‘Bayram Abi’ şimdi beyazperdede

EMİNE BIYIK
emine.biyik@aksam.com.tr

Erdi Dikmen’in yarattığı sosyal medya fenomeni ‘Bayram’ın maceraları şimdi de beyazperdede… Filmin hem senaristi hem de yönetmeni Dikmen’le buluştuk, bugün vizyona giren filmi ‘Bayram Abi’yi konuştuk. İşte karşınızda ‘Bayram’…

‘Bayram Abi’ aslında bir Vine fenomeni… Adına skeçler yazdığın kaç karakterin var?

300’ü aşkın video çektim. 300’ünde de farklı karakter var. Her biri ayrı hikâye ama aralarından bazıları sıyrılmayı başarıyor. Bayram da onlardan biri…

Bayram epey dişli bir karaktermiş ki adına bir film çektin. Onca karakter arasında tercihini neden Bayram’dan yana kullandın?

Bayram, ucu çok açık bir karakter… Diğer karakterlere skeç yazarken aklıma gelmeyen hikâyeler, söz konusu Bayram olunca derya denizdi. Vine’da da en çok geri dönüşü o alınca biz de tercihimizi Bayram’dan yana kullandık.

Bayram, çok tatlı biri

Bu güçlü karakteri yakından tanıyalım o zaman. Nasıl biri Bayram?

Çok tatlişko bir karakter (gülüyoruz). Kendi halinde, geniş ailesiyle yaşayan, iyi niyetli, aklı kötülüğe ermeyen hayalperest bir adam Bayram... Aklı fikri hep ticarette… Pazarlamacı bir ruhu var.

Nereden geldiği bilinmez özgüveni sayesinde başına sürekli bela açıyor. Yalnız biraz daha konuşursam filmi anlatacağım. 

“Filmi anlatacağım” demişken, ‘Bayram Abi’ ne anlatıyor bize?

Babası şerbetçi, annesi ev hanımı, babaannesi periskop fenomeni olan Bayram’ın, en büyük hayali arkadaşının düğününde gördüğü Sinem’le tanışabilmek… Zira görür görmez deliler gibi âşık oluyor. Sinem, Koma Kola’da reklam ve pazarlama müdürü… Başarılı, işinde isim yapmış bir kadın. Bayram da Sinem’e ulaşmanın yolunun kendi kola markasını yaratmaktan geçtiğine inanıyor. Bir yandan da Bayram’ın babası Cemal de onun aile yadigârı şerbetçi dükkânının başına geçmesini istiyor. Fakat Bayram babasının isteğini kabul etmiyor ve yakın arkadaşları Hamdullah, Talha ve abisi olarak gördüğü Mehmet Bakkal’ın y ardımıyla sevdiği kıza ulaşmak için elinden ne geliyorsa yapıyor.

Devam filmi çekmeyi çok isterim

Filminde küfür kullandığın sahneler de var. Peki, sence güldürmek için bu şart mı?

Gerekiyorsa kullanırım çünkü günlük hayatta da küfür ediyoruz. Mesut Özil bile maç oynarken Türkçe küfür edip sinirini boşaltıyor. Benim filmimde de böyle… Adam sinirlenip saydırıyor, en sonunda ağız o kadar doluyor ki küfür ediyor. Ediyor çünkü başka hiçbir kelime onu karşılayamaz. Eğer bir küfür espriyi destekliyorsa edilmelidir. Ama siz o küfrü sırf komik dursun diye boşu boşuna ettiriyorsanız sakil duruyor, güldürmüyor. O yüzden benim filmlerimde küfür değil, olsa olsa espri zincirlemesi olur.

Filmi izlemeye gelenler ne bulacaklar?

Girişte patlamış mısır, çıkışta da herkese kola dağıtıyoruz (gülüyoruz). Şaka bir yana ama güzel PR değil mi?

Sorumun asıl cevabına gelirsek…

Çok eğlenecekler…

Bir devam filmi isterler mi?

İllaki, boğazıma yapışacaklar (kahkahalar). Filmimiz beğenilir de sinemaseverler tarafından takdir edilirse ben devam filmi çekmeyi çok isterim. Çünkü kafamda bu hikâyeyle ilgili bir sürü şey var.

GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ BİLE BENDEN 10 YAŞ BÜYÜK

27 yaşında yönetmen koltuğuna oturmak çok da hayal edilebilir bir şey olmasa gerek…

Cem Yılmaz’ın da dediği gibi “Ben para için bir şey yapmadım, bir şey yaptım para etti”… Ben de iki-üç sene boyunca hiçbir amaç gütmeden video çektim ve insanlar bunu çok beğendi. Ama tabii ki bu kadarını hayal etmiyordum. İlk filmimde çok gergindim. Yüzlerce insan var, çok büyük bir prodüksiyon. Görüntü yönetmeni bile benden 10 yaş büyük. Emir komuta zinciri şaşıyor. Neyse ki ilk filmde o gerginliği attım.

Filmin hem senaristi hem de yönetmenisin zor olmadı mı?

Yok, aynı koltuğa oturuyorsun, değişmiyor yani (gülüyor)… Zor değil, çok daha kolay aslında. Çünkü işinizi kolaylaştırıyor. Daha kolay müdahale edebiliyorum. “Şu sahneyi böyle çekelim, bu sayfayı yeniden yazalım” gibi…

Verdiğim kararın arkasındayım

Aslında hikâyen Vine adlı aplikasyonla başlıyor değil mi?

Bir gün abim (Barbaros Dikmen), “Vine diye bir aplikasyon var. Video çekip yüklüyorsun” dedi. “Instagram video yapmış, sil gitsin” dedim, sildi. Birkaç ay sonra Vine popüler oldu. Barbaros kendi kendine vine çekmeye başladı. Baktım gerçekten hayat var. “Dur!” dedim, “Bu videolar komik değil.

Ben sana komik skeçler yazacağım” dedim. Ondan sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi.

“Sil gitsin” dediğin için pişman oldun mu?”

Verdiğim her kararın arkasındayımdır.

İlk çektiğiniz videoyu hatırlıyor musun?

İnan, hatırlamıyorum. İlk videolarda karakter yaratmak çok olası bir şey değildi. Durum komedisi çekiyorduk. İş bölümü yaptık, ben yazdım, Barbaros oynadı.

KARDEŞİNİZ VARSA KAVGA KAÇINILMAZDIR

Karakterlerin sahibi sensin, espriler senin ama ‘Barbaros Dikmen’ fenomen oldu. Bu seni rahatsız ediyor mu?

Bazen tartışıyoruz ki kardeşiniz varsa kavga kaçınılmazdır. “Seni ben yarattım” diyorum (kahkahalar). Herhangi bir rahatsızlığım yok. Tamam, ben yazıyorum ama Barbaros da karakterin hakkını veriyor.

Cem Yılmaz’ın Ozan Güven, Ferzan Özpetek’in Serra Yılmaz, Erdi Dikmen’in de olmazsa olmaz oyuncusu Barbaros Dikmen mi?

O kadar da değil canım hepsinde olması gerekmiyor. Barbaros’un sempatik bir tarafı var. Belki bir gün başka bir dalda film çekmek isteyebilirim.

Peki, başka bir yönetmen Barbaros’a teklif götürürse bozulur musun?

Yok canım, bozulmam.

Peki, yazdığın karakterlerden birini oynamak ister misin?

Ne yazdığım bir karakteri canlandırmaya hevesim var ne de oyunculuğa gönlüm…