Aybüke öğretmeni canlandırmayı çok istemiştim

''Öğretmen oldum ben'' paylaşımı ile hafızalara kazınan şehit öğretmen Aybüke Yalçın'ın hayatını anlatan film dün vizyona girdi. Filmde Aybüke öğretmeni canlandıran Nihayet Şahin: ''Seçmelere katıldığımda içimden bir ses bu rolü sen oynayacaksın diyordu. Karar açıklandığında heyecanlandım ve sevindim. Onu anlamak ve hissetmek için çok çalıştım. Onun hayatının bana da ilham olacağını düşündüm. Aybüke, çok özel bir kadındı.'' şeklinde konuştu.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Son yıllarda sinema alanında biyografi filmleri yükselişte. Gişedeki karşılığı hayli yüksek olunca topluma mâl olmuş kişilerin hayatlarını beyaz perdeye taşıyan projelerin de sayısı artmaya başladı. Bu filmler içinde şehitlerimizin hayat hikâyelerini anlatanlara ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Zira PKK terör örgütünün hedef aldığı sivilleri unutulmaz kılmak, gelecek nesillere aktarmak ve tarihe bir not düşmek toplumsal hafızayı canlı tutmak adına çok önemli. Eren Bülbül filminin ardından yine TRT ortak yapımı Aybüke öğretmenin hayatı da beyazperdeye taşındı. "Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!" filmi Batman'ın Kozluk ilçesinde 9 Haziran 2017'de PKK'lı teröristlerin hain saldırısı sonucu 22 yaşında şehit edilen cesur ve kahraman öğretmen Aybüke'nin yaşamını konu alıyor. Senaryosunu Uğur Kılıç ve Ozan Bodur'un kaleme aldığı filmde Aybüke öğretmeni Nihayet Şahin, babası Sadık Yalçın'ı Caner Kurtaran, annesini ise Zeynep Kankonde canlandırıyor. Filmin oyuncuları arasında; Engin Hepileri, Cansel Elçin, Murat Han, Turgay Tanülkü ve Zeliha Kendirci gibi başarılı isimler de yer alıyor. 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde vizyona giren filmi Nihayet Şahin ile senarist ve proje tasarımcısı Uğur Kılıç'tan dinledik.

ONA DAİR HER ŞEYİ OKUDUM

Çok kıymetli bir filmde rol alıyorsun. Filmi kadroya dâhil olmanı konuşacağız ama önce seni bir tanıyalım mı? Bugüne kadar neler yaptın?

Konservatuvar mezunuyum. Oyunculuk benim için sadece bir meslek değil. Hayatta bir şeyler öğrenme ve keşfetme yolculuğumda benimle olan, bakış açımı değiştiren, empati kurmamı sağlayan bir alan oyunculuk. Hayatımı daha anlamlı ve keyifli kılıyor sanatla iç içe olmak. Sanırım hayatımda en iyi aldığım karar oyunculuk diyebilirim. Her ânını seviyorum. Sette yorulmak da tiyatro sahnesinde heyecanlanmak da her ânı benim için keyifli ve ölene kadar yapmak istediğim bir meslek. Daha önce de bir filmde oynadım, küçük de olsa güzel bir deneyim oldu. Birçok tiyatro oyununda yer aldım. İlk başrol deneyimim Aybüke filmi.

Başrol oynamak nasıl bir duygu?

Hem çok duygusal hem de heyecan verici elbette. Çok stresli bir işin lokomotifi olmak gerekiyor.

İşin her ânında her duygusunda var oluyorsun. Keyifli bir yorgunluğu var. Çok da özel bir duygu tabii karakteri hissetmek ve her ânını yaşatmaya çalışmak. Bir oyuncu için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Özellikle Aybüke bir biyografi filmi ve ben bambaşka bir çalışma şekli geliştirdim. Onu anlamak ve hissetmek için çok çalıştım. Aybüke çok özel bir kadındı. Bazı hayatlar tüm insanlara ilham verir. Bu hayatları sinemaya yansıtmak bana aşırı heyecan veriyor. Kısaca ilham veren hayatlar sinemada olmalı.

AYBÜKE İLE EMPATİ KURMAK ÖZELDİ

Bu rolü senin oynayacağını duyduğunda ne hissettin? Çünkü herkesin kalbinde yer etmiş olan birini canlandıracaktın... Tereddüt ettin mi?

Heyecanlandım ve sevindim. Oyuncu olarak böyle hüzünlü bir hikâyenin karakteri olmak, herkesin kalbinde yer etmiş ve ilham olmuş bir öğretmeni canlandırmak bana da ilham olacaktı. Seçmelere katıldım. Umarım ben seçilirim diye de içimden geçirdim. Sonra seçildiğimi öğrendim. Bu süreç biraz uzun sürdü beklerken de umudumu kaybetmedim. Aybüke filminin çekileceğini duyduğum andan itibaren hep içimden bir ses 'Bu rolü sen oynayacaksın' diyordu. Öyle de oldu. İlk günler biraz daha alışma süreci idi. Sonrasında yönetmenimiz en doğru şeyi söyleyecektir ama galiba her şey tam istenilen gibi oldu. Bakalım izleyip hep beraber göreceğiz.

Bir hazırlık sürecin oldu mu?

Tabii, çok uzun olmasa da bir süre çalıştım. Aybüke'ye dair her şeyi okudum. Öğretmenler ile ilgili birçok araştırma yaptım. Enstrüman çalıştım. Bağlama eğitimi aldım. Şarkı söylemeyi çok severim. Filmde de bağlama çalıp, şarkı, türkü söylediğim yerler var. Bağlama çaldığım sahneler keyifli idi. Umarım seyirci de o sahneleri beğenir.

Kendini onun yerine koyduğun oldu mu? Nasıl bir çekim süreci geçirdiniz?

Çok fazla oldu. Enerjisi, duyguları, yapmak istedikleri o kadar güzel ki. Onunla empati kurmak çok özel. Ne hissederdi bu filmi izlese ne düşünürdü diye ben de düşündüm. Bu his bana yardımcı oldu. Verimli, sorunsuz bir set süreci oldu. Ekipteki herkesle ilk defa çalıştım ve sevdim. Birbirimize yardımcı olduk hep.

EN ZOR SAHNE ŞEHİT OLDUĞU ANDI

Çekmekte en zorlandığın sahne hangisiydi?

En zorlandığım sahne konser sahnesi diyebilirim. Sahneleri çekmekten, çalışmaktan hep keyif alırım. Zorlukları pek düşünmem. Sadece konser sahnesi çok kalabalıktı, o sahnede ister istemez daha çok tekrar almak gerekti. Yoğun da bir sahneydi ama sonuç çok güzel oldu.

Şehit olduğu sahneyi nasıl çektiniz?

O an beni çok duygulandırdı. Çünkü Aybüke'nin son sahnesi ve çok üzücüydü. Hayata gözlerini yumduğu o ânı oynamak benim için çok zordu. Filmin en önemli sahnesiydi ve birçok açıdan çekildi. Bu çekimlerin gelmesini pek istemedim. Ama tabii ki çekmemiz gerekiyordu. Bütün ekip için de zor bir andı.

AİLESİYLE BULUŞTUĞUMUZDA SESİM TİTREMİŞTİ

Çekim sürecinde aile ile de bir araya geldiniz. Onlardan Aybüke'yi dinledin mi?

Evet sete ziyarete geldiler. Onlarla sohbet ettik. Çok güzel ruhlu insanlar ve bana çok destek oldular. Onlarla bir araya gelince çok heyecanlandım. Sesim titredi. Beni rahatlattılar, sahnemi izlediler. Çok duygu dolu bir andı. Bu işi en iyi şekilde yapmalıyız diye düşündüm. Aybüke'nin hayatını en güzel şekilde yansıtmalıydık. Benim için en önemli olan şey biricik kızlarını kaybetmiş anne, babanın bu filmi izlerken 'Evet kızımız Aybüke'yi yansıtmış bu film ve karakter' demeleri. Onların yorumu, onların hisleri çok kıymetli benim için.

KADERİ İSMİ VERİLİRKEN ŞEHADETLE MÜHÜRLENİYOR

Senarist ve proje tasarımcısı Uğur Kılıç

Senaryoyu yazım sürecine başlamadan önce nasıl hazırlık yaptınız?

Mesleğe köy okulunda başlamış bir öğretmenim aynı zamanda. Bu senaryo benim için öğretmenlik mesleğine bir vefa borcu ve bir memleket ödevi. Aybüke'nin şahsında sayıları iki yüzü bulan şehit öğretmenlerimize bu film bir hürmet ve saygı nişanesi. Aybüke'nin hayat hikâyesini bir davet vesilesi ile tanıştığım babası Sadık Bey'den dinlediğimde böyle bir senaryo düşüncem yoktu. Fakat Aybüke'nin o kısacık hayat hikâyesi öylesine hüzünlü ve güçlüydü ki bu hayat hikâyesini herkes bilmeli diye geçirdim içimden ve birkaç gün sonra senaryo ile ilgili ilk notlarımı almaya başladım. Sonra hem Aybüke'nin annesi ve kardeşi ile hem üniversite arkadaşları hem de okuldaki öğretmen arkadaşları ile görüşme fırsatımız oldu. Çalıştığı Batman Kozluk'taki liseyi de senaryo ekibi ziyaret etti, notlar alındı ve senaryo onların verdikleri bilgiler doğrultusunda rotasını buldu.

Duyduklarınız, gördükleriniz karşısında sizi en çok etkileyen ne idi?

Aybüke, henüz 22 yaşında mesleğinin baharında, öğrencilerine tutkuyla bağlı bir öğretmen. 2017 yılı 9 Haziran günü Ramazan ayında oruçluyken öğrencilerine karne verdiği bir günde şehit ediliyor. Tayini Batman'a çıktığında terör olayları sebebiyle ailesi gitme dese de o "Bayrağın dalgalandığı her yer bizim vatanımız." diyerek yola düşüyor. Bu kararlılık ve öğretmenlik tutkusu beni en çok etkileyen unsurlardan. Bu sebeple bir senarist kaygısından ziyade bir öğretmen kalbiyle şunu söyleyebilirim. Bu film, bütün öğretmenlerin bir başucu filmi olmalı. Bütün öğrencilerin ise öğretmenlerine bir saygı duruşu.

Nasıl bir hikâye kurguladınız?

Biz hikâyemizi Aybüke'nin gerçek yaşam öyküsü üzerine inşa ettik. Filmde izleyecekleriniz kurguya eklenmiş bazı sanatsal unsurlar dışında tamamıyla onun gerçek hayat hikâyesini anlatıyor. Aybüke'nin çocukluk ve ilk gençlik yıllarına da yer vermeye çalıştık fakat ana omurga onun kısa öğretmenlik dönemini ele alıyor. Fedakâr, çalışkan, tutkulu, heyecanlı bir öğretmen imgesi filmin ana unsuru.

Yazmakta en zorlandığınız sahne hangisi oldu?

İlk başta akla şehadet sahnesi gelebilir ve bir senarist olarak gerçekten de bu sahne benim için zordu. Fakat en az onun kadar zorlandığım sahne Aybüke'ye isim verilme sahnesidir. 1993 yılında Aybüke henüz doğmadan anne ve babası ona 1993 yılında yaşanan Hocalı katliamında şehit edilen Aybüke isimli bir bebeğin adını vermek ve o küçük şehidin adını yaşatmak istiyorlar. Bir anlamda Aybüke'nin kaderi daha ismi verilirken şehadetle mühürleniyor. Bu konu beni senaryo yazarken çok sarsan bir unsurdu.