ZEYNEP TÜRKOĞLU / zeynoturkoglu@gmail.com
Gurbet Kuşları, Şafak Bekçileri, Yorgun Savaşçı, Karılar Koğuşu, Karakolda Ayna Var, Hanım, Teyzem ve daha niceleri... Hepsi Türk sinemasının hafıza galerisinin özgün birer parçası. Hepsi Halit Refiğ imzalı filmler.
Usta yönetmen 90. yaş gününde işte bütün bu hafızanın parçalarının toplandığı sergide sinema dostları ile buluştu. Koleksiyoner Hilmi Nakipoğlu, koleksiyonunun değerli parçalarını Halit Reğif adına düzenlediği sergide usta yönetmenin sevenleri ile paylaştı. Serginin kurdelesini Refiğ'in ilk eşi sinema oyuncusu Nilüfer Aydan ile son eşi müzikolog Gülper Refiğ el ele vererek kesti.
Sergi açılışını söyleşi ve Hanım filminin gösterimi takip etti. Ancak böylesi akşamların ana programlarından ziyade ayaküstü sohbetleri sürprizli ve özel oluyor. Söz gelimi Halit Refiğ'in hayatında önemli yere sahip bu iki güzel hanımın böyle yakın dost olmaları bile dışarıdan bakanlar için hayret vesilesi olabilir. Dahası, "Aman canım, zaten yıllar geçmiş" denilebilir. Ancak Gülper Refiğ'in hemen kurdele kesimi öncesi söylediği sözler, saygılı ve yakın dostluğun Halit Refiğ'in sağlığında da mevcut olduğunu gösteriyor; "Şunu söylemek isterim. Çok önemli bir anekdot. Benim canım, hiç kimseden bir şey beklemezdi. Aydan bilir. Paradan neredeyse tiksiniyordu. Ve Aydan bu duruma o kadar üzülüyordu ki onu sigortaya bağlamak istedi. Aydan koşuşturdu, bir gün beraber gittik Sosyal Sigortalardaki genel müdürle görüşmeye. Adamcağız hayret içinde böyle baktı; "Halit Bey neredeyse 70'ine geliyor. Hâlâ sigortası olmadı mı?" dedi. Aydan döndü, hiç unutmuyorum; "Senin seni seven iki tane eşin var mı bakalım! Onun parayla ilgisi yoktur!" dedi. Hayatım boyunca hiç unutamayacağım bir anekdot. Birbirimizle çok yakın dostuz. Ne için biliyor musunuz; aynı büyük adamı sevdik ve onun hayatına ortak olduk."
Bu sanatından ziyade özel hayatına ilişkin bir not. Ancak Refiğ'in doğumunun 90., vefatının ise 15. Yılında olduğumuz günlerde birinci dereceden yakınlarının bu sözlerini kaydetmekte fayda var. İşin bir diğer yüzünde de Refiğ'in hayatı boyunca yazar, senarist, yönetmen olarak onca eser vermişken, bir sosyal sigorta kaydı meselesini dahi önemsememiş olması. Bu da burada dursun, çünkü Gülper Refiğ ile ilerleyen dakikalarda ettiğimiz sohbet sırasında paylaştıkları, baştaki meseleyi daha iyi anlamaya vesile.
'O BENİM OKULUMDU'
Gülper Hanım, eşi hayatta iken nasıl hitap etmişse, gıyabında da öyle anıyor, "Canım" diyor.
"İşte böyle Zeynep Hanımcığım, bu Anadolu insanı, bu yer, bu irfan, bu anlayış çok sürprizlidir. Benim "Canım"ın kıymeti bilinmedi. Ama bakın bir sergi düzenlemek geliyor kadirşinas dostumuzun aklına. Hem de doğum gününde. Bu inanılmaz bir şey. Yaşarken takdir edilmedi. Şimdi bakıyorum, ülkesini şikâyet için sıraya girmiş ödüllü yönetmenlere. Hiçbirinin adını anan olmayacak." "Ama Halit Refiğ adı bugün ve sonraki nesillerde de biliniyor, değeri görülüyor" diyecek oluyorum. Başını zarif üslubuyla itiraz edercesine iki yana sallıyor. Bir şey diyemiyorum.
Nilüfer Aydan'la konuşuyoruz afişlerin önünde. "O benim okulumdu" diyor. "Bizim zamanımızda sinema için eğitim yoktu. Pek iyi de bakılmıyordu. Ben onunla öğrendim." Nasıl bir öğretmendi diye sorduğumda "Hayır öğretmen değildi, okulumdu, ben öğrendim. Biz evliydik aynı zamanda. Öğretmenlik yapmaya kalksaydı, zaten olmazdı, zarar görürdük. Ama O, düşünen, konuşan yazan bir insan olarak dopdolu idi. İşte bu yüzden O'ndan öğrenilirdi" diyor, gözlerinin kenarında biriken nemi silerken.
Kamera Müzesi kurucusu iş adamı Hilmi Nakipoğlu da afişlerden, fotoğraflardan oluşan serginin başında dostları ile sohbet ederken vefayı hissederek anlatıyor. "Sanatçı üretir, eser bırakır. Ama bize de düşen şeyler var burada. Mümkünse o üretime destek vermek. Ya da böyle yıllar sonra da o mirası insanlarla buluşturmak. Herkese aynı sorumluluk düşmeyebilir. Veya çoğunluk bunu taşımayabilir. Ama az veya çok bu mesuliyeti yüklenecek insana ihtiyaç var. Ben de bunu yapıyorum"
BİR YÖNETMENİN YAŞ GÜNÜ NASIL KUTLANIR?
Ulusal sinema anlayışının teorisyeni olan Refiğ, yönetmen, senarist ve yazar kimliğiyle onlarca eserin sahibiydi. Yerli ve milli dilin sinemadaki yansıması olan eserleri ile sanat ve kültür dünyasında bugün 90 yaşında. Yakınlarının, sevdiklerinin arada söz veya bakışları ile ortaya çıkan sitemi haksız değil. Zira bu büyük sanat ve düşünce adamının daha fazla anlaşılacağı zeminlere ihtiyacımız var. Geçim kaygısının baskısına rağmen kendi şarkısını söylemek isteyen yönetmenin fotoğraf koleksiyonu sergide yerini almış. Film koleksiyonu da başka bir kenarda seyircisini bekliyor. Bir yönetmenin yaş günü nasıl kutlanır? Büyük ihtimalle ıssız adasından denize attığı şişedeki mesajını okuyarak. Bir Halit Refiğ filmini, mesela Gurbet Kuşları'nı, Hanım'ı, ya da hangisi sizi daha fazla kendine davet ediyorsa o filmi ilk defa veya bir defa daha seyrederek...