ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr
Gaziantep geçtiğimiz çarşamba günü çok önemli bir müzikale ev sahipliği yaptı. Adam Olacak Çocuk Dünden Belli Olur Müzikali için Gaziantep’te yaşayan 12-17 yaş arası Suriyeli ve Türk çocuklar bir araya gelerek, Barış Manço’nun şarkılarını hem seslendirdiler hem de dans ettiler. Senarist, yönetmen Merve Gezen ile Elif Aydemir’in kaleme aldığı, direktörlüğünü Merve Gezen’in üstlendiği müzikal arkadaşlık, tolerans, büyüklere saygı, engelli olma, mültecilerin entegrasyonu, eğitim ve kariyer belirleme gibi konulara eğiliyor. Projede yer alan Suriyeli çocuklar hem Türk çocuklarıyla kaynaşıp hem de Türkçe bir müzikalde oynayarak Türk kültürüne entegre oldular. UNICEF, Spaces of Culture, Avrupa Birliği Delegasyonu, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Üniversitesi ve Move Derneği’nin katkılarıyla gerçekleşen müzikale Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, UNICEF Türkiye Temsilcisi Philippe Duamelle, Avrupa Birliği Delegasyon Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Gaziantep Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Bedir Metin ve davetliler katıldı. “İnsanı korumak bizim medeniyetimizde en önemli görevlerimizden biridir” diyen Fatma Şahin, iyiler ve kötüler dünyasında yaşatanların modelinin iyilerin modeli olduğunu belirtti. Bu modelin evrensel bir hale geldiği takdirde başarıya ulaşılacağını ve bunun da kültür sanatla olabileceğine dikkat çeken Şahin, çocukların yeteneğini ortaya çıkararak güçlü mesajların çocuk gözüyle bütün dünyaya aktarılabileceğini söyledi.
YOUSEF HACI: BÜYÜK BİR CESARETLE EKİBE GİRDİM
17 yaşındayım ve Suriyeliyim. Ailemle birlikte 7 yıldır Türkiye’de yaşıyorum. Buraya ilk geldiğimde biraz zorluk çektim. Sonra arkadaşlarla tanışınca ve vakit geçirince daha rahat hissetmeye başladım. Ama yine de sıkıntılarımız yok değildi. Örneğin Suriyeli olduğum için bazı arkadaşlarımla kavga etmek zorunda kalmıştım. Ama üzülmüyordum. Çevremizdeki herkes iyi olacak diye bir şey yok. Beş parmağın beşi de bir değil sonuçta. Ama yine de bazen isyan ediyordum. Sonuçta ben buraya kendi isteğimle değil mecburen geldim. Kimse vatanını, okulunu, evini, arkadaşlarını bırakıp başka bir yere gitmez. Burada bir tiyatro topluluğunda oynuyordum. Sonra hocam bana bu projeden bahsetti, ben de buraya geldim. Ekibe büyük bir cesaretle girdim. Çünkü sizin dilinizi biliyordum. Suriyeli de olsa Türk de olsa benim için bir farkı yok. Kendime güveniyordum çünkü. Eğer kabul etmezlerse de “Kendimi geri çekerim ya da çıkarım, sorun yok” diye düşündüm. Ama çok heyecanlıydım. Bu başka bir histi. Barış Manço’nun şarkılarını biliyordum. Özellikle ‘Arkadaşım Eşek’ şarkısını. Projeden sonra ise onu daha fazla tanımaya başladım. İlerde hem doktor hem de oyuncu olmak istiyorum.
Ali Demirtaş, oyun öncesi, ekipten Yousef ve Afife ile birlikte.
AFİFE SILA DEMİRKAN: HEPİMİZ AYNIYIZ, BİR ÜSTÜNLÜĞÜMÜZ YOK
Topluluğa girince gelecek hedeflerimi değiştirdim. Çünkü Merve Hoca bize her zaman mutlu olacağımız şeyi yapmamız gerektiğini söyledi. Sadece eczacı olmayı düşünüyordum ama hobi olarak oyunculuğa ve tiyatroya ara vermeyeceğim asla. Ekipteki Suriyeli arkadaşlarımıza gelince, onların bu ekipte olduğunu öğrendiğimde çok sevindim. Çünkü farklı kültürlerden hiç arkadaşım olmamıştı. Ve Suriyelilere yapılan ayrımcılık da beni son derece rahatsız ediyordu. Oysa bizim burada buluştuğumuz nokta Barış Manço’nun şarkıları. O, insanları din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın hep eşit görmüştü. Ve biz de böyle bir projede bulunduğumuza göre kimseyi ayırmamamız gerekir. Çünkü hepimiz aynı insanız. Hiçbirimizin bir farkı veya üstünlüğü yok.
Merve Gezen
ÇOCUKLARIN HAYAL KURMASINA İZİN VERMELİYİZ
4 yaşından beri tiyatro yapıyorum. Paris Devlet Konservatuarı mezunuyum. Master eğitimimi de yine tiyatro ve sinema üzerine yaptım. 2012’den beri de sinema sektöründe de faaliyet göstermekteyim. Tiyatro ve sinema şu anda hayatımın en önemli iki dalı. Bu proje yakın dostum UNICEF Türkiye Başkanı Philippe Duamelle’nin bana bir katmer fotoğrafı göndermesiyle başladı. Bir gün buraya gelip bunu denemem gerektiğini söyledi. Ben daha önce hiç Gaziantep’e gelmemiştim. Bu projeyi de yapmak istediğimden yönümü buraya çevirdim. İyi ki gelmişim iyi ki bu çocuklarla tanışmışım. Ekipteki çocukları Suriyeli ya da Türk diye ayırmadım. Çünkü çocuk dünyanın her yerinde çocuk demek. Benim yaptığım onlarla çocuk olmak ve onlar gibi düşünmekti. Onlar ne istiyordu? Onların ihtiyaçlarına cevap vererek 2,5 aylık bir süreçte bu programı hazırladım. Onlardan çok şey öğrendim. Anne, baba olmanın sadece çocukların önüne yemek koymak olmadığını, onları bilinçli birer birey konumuna getirmek olduğunu öğrendim. Ve çoğu kez çocuklarımızı dinlemediğimizi, onların hayallerine saygı duymayıp kendi isteklerimizi çocuklarımıza direttiğimizi gördüm. Çocukların hayal kurmasına izin vermeliyiz. Bu projede çok farklı kesimlerden çocuklar bir araya geldi. Günün sonunda gördük ki hepsi çok mutluydu. Birbirlerine karşı son derece saygılı oldular. Burada farklı kültürdeki insanlara karşı saygı duymayı öğrendiler. Kişilikleri çok gelişti. Özgüvenleri arttı. Çok güzel bir süreçti.
UNICEF Türkiye Başkanı Philippe Duamelle
GENÇLERİ DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 30. yılının kutlandığı bu dönem içerisinde biz de farklı şekillerde kutlamalar yapıyoruz. Merve Hanım böyle bir projeyle geldiğinde kendisini desteklemek istedik. Bizler, çocuklara fırsat sağlanması, onların kendi potansiyellerini ortaya çıkarmalarına yardımcı olmak ve çocukların gerçek anlamda tanınmasıyla ilgili faaliyetler yürütüyoruz. Bu proje bütün bunları kapsıyor. Aynı zamanda sosyal bütünleşme ve sosyal uyuma da hizmet ediyor. Aynı mahallelerde beraber yaşayan ve ortak çalışma gerçekleştiren Türk ve Suriyeli çocukları bir araya getirmesi açısından da önemli. Daha önce hiç fark etmedikleri becerilerini böyle bir çalışma vesilesiyle fark etmelerine yardımcı olan bir çalışma. Kasım ayında buraya geldim ve onlarla provalarına katılma imkânım oldu. Onlara nasıl hissettiklerini sorduğumda aldığım cevaplar bana şunu gösterdi: Burada kendilerini çok başarılı ve güçlü hissediyorlar. Bana fark edildiklerini gördüklerini söylediler. UNICEF olarak gençlerin inisiyatiflerine destek vermeye ve Türkiye genelindeki genç insanları desteklemeye devam edeceğiz. Bu çalışmaya katılan çocukların gelecekte sanatçı olmaları gerekmiyor. Önemli olan topluma katkı sağlayabildiklerini görmeleri, kendi becerileriyle bir şeyleri değiştirebildiklerini fark etmeleri. Bu olumlu sonuçları kendileri üzerinden yansıtabildiklerini görmeleri çok önemli.