da artmaya başladı. Buralarda çok iyi performanslar sergileniyor ve insanlar buna ilgi gösteriyor. Kaliteli müziğin ilgi görmesi gerekiyor.
Bundan sonraki süreçte nasıl projeleriniz olacak?
Bundan sonra, kendi sözlerimi kullanacağım şarkıları seslendirmek istiyorum. Konserlerimde kendi tarzımla yorumlamaya başlayacağım.