Ayşe Hatun Önal: Çok olan değil, az olan kıymetli

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR

aysun.yildiz@aksam.com.tr

Sıra dışı şarkılarıyla adından söz ettirmeyi her zaman başaran Ayşe Hatun Önal’la yeni albümü “Selam Dengesiz”i konuşmak üzere buluştuk. Hem yeni albümünü hem çöl macerasını hem de aşkı konuştuk… Son zamanlarda yaptığım en samimi röportajlardan biri oldu. Ayşe Hatun Önal, baharı mükemmel bir albümle, bizi de pozitif enerjisi, güler yüzü ve sıcaklığıyla karşıladı. Hiç şaşırmayın, çünkü o soğuk duruşunun arkasında gerçekten çok sempatik bir kadın var. Hadi 

gelin dışı soğuk, içi sıcak bu kadını daha yakından tanıyalım.

Yeni albüm, yeni heyecan… Dinledim ve çok beğendim. Siz nasıl hissediyorsunuz?

Çok teşekkür ederim. Mutluyum… İçime sinen bir albüm oldu. “Kalbe Ben” şarkımı sevenleri unutmadım. Onları da mutlu edeceğim parçalar koydum. Herkesin kendinden şarkı bulacağı bir albüm oldu bence. 

Albümün adı neden “Selam Dengesiz”?

Aslında bir anlamı yok. “Çak Bir Selam”ın selamını aldım, sonuna dengesizi ekledim. 

Hangi şarkıda sizi buluruz?

Hepsinde… Şarkıları ben seçtiğim için birinin a’sında birini b’sinde, hepsinde ben varım. 

Bu albümle neyi anlatmak istediniz?

Aslında konsept albüm değil. Şarkılar başka başka kalemlerden çıktı. Dolayısıyla tek bir konuya odaklanmadım. Şarkıları içimden gelerek seçtim. Mesela “Beyaz Atletli” çok espriliydi, o yüzden seçtim. 

Burning Man Festivali'nde, çölde klip çektiniz. Nasıldı?

Evet, koca çölde 4 gün kaldım. Gece bayağı soğuktu ve çok üşüdüm. Onun dışınca çok güzeldi, eğlendik. Klip çekimini son günü yapabildik, Can Sarcan çekti… 

ÇALIŞKANLIĞIM ÜSTÜMDE 

Albümde üç şarkı da size ait… 

Evet, “Dur Dünyam” şarkısını iki sene önce yazmıştım. 

Ne sıklıkta şarkı yazarsınız?

Çok sık yazamıyorum aslında. Onun matematiğini öğrenmek lazım. Ben de senelerdir inatla 

öğrenmiyorum. Şu ara çalışkanlığım üstümde. Belki sürekli yazmaya başlarım… 

Yazabildiğinizi ilk ne zaman keşfettiniz?

Aslında lise yıllarımdan beri yazıyordum ama çok ciddiye almıyordum. Profesyonel olarak “Çeksene Elini”yi yazdıktan sonra başladım. Sonra geçmişte yazdıklarımın üzerinden geçip değerlendirmeye başladım. En son da “Dur Dünya”mı yazdım. Dinledin mi? 

Dinledim tabii. “Asice yaşadım her daim bu hayatı” diyorsunuz ya gerçekten öyle mi yaşadınız, nasıl bir ruh haliyle yazdınız şarkıyı?

Ozan Çolakoğlu’yla telefonda konuşurken “Senin kendi bestelerin yok mu” diye sordu. Telefonu kapattık, durdum düşündüm “Neden yazmıyorum?” dedim ve oturup yazmaya başladım. Albüm hazırlığına girmeden bir ay önce aklıma geldi. Albüme koyduk. Şarkı yazışım şöyle ki; bir anda yukarıdan bir kanal açılıyor ve bana yazdırıyor gibi hissediyorum. Kendim durup dururken oturup yazarsam ilkokul seviyesinde oluyor. 

“Asi misiniz?” soruma cevap alamadım ama…  

Kendimce asiliğim var doğru. Her kuralın suyuna gitmem. Dışarıdan bakıldığında asi olduğum söylenebilir ama isyankâr değilimdir. Asi olmak zaman zaman güzeldir (gülüyor). Hayatta abartmadığımız sürece her şey güzel…

ACIYI ANLATIRKEN POZİTİFİM

Sizin müziğinizin dili ne anlatıyor?

Müziğimin melankolik bir tarafı yok. Acıyı anlatırken bile pozitif. Özellikle dikkat ettiğim naif ve pozitif bir dili var. 

Melankolik bir tarafınız var mı?

Pozitif olmaya çalışıyorum ama melankolik bir tarafım da var maalesef ve o tarafımı hiç sevmiyorum. Önemli olan bunları dengede tutabilmek… Genelde neşeli olduğumu söylerler. Dinamik bir yapım var ve tutarlıyım. Sorgulamayı severim ve kendimi çok sorgularım. 

İnternette okudum “Ne yazık ki hak ettiği değeri göremeyen zarif bir hanımefendi. Ülkede kendini tekrar etmeyen ender müzisyenlerden” demişler sizin için...

Bazen ben de bakıyorum hakkımda neler yazdıklarına. Genelde sert ve acımasız oldukları için arkadaşlarım “Bak ne güzel şeyler yazmışlar” diye arayıp haber veriyor. Aslında çok olan değil, az olan daha kıymetli. Nerede durmak istediğine de bağlı. Çok olan şeyin kıymeti yoktur. Her zaman az olan daha değerlidir. Altın mı kıymetlidir, pırlanta mı?

Pırlanta…

Hangisinden çok var, altından. İnsanoğlu az olana yani pırlantaya paha biçmiş... 

Sizin alternatifiniz de yok tabii…

Bence kimsenin alternatifi yok. Herkes kendi yolunu belirleyip o yolda ilerliyor. Yarışan kişiler değil, şarkılar. Şarkılarım çıktığı dönem karşısına koyabileceğim alternatif yoktu. Mesela “Çak Bir Selam” çıktığında onun gibi bir marş şarkısı yoktu. Şimdi yine “Olay” şarkısının karşısına koyabileceğim alternatif yok. Dediğim gibi herkesin kulvarı başka... 

KORKUMU TUBA ÜNSAL SAYESİNDE YENDİM

Çocuğunuz olsun ister misiniz?

Eskiden ayak bağı olacağını, hareketlerimi ve yaşantımı kısıtlayacağını düşünüyordum. Tuba Ünsal bu korkumu yenmeme sebep oldu. Çocuğu henüz 4-5 aylıkken onu da alıp gezmelere gidiyordu. Demek ki birlikte gezmek de mümkünmüş dedim…

Tuba Ünsal’la arkadaş mısınız?

Evet, o camiadan tek arkadaşım diyebilirim. Düzenli görüşürüz… 

Şu an hayatınızda biri var mı? 

Yok ya da başlamak üzere olabilir belki. 

Nasıl âşık olursunuz?

Bu konular binlerce yıl konuşuldu. Cevabı bulanamadığı için ben de bilemiyorum (gülüyor).

Sizce ilişkiyi kadınlar mı ayakta tutar?

Bence bir ilişki bittiyse biter. Tutunmaya çalışanların halini görüyorum, çok zor. Çöküyorlar ve mutsuz bir hayat yaşıyorlar.

HER ŞEYİN VAKTİ OLDUĞUNA İNANIYORUM

Senelere yayarak albüm çıkarmak sizin tercihiniz mi?

Bilinçli olarak yapmıyorum ama ara vermek iyidir. Her şeyin bir vakti zamanı olduğuna inanıyorum. 

Albümde favori şarkınız var mı?

Ayırt etmek çok zor. Hepsini çok seviyorum, hepsi kendi içinde çok iyi. Ama sound olarak “Dur Dünyam…”

Mahmut Orhan’la nasıl bir araya geldiniz?

Yazın çok garip ama birçok kişi “Mahmut’la çalışman lazım senin” diyordu. Yönlendirmeler sonucu bir gün aradım Mahmut’u. “Görüşelim” dedim. Görüştük, “Kalbe Ben”i çok severmiş, çok isterim çalışmak dedi ve iki şarkı yaptık. 

Albüm kapağında illüstrasyon yapılmış. Sizin tercihiniz miydi? 

Klibi çektiğim ekipten böyle bir teklif geldi. Deneme yaptık çok hoşuma gitti…

KISKANÇ DEĞİLİM!

Kıskanç mısınız?

Şu an düşünüyorum… Ama yok değilim. 

Kıskanılır mısınız?

Şimdiye kadar kıskançlık için kavga ettiğimi hatırlamıyorum. Aynı şey karşı taraf için de

 geçerli… Babam, anneme sonsuz güvenen biriydi. Öyle bir enerjiyle büyümediğim için, 
o enerjiyi yaşamadım hiç.

İlişkide sizin için ne önemlidir?

Anlayış. Benim için sevgiden, saygıdan daha önemli. Karşıdaki insanın anlayışı kıtsa Brad Pitt olsa ne yazar…

Ne tarz erkeklerden hoşlanırsınız?

Anlayışlı dermişim (kahkahalar). O da bana kalsın. 

Fedakâr mısınız? 

Zaman zaman. Bu dönüşümlü bir şey… İlişki, sen bir adım attığında karşı tarafın da bir adım atmasıyla devam edermiş. O bir adım geliyor, sen beş adım atıyorsan bu fedakârlık değil, başka bir şey oluyor.