Ayasofya'nın marşı hani?

Fazıl Say'ın 100. Yıl Marşı çoğunlukta karşılık bulmadı. Türkiye Yüzyılı ruhunu yansıtacak sadece marşlar değil, şarkılar, türküler, filmler, oyunlar, sergiler, bienaller yapılmalı. Ayasofya'nın marşı hani? Keşke Yıldırım Gürses yaşasaydı, kim bilir nasıl yürek titreten bir marş çıkardı ortaya. Kızılelma'nın türküsü nerede?

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Cumhuriyet'in 100. Yılı ülkemiz için önemli bir dönüm noktası. Geçen yüz yılın muhasebesini yapmak için bir fırsat ve geleceğe neler bırakacağımızı, neler söyleyeceğimizi, ufkumuzun nerelere uzanacağını hassasiyetle ölçüp biçerek kayıt altına almamız gereken bir zaman dilimi. Elbette her yıl dönümünde olduğu gibi böylesi anlamlı bir tarihi de ölümsüzleştirecek eserlere ihtiyaç var.

Sinema, tiyatro, güncel sanat, resim, dijital sanat ve tüm sanat disiplinlerinde 'Türkiye Yüzyılı'na dair cümlelerin daha yüksek sesle söylenmesi gerekiyor.

Sahaya baktığımızda ise durum içler acısı. Sinemamız ve tiyatromuz içine düştüğü yabancılaşma, kimliksizleşme ve bunalımlı ruh hallerini muhalefet sosuyla servis etmek dışında herhangi bir adım atabilmiş değil. Dünya ölçeğinde ses getirecek film ve oyunlarımızın sayısı yok denilecek kadar az. Umut veren, filizlenme aşamasındaki yeni bakışların da 'piyasa' ve 'mahalle' baskısından sıyrılıp dik duruşla varlık gösterebilmesi hiç kolay değil.

Sanat cephesinde 'Türkiye Yüzyılı' vizyonunu AK Parti'nin söylemi olarak görenler ve dahası gelecek yüz yıla dair kendi projesi, projeksiyonu ve hayalleri olmayanlar arkaik bir 'karanlıktan kurtarılacak Türkiye' masalını tekrarlayıp duruyor. Günlerdir bu tartışma 'müzik' üzerinden süregidiyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in siparişi ile Fazıl Say'ın bestelediği marş, 100. Yılın ruh ve anlamını karşılamadığı gibi hitap ettiği kitle de dahil beklentiyi karşılamaktan çok uzak. Andante Klasik Müzik Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bali, "Cumhuriyetimizin 100. Yılı için bestelenmiş bir marşta bir kere bile 'Türkiye', 'Cumhuriyet' sözcükleri geçmez mi? Şiir, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yıldönümünü anlamlandırmaktan o kadar uzak ki. Beste de neticede ısmarlama olunca ortaya yapay bir iş çıkmış. Kusura bakılmasın..." sözleriyle ifade etti haklı isyanını. Sözleri şair Ayten Mutlu'ya ait olan 100.Yıl Marşı gerçekten de Yeni Rakı reklam filminin notalara dökülmüş hâli adeta. Fazıl Say gibi öz kültürüne hiç de yabancı olmayan dünya çapında bir sanatçının 100. Yıl marşı gibi özel bir beste yapma şansını ideolojik körlüğe feda etmesi gerçekten üzücü. Dolayısıyla ne söz ne de müziğiyle etki uyandıracak, dillere dolanacak bir marş olmamış. Yapılan eleştirilere verdiği sert tepki de ortaya çıkan işin neden karşılık bulmadığını açıklamaya yetiyor.

BIKMADIK MI BU EZBERDEN?

'Karanlıktan aydınlığa çıkma' ezberi de artık kabak tadı vermeye başladı. Tabi ortam terör örgütlerinin uzantısı ve destekçisi olanlar, bizatihi 'devlet' kurumunun varlığından rahatsızlık duyan, kendini demokrasi havarisi gibi gösterip seçimlerin yüzü suyu hürmetine çoğulculuk maskesi takanlar için pek aydınlık değil.

Ama vatanını, milletini seven, bayrağını görünce gözleri nemlenen, çocuğundan yaşlısına tanıdığı tanımadığı herkesin huzuru, ağız tadı için dua edenlerin baktığı yerden umut veren bir gelecek görünüyor. Sadece birkaç haftadır bile birbiri ardına Türkiye Yüzyılı'nın önünü açacak hamlelere şahitlik ediyoruz. Kendi arabasını, İHA'sını, SİHA'sını, savaş gemisini, teknolojisini üreten, enerji alanında dışa bağımlılıktan kurtulan bir ülke haline geldik. Millet olarak bunun heyecanıyla içimiz kıpır kıpır olmuşken Cumhuriyet'in 100. Yıl bestesinde bunların hiçbirinin esamisi okunmuyor.

Muhtemelen yıl boyunca 100. Yıl için başka besteler de ortaya çıkacak. Ama şimdilik üretilenlerden biri de Halk Müziği sanatçısı Sümer Ezgü'ye ait. Onun da sözleri hayli zayıf, ilkokul müsamerelerinde bile söylenmeyecek türden bir çalışma.

Keşke bu dönemin izlerini taşıyan türküler yakılsa, umutları yeşertecek şarkılar çoğalsa...

Yücel Arzen'in Türkiye Yüzyılı bestesi bu anlamda olması gerekene en yakın beste. Heyecan ve coşkuyu yüksek tutan, ritmi ve duygusu dinleyene de geçen bir marş. 'Yarın değil hemen şimdi' vurgusu bile şimdiden pek çoğumuzun aklında yer etti. Dediğim gibi yıl boyunca Türkiye Yüzyılı ruhunu yansıtacak sadece marşlar değil, şarkılar, türküler, filmler, oyunlar, sergiler, bienaller yapılmalı. Ayasofya'nın marşı hani? Keşke Yıldırım Gürses yaşasaydı, kimbilir nasıl yürek titreten bir marş çıkardı ortaya. Kızılelma'nın türküsü nerede? Barış Manço çok zaman önce 2023'ün şarkısını söyledi. Peki ya şimdiki müzisyenlerin düşleri nerede? Bayraktar için hip-hop mu olur, rap mi gençler söylemeli en güzelini!

Teknofest'te bilim ve teknoloji alanında yükselen heyecan ve enerji sanat alanında da varlığını hissettirmeli. Son yıllarda savunma sanayii alanında yapılan hamleler göz aydınlığımız oldu. Ancak Celal Fedai hocamızın da dediği gibi 'Kültürel bağımsızlığa da aynı önemi vermemiz gerek artık. Bunun için bir kültür idaresi oluşturup, irade göstermeliyiz.' Türkiye Yüzyılı'nda kültür ve sanat alanında da bu ülkenin gençlerini bağımsızlığa ulaştıracak adımlar atılmalı. Kültürel hegemonyanın çoraklaştırdığı sanat iklimi kendi rengini, kokusunu, dokusunu bulmalı. Aksi takdirde eli yüzü düzgün bir 100. Yıl Marşı yazılamayışı en hafif ayıplarımızdan biri olarak tarihe geçer.