Bedenimizi strese karşı nasıl dayanıklı hale getirebiliriz?

Stres bedenimizde geri dönüşümsüz hasarlara yol açabilecek kadar etkili olabiliyor. Her ne kadar ‘stresten uzak kalmak' çare olarak gösterilse de, hayatta bunu yapmanın mümkün olmadığı birçok durum var. Son haftalarda birçok üzücü olayı aynı anda yaşadık. Şehitlerimize çok üzüldük. Tüm dünyada kaosa yol açan yeni koronavirüsle ilgili endişelerimiz sürüyor. Bu nedenle bu hafta, birçok defa anlatılmış olsa da, bedenimizi stresin yol açabileceği hasarlara karşı nasıl dayanıklı hale getirebiliriz konusunu yazmak istedim.

DR. SEVDA SARIKAYA / sevda.sarikaya@stargazete.com

Yapılan çalışmalar, erişkinlerin yüzde 38’inin, stres karşısında beslenme davranışında değişiklik olduğunu gösteriyor. Bu değişiklik fazla/az yeme ya da sağlıksız yiyeceklere yönelme şeklinde oluyor. Yine yapılan çalışmalar beyin ve barsak arasında kuvvetli bağlantılar olduğunu ortaya koyuyor.

Beyinden barsaklara uzanan enterik sinir sistemi, hem sindirim işlevimize yardımcı oluyor hem de duygu durumumuz üzerinde büyük etkileri olan seratonin, dopamin gibi nörokimyasalların salınımında rol alıyor. Beslenmemiz sağlıksız olduğunda sindirim sistemimizdeki bu düzen bozuluyor. O yüzden sağlıklı beslenme alışkanlıkları, stresin sebep olabileceği hasarları azaltıyor. Dengeli beslenme, bu düzenin korunmasına yardımcı oluyor. Bunu yapabilmek çok da zor değil. Özellikle her öğünde tabağımızın yarısının liften bol zengin meyve ve sebzeden oluşmasına dikkat etmemiz yeterli. Diyetler genellikle kilo vermeye yoğunlaştığından, porsiyon miktarı ya da sadece belli bir türde gıda alımına teşvik ediyor. Bu da daha fazla strese neden oluyor. Stres hormonları da tam tersine kilo alımına ya da ne kadar çaba gösterilirse gösterilsin hiç kilo verememeye neden oluyor. Halbuki dengeli beslenme üzerine yoğunlaşmak stresin zararlı etkilerinden koruyor. Strese karşı savunma mekanizmalarımızdan bir diğeri de egzersiz yapmak. Amerikan Sağlık Departmanının, erişkinler için önerdiği aerobik egzersiz süresi haftada 2,5 saat. Aerobik egzersizler içerisinde en sürdürülebilir olanı yürüyüş. Yürüyüşle birlikte, germe hareketleri de içeren basit pilates ya da yoga eklendiğinde, zihin sağlığı açısından yüksek fayda sağlanabileceği belirtiliyor. Yapılan çalışmalarda, düzenli aerobik egzersizlerin, stres hormonları üzerinde etkisi olduğu ve bedenimize verebileceği hasarı azaltmaya yardımcı olduğu belirtiliyor. Egzersizle ilgili kendimize katı kurallar koyduğumuzda ise tam tersine stres seviyesi artabiliyor. Bu yüzden makul ve uygulanabilir planlar yapmak gerekiyor. Spor salonu üyeliklerini bu nedenle pek önermiyorum. Hem gidememenin yarattığı stres, gidince de ağır sporun neden olduğu yorgunluk ve acı caydırıcı oluyor. Halbuki haftada 3-4 gün çıkıp evinizin etrafında 30-45 dakika yürümek yeterli. Bir başka stres kaynağı da finansal güçlükler olarak gösteriliyor. ABD’de yapılan bir araştırmada toplumun yüzde 44’ünde ekonomik zorlukların en büyük stres faktörü olduğu saptanmış. Bu konuda elimizden gelenler sınırlı olmakla birlikte harcamaları monitorize etmek bir nebze rahatlatabilir. Yani planlı harcamalar yapmak. Çünkü çoğu zaman harcamalarımızı düşünmeden yapıyoruz. İhtiyacımız olmayan birçok şeyi ihtiyacımız var gibi düşünmek çağımızın önemli sorunlarından birisi. Bir harcama yapmadan önce gerekliliğini düşünmekte fayda var. Çoğu zaman ani kararlar vererek yaptığımız harcamaların gereksiz olduğunu görüyoruz. Stresin etkilerini azaltma yöntemlerinden biri de meditasyon. Meditasyon yaparken tüm beden ve zihin rahatlama yaşadığından, fiziksel yanıt olarak da stresin zararlarından korunmak mümkün. Çalışanların yüzde 31’i bir meditasyon programına kaydolduktan sonra stres düzeylerinde azalma olduğunu belirtiyorlar.