MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
“Tüm bu mücadele ile bitiş çizgisini geçtikten sonra bitti diye düşünürsünüz ama çok değil sadece birkaç dakika sonra yeniden aynı yolları koşmak, o anları yeniden yaşamak istersiniz. Tıpkı hayatı yeniden yaşamak istemek gibi… Hayattaki kilometreler sizin yaşlarınız, yaşadıklarınız, yaşattıklarınız, yaşamınız… Hayatınızı yaşamak için başlangıç ya da bitiş çizgisini beklemeyin, o çizgi sizsiniz.” Bu cümleler seksenin üzerinde trail ve ultra maraton koşularına katılan ve uzun zamandır hazırlıklarını sürdüğü Kilometresiz kitabı okurla buluşan Bahar Baltacı’ya ait. Koşmayı ve yazmayı çok seven Baltacı, toprakla içe içe büyümüş. Bir yanı ormanken diğer yanı hep kitaplarla dolu olmuş. Kapalı spor salonlarından sıkıldığı için kendini dışarda koşarken bulmuş. Koşarak Türkiye’de birçok yer gezmiş. Bu arada da kitap yazmaya karar vermiş. Son dört yıldır koşu ve edebiyatla hayatını sürdüren Baltacı ile hoş sohbetimize buyurmaz mısınız?
DÜŞÜNMEYE DAHA ÇOK VAKTİM OLDU
Edebiyata merakınız ne zaman başladı? Kitap yazmak kolay olmasa gerek...
Edebiyata çocukluğumda okuduğum kitaplar ile ilgi duymaya başladım. Sabahattin Ali, Dostoyevski, Hasan Ali Toptaş, Nazım Hikmet, Turgut Uyar, George Orwell, Kafka, Yusuf Atılgan okuyarak büyüdüm. Yazmak zor derler ama eğer hayal gücünüz varsa inanın bana hiç zor değil. Bana göre yazarlık ve yazmak içgüdüsel, farkındalık ve bakış açısı ile ilgili. Eğitim alabilirsiniz ama kurguyu hayal gücü olmadan kuramazsınız. Ben bu yönde eğitim almadım. Aldığım eğitim okuyarak büyüdüğüm yazarlarım, ruhumdaki kelimeler ve yaşarken öğrendiklerimdir.
Koşmaya ne zaman başladınız?
İlk koşum 2017 yılında şehir merkezinde 10 km’lik bir yarıştı. Tamamen bir heves ile başladı her şey. Kapalı spor salonlarından çok sıkılmıştım ve özgürce spor yapacağım bir alan arıyordum. Bunu da koşuda buldum. İlk uzun mesafe maratonum 64 km oldu. İlk koşuya başladığım zamanlarda 10 km koşmayı zor başarırken, zamanla bu mesafeler kendiliğinden uzamaya başladı ve hareket halinde olmayı sevdim.
Koşmak size ne hissettiriyor?
Kitabımdan alıntı yaparak cevaplamak istiyorum. “Okudukça fikirlerim, koştukça bedenim özgürleşiyordu.” Koşunca hayatımdaki tüm endişeler, stresler, sıkıntılar dağılıyor ve bana yaşamak için bir alan kalıyor.
Edebiyat ile koşu farklı iki mecra… nerede buluştular?
Yıllardır kitap okuyordum. Çocukluğumda okuduğum kitaplar sayesinde hayal dünyam çok genişledi. Koşu hayatıma sonradan girdi. Koşarken özellikle uzun mesafelerde düşünmeye daha çok fırsatım oldu. Ve edebiyat ile sporu bir araya getirdim. Koşuyu akıllarda kalıcı hikâyeler ile insanları harekete geçirmek için aracı olarak kullanmış oldum.
İNSAN ODAKLANDIĞI ŞEYE DÖNÜŞÜR
Türkiye’de ve yurtdışında hangi koşulara katıldınız?
Türkiye’de başta Uludağ Ultra Trail, Cappadocia Ultra Trail, Bodrum Ultra Maratonu, Alanya Ultra Trail, İznik Ultra Maratonu olmak üzere yaklaşık olarak 80’nin üzerinde koşu yarışına katıldım. Yurtdışında ise Prag, Budapeşte, Moskova ve Berlin’de yarı maraton koştum. Uludağ Ultra Trail 64 KM Genel Klasman Kadınlar üçüncülük, İznik Ultra Maratonu 57 KM Yaş Kategorisi birincilik, Sapanca Ultra Maratonu 40 KM Yaş Kategorisi üçüncülük olmak üzere derecelerim oldu.
Sakatlık yaşadınız mı?
2019 yılında katıldığım Sapanca Ultra Maraton’un 40 km’lik parkurunda yarışın yarısında dengemi kaybederek düştüm ve sol kol kolumu kırdım. Yarışı hiç bırakmadan geriye kalan 18 km’yi bitirdim. Yarışta olmanın verdiği heyecanla kırık kolum yerine sağlam bacaklarımı ve sağ kolumu düşünerek bitiş çizgisine varmayı başardım ve yarışta derece elde ettim. O an öğrenmiştim ki: “İnsan odaklandığı şeye dönüşür.” Kırık kolla giderken sadece yarışı bitirmeye inanmış, acıyı hafif diye geçiştirmiştim. Demem o ki “Neye odaklandığınıza dikkat edin, çünkü odak gerçeğe dönüşüyor!”
En uzun koşunuz hangisi?
Ultra Maraton ile ilgilendiğim için hep uzun mesafeler koşarım. En uzun mesafe koşum Cappadocia Ultra Trail 119 km’dir.
KOŞARKEN KENDİMİ KEŞFETTİM
Koşmak hayatınızda neyi değiştirdi?
Hayatımı baştan aşağı değiştirdi. Çevremi, ilgi alanlarımı, bakış açımı, mesleğimi dahi etkiledi. Ama en önemlisi kendimi keşfetmek oldu. Cesaretimi, istikrarı, zorluklara karşı kimi zaman su gibi kimi zaman da kaya gibi olduğumu anladım. Koşu benim için sadece bir spor değil aynı zamanda hayata açılan bir kapı niteliğinde. Koşarken gördüğüm yerler hikâyeleri ile hayatın ta kendisi.
KİLOMETRESİZ DEĞİLİZ AMA KİLOMETRE SİZ SİNİZ
Kilometresiz kitabının çıkış noktası ne oldu? Neden adı KİLOMETRESİZ ?
Koşmaya başladığımda Türkiye’de koşu üzerine yazılmış çok az kitap vardı ve bunlar hep teknik bilgi içiyordu. Ancak ben koşu ile ilgili hiç bilgi sahibi olmayanları harekete geçirecek bilgileri paylaşmak istedim. Bunu yaparken de koşarken biriktirdiğim gerçek ve hayal ürünü hikâyeleri de ekledim. Koşudaki kilometreler ile hayattaki yaşlarımız bana göre aynı yerde ilerliyor. Hayattaki kilometreler sizin yaşlarınız, yaşadıklarınız, yaşattıklarınız… Bana göre doğduğumuzdan andan itibaren hayat bir koşu! Mesafesinin uzun ya da kısa olacağını kimse bilemez ancak o mesafenin nasıl geçeceğine karar verebilir, yaşayabilir.
Kitapta neler var?
Daha çok yol hikâyeleri var. Kimi zaman gerçek kimi zaman da hayal ama hepsi yaşamın içinden koşarak geçtiğimiz hikâyeler. Kitapta okurlar benden de bir şeyler bulacak. Çocukluğumun saflığını, ergenliğimdeki asiliklerimi, koşarken yaşadığım maceraları, karşılaştığım ön yargılarla dolu duvarları, hayal dünyamdaki arkadaşlarımı, yaşamak için koştuğum kilometreleri bulacaklar.
Vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Harekete geç! Hayatını durarak değil, koşarak ya da yürüyerek yaşa!