Balat’ta zaman yolculuğu

Emine Bıyık
emine.biyik@aksam.com.tr

Eskiden asla vazgeçmeyen Balat’ın en yeni dükkânı ‘Maison Balat’, hem bir kafe hem de bir antikacı dükkânı… Eşiğinden içeri adım atar atmaz sizi geçmişe götürüyor. Dükkânın sahibi Cenk Mikailoğlu da tanıdığım en genç antikacı… 28 yaşında antika tutkunu bir ressam o… Eşyanın tarihine tutkuyla bağlı olan Cenk’le, Maison’u ve antika merakını konuştuk.   

Geçmişin ruhunu; sokaklarında, duvarlarında, dükkânlarında taşıyan yerdeyim, Balat’ta… Gözüm bir dükkâna ilişiyor. Hem çok eski hem çok tanıdık… İçeride çocukluğum ve bilmediğim bütün zamanlar dizili… Tabaklar, tablolar, bardaklar, fotoğraf makineleri ve saymakla bitiremeyeceğim daha bir süre şey… Evet, bir antikacı dükkânının içindeyim… Ama öyle bildiğimiz antikacı dükkânlarına benzemiyor. Biraz farklı… Çünkü ‘Maison Balat’, sadece eşyanın tarihine düşkün bir yer değil. Eski bir sandalyede oturup eski bir çay bardağında çayınızı yudumlayabileceğiniz bir kafe aynı zamanda. O da ne Maison’un sahibi hiç de öyle 40-70 yaşlarında, beyaz saçlı, tepesi kel, sıska, top sakallı biri değil! Cenk Mikailoğlu… 28 yaşında… Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun genç bir ressam. Dükkânın duvarlarında onun tabloları asılı… 

ARTIK EVE SIĞAMAZ OLDUK
Cenk, mezun olduktan sonra kendini Paris Sorbonne Üniversitesi’nin kollarına bırakmış ve mastırını sanat tarihi üzerine yapmış. 3 yıllık maceranın ardından Türkiye’ye dönen genç antikacımız, hep güzel sanatların içinde olduğu için objelerle arası çok iyiymiş. “Eskiye hep meraklıydım. Vintage objeleri ilgiyle takip eder ve seyahate her çıktığımda vintage dükkânlarını ziyaret eder, beğendiğim eşyaları alırdım. Annem de tam bir antika eşya tutkunuydu. Onun topladıkları benimkilerle birleşince artık eve sığamaz olduk” sözleriyle anlatıyor antikaya olan ilgisini Cenk… Aldıkları objeler yüzünden evde adım atacak yer kalmayınca düşünüp taşınıyor ve bir dükkân açmaya karar veriyor. “Karaköy ve Balat arasında gidip geldim” diyen Cenk, sonunda Balat’ta karar kılıyor. “Nihai kararımı Balat’tan yana kullandım çünkü hem tarihi hem de background’u çok uygun”. Gerçekten de şöyle bir etrafıma bakıyorum. Bir semt antika eşyaların ruhunu ancak bu kadar güzel taşıyabilirdi diye düşünüyorum. 
BURASI BİR ‘ANTİK KAFE’
Cenk Mikailoğlu, yazının başında da dediğim gibi tahmin edilebilir bir antikacı değil. “Bir antikacı dükkânını bilinenin dışına çıkarmak istedim ve ‘antik kafe’ konseptini uygulamaya karar verdim. Yani burası sadece bir kafe ya da sadece bir antikacı dükkânı değil. Müşterilerimiz Maison Balat’a geldiklerinde evlerinde gibi oturup çay, kahvelerini içiyorlar. Kahve içtiğiniz fincanı çok beğendiyseniz alabiliyorsunuz. Yani biz hariç her şey satılık. Mesela dün birisi ‘motorun satılık mı?’ dedi, ‘O satılık değil hâlâ kullanıyorum’ dedim”. 
BİTPAZARLARINI GEZİYORUM
Dükkânı açtıktan sonra Cenk Mikailoğlu, yurtdışında ne kadar fuar varsa hepsine katılmaya başlamış. “Çok sık yurtdışına çıkıyorum, daha geçen hafta Güney Fransa’daydım. Bir ayağım hâlâ Fransa’da mesela. Oraya çok sık gidiyorum. Mutlaka her ay iki defa yurtdışına çıkıyorum. Sürekli antika fuarlarını takip ediyorum. Bitpazarlarını geziyorum. Feriköy’deki antika pazarına gidiyorum. Hatta çöpten bile ürün aldığım olmuştur. Ama genelde hep yurtdışından alıyorum. Çünkü benim dükkânımda daha orijinal ve farklı objeler bulunuyor. Klasik eşyaların olmamasına özen gösteriyorum. Bazen günümüzle biraz daha eskiyi miks yapıp tasarım objeler kullanıyor ve insanlara öyle sunuyorum.