Asuman Krause: Başarımın sırrı yapmadığım işlerde

Sunucu, şov insanı ve bir televizyon ikonu Asuman Krause: ''Çok iyi işler yaptığınız zaman iyi işler yapmaya devam etmek istiyorsunuz. Bu yüzden bir dönem pek çok projeyi tercih etmedim. Bence bu kadar yıl hala bu piyasada olma nedenim ya da başarımın sırrı da yapmadığım, kabul etmediğim işlerden kaynaklanıyor...''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Herkes için bir televizyon ikonu Asuman Krause. Günümüzün sık kullanılan ve popülarite mantığıyla hemen herkese yapıştırılan ikonluk adlandırmasından bahsetmiyorum elbette. Esas ve gerçek tanımından, emekle ve kendine haslıkla kazanılandan bahsediyorum. Yıllar boyunca sunduğu televizyon programları ve dâhil olduğu şovlar; üslubu ve özgün tarzıyla birleşince kaçınılmaz olarak bu tanımı kazandı çünkü kendisi. Bu kazanım yeni veya geçici değil üstelik. Şimdi ortadan kaybolsa, yıllarca televizyonda olmasa, ardından çıkıp gelse yine aynı tanımı kullanırız onun için. Benim de röportajımız sırasında "Nasılsınız?"dan sonraki ilk sorum bu oldu zaten, "Nasıl oldu bu iş?"... "Samimiyet" dedi. Tüm röportaj boyunca da aynı samimiyet ve Asuman Krause'liği ile yanıtladı sorularımı, öyle de ağırladı. Profesyonel basketbolculuk geçmişinden oyunculuk ve müzik serüvenine, Türkiye ikinci güzeli seçilmesinden sonra birbiri ardına gelişen olaylara, sunuculuğunu yaptığı Arjantin'deki yarışmalardan şimdilerde 360 TV'de hafta içi her akşam ekrana geldiği Aileler Yarışıyor'a kadar her şeyi konuştuk, buyurun sohbetimize...

BENCE BEN MUTLULUK ÜRETİCİSİYİM

Nasılsınız, şu ara neler düşünüyorsunuz?

Gece o kadar çok şey düşünüyorum ki kimi zaman uyuyamıyorum. O yüzden düşünmemek ve rahat uyuyabilmek için hiçbir şey düşünmemeye çalışıyorum. Bunun için de televizyonu açıyorum. Televizyon sesiyle uyuyorum, ben de böyle bir insanım işte. Bu nedenle oldum olası bir sesle uyurum. Onun dışında harikayım ve gerçekten çok iyiyim. Gece uyurken o kadar mutlu oluyorum ki, tüm yaş gruplarından olumlu geri dönüşler alıyorum çünkü. Ben mutluluk üretiyorum bence. Karşılaştığım insanlar bana, "Asuman Hanım, beni mutlu ediyorsunuz, sizi görüyorum ve mutlu oluyorum." diyorlar. Bu çok güzel bir şey.

Dolandırmaya gerek yok bence. Siz bir televizyon ikonusunuz. Bunun farkında mısınız ve bunu kendi içinizde veya arkadaşlarınızla konuştuğunuz zamanlar oluyor mu?

Aslında çok farkında değilim. Ama geçenlerde biri, "Asuman Hanım siz bizim, Youtube'umuz, Netflix'imizdiniz." dedi bana. O kadar güzel bir şey söyledi ki, belki o bile farkında değil beni ne kadar mutlu ettiğinin. O zaman o kadar sosyal medya ve dijital platform olmamasına rağmen insanlar sadece televizyondan izliyorlardı programlarımı. Buna rağmen o kadar yayılmış ki... Örneğin bir aile geliyor ve "Asuman Hanım benim oğlum sizin hayranınız." diyor. Bakıyorum çocuk 7 yaşında. Nereden hayranım olacak acaba? Meğerse annesi babası zamanında Wipe Out izlemiş şimdi ise eğlence olsun diye Youtube'dan açıyorlar, çocukları da izliyor. Böyle durumlarda fark ediyorum, hakikaten nesilden nesile, 7'den 70'e gibi bir durum oluşmuş. O zaman senin dediğin gibi bir ikonluk durumu çıkmış oluyor ortaya. Bunu sen söylediğin için kullanıyorum, teşekkür ederim.

EN ÖNEMLİSİ SAMİMİYET

Mesela şimdi gitseniz, 10 yıl olmasanız televizyonda ama 10 yıl sonra tekrar döndüğünüzde bu tanımı sizin için yine kullanacağız, neden sizce?

Beş yıl televizyona ara verdim, hiçbir şey yapmadım ama kurumsal başka işlerde bulundum, moderatörlük ve sunuculuk gibi. Bir arkadaşım, "Televizyonda yoksun, sosyal medyada da çok aktif değilsin, bu nasıl oluyor, bir sürü iş geliyor. 10 sene ortadan yok olsan, hiç yok olmamış gibi olacaksın." demişti. İnan bunun nedenini ben de tam olarak bilmiyorum ama elbette spesifik bazı durumlar var. Örneğin insanlar televizyonda sesimi duysalar, hemen ben olduğumu anlıyorlar. En önemlisi de tabii samimiyetim. Kısaca birçok şey bir araya gelmiş, herkesin kafasında oturmuş ve günün sonunda da Asuman oluşmuş zihinlerinde gibi geliyor bana.

BEN BENİM, GERÇEĞİM, İLLÜZYON DEĞİLİM

Peki bu, profesyonel, televizyonun istediği yani yapay bir samimiyet mi bu?

Hayır, ben zaten böyleyim, hep de böyleydim. Beni görenler, "Asuman Hanım gerçekten öyleymişsiniz, gerçekten televizyonda olduğunuz gibiymişsiniz" diyorlar. Buna hep şaşırıyordum çünkü ben kendimi bildim bileli böyleydim. Fakat sonradan anladım, meğerse bazı insanlar samimi görünmek için bunu yapıyorlarmış televizyonda, tabii ben bunu bilmiyordum. Kendimden yola çıktığım için ben herkesi böyle sanıyordum. Wipe Out teklifi geldiğinde de, "Benden tam olarak ne istiyorsunuz?" demiştim. Onlar da bana "Hiçbir şey istemiyoruz sen ol." demişlerdi. Ben de ben oldum. Wipe Out'tan sonra ise artık insanların şaşkınlıkları ile karşılaşmamaya başladım çünkü artık biliyorlardı. Bu işin en önemli kısmı samimi olmak ama bunu herkes yapamıyor, olamıyorlar. O nedenle bana şaşırıyorlar, televizyondakinin aynısısınız diye. Ben benim, gerçeğim illüzyon değilim. Olmadığım bir şeyi de satmak istemiyorum.

İYİ İŞLERDEN SONRA YİNE İYİ İŞLER YAPMAYA DEVAM ETMEK İSTEDİM

Neden televizyona 5 yıl ara verdiniz peki?

Çok iyi işler yaptığınız zaman iyi iş yapmaya devam etmek istiyorsunuz. Bu yüzden o dönem birçok işi tercih etmedim. Ben çok hissiyatlı giden biriyim ve hissetmiyorum bazen. İyi işler de geldi ama hissetmedim. Bence aslında bu kadar yıl hala bu piyasada olma nedenim ya da başarımın sırrı yapmadığım, kabul etmediğim işlerden kaynaklanıyor. Tabii bazen ihtiyacınız da oluyor ekonomik olarak. Bu durumlarda da tercih yapma şansınız olmuyor. Size gelen teklifin ya da önünüzdeki seçeneğin çok uzun ömürlü bir iş olmayacağını anlıyorsunuz ama kabul etmek zorunda kalıyorsunuz. İşte benim tam olarak kabul etmeme gibi bir lüksüm vardı. Bu nedenle böyle bir ara verdim.

ÇOCUĞUM OLSA DİREKT BASKETBOLCU YAPARIM

Basketbol desem, ne dersiniz?

Ben hala basketbol sahasına gidemiyorum derim. O spor ayakkabılarının çıkardığı ses bile beni çok etkiliyor, duygulanıyorum... Çünkü bir zamanlar basketbolcu olmak istiyordum, tek derdim buydu. Ama daha sonra elimde olmayan sebeplerden dolayı bırakmak zorunda kaldım. Bu nedenle o içimde bir yara, ukde olarak kaldı. Şimdi çocuğum olsa direkt basketbolcu yaparım. Sabah, öğle, akşam idmana götürürüm onu. Gençler ders çalışmaya gidiyorum deyip, gezmeye veya başka bir yere giderler ya hani. Ben de basketbola kaçardım. Çünkü annem Türkiye'ye gelince basketbola devam etmemi istememişti. 14 yıl basketbol oynadım. Profesyonel basketbolcuydum, hakemlik de yaptım. O zaman bana sorsan ben dünyanın en büyük basketbolcusu olacaktım. Bir ara kendimi Michael Jordan'ın kız kardeşi falan sanıyordum, öyle havalara giriyordum. Sonra Türkiye'ye geldim, okul falan derken hava yollarında çalışmaya başladım Ankara'da. Aslında çok alakasız baktığın zaman ama hava yolunda çalışma sebebim dil biliyor olmamdı. Eğlenceli de bir işti ki zaten güzellik yarışmasından sonra da devam ettim çalışmaya hava yolunda. Herkes bırakırsın derken ben çalışmaya devam ettim. Sonuçta Türkiye ikinci güzeli seçilmek bir meslek değildi. Bir yerden para kazanıyor olmam lazımdı. Fakat sonradan anladım, modellik vs. gibi şeyler olunca saatlerim çakışmaya başladı. Ben de ayrılmak zorunda kaldım. Sürekli farklı yerlerden teklif gelmeye başlamıştı. Bu işlere girmeseydim muhtemelen havacı olarak kalırdım. Ama sonuç olarak günün sonunda şunu anladık. Ben sahne insanıymışım. Bu nedenle işimi çok severek yapıyorum. Bir de içine şarkıyı dâhil edersem 10 numara bir şey olacak. Bakalım, bir şeyleri harmanladığım bir şey kafamda, şov gibi.

ŞARKIMI RADYOLARA İSMİMİ KULLANMADAN GÖNDERDİM

Albüm çıkarmak popüler olmanızla mı ilgiliydi?

Hani bir dönem furyası vardı ya manken olursun ve sonra albüm çıkarırsın... Bunu o zaman bana da dediler. Ben de "Nereden biliyorsunuz ki benim şarkı söyleyip söyleyemediğimi, sesimi duydunuz mu?" demiştim. "Olur, hallederiz, zaten arkada vokaller olacak" demişlerdi. Aa ne münasebet, benim sahiplenemeyeceğim bir iş yapmamı istiyorlardı. Böyle bir şey olabilir mi yani? "Peki, ben hiç sahne şovu yapmayacak mıyım? Canlı söylemeyecek miyim, öyle şey mi olur?" dedim. Ama bu sırada zaten albüm yapıyordum. Kimse benim sesimi bilmiyordu ben gizli gizli albüm çıkardım. Eğer bilirlerse insanlar önyargılı olacaktı çünkü. "Ben de albüm yaptım, selam!" dediğinde insanlar seni eleştirecekler ve seni şartlı dinleyeceklerdi... Ben de isim vermeden radyolara yolladım. Şimdi kimse kusura bakmasın sesim de güzel, fena değil. Şarkının adı da Tenimizin Uyumu idi. Tuhaf olan bu furya bakış açısı.

BEN EKİPÇİ BİR İNSANIM

Aileler Yarışıyor'a nasıl başladınız ve nasıl gidiyor? Ayrıca bundan sonraki süreçte yapmak istediğiniz başka şeyler var mı?

Bir gün 360 TV'de Aileler Yarışıyor'un tekrar bölümlerine denk geldim. Bu dünyada da yayınlanan bir format. "Ben neden bunu sunmadım ya yıllardır devam ediyor." dedim ve 3 gün sonra beni aradılar. Daha önce asla bir iletişimimiz olmadı. Telefon geldi ve hemen görüşelim dedim. Şu an çok eğleniyorum ve gittiği yere kadar da aileleri yarıştırabilirim. Öte yandan evet kafamda bir şeyler de var. Ben doğru düzgün bir şey sunmak isterim her işimde. Yapmış olmak için yapmak istemiyorum. Özellikle son bir yıldır "Ben neden böyle bir şey yapmıyorum?" dediğim bir şey var kafamda, onu yapmak istiyorum. Ama ekipçi insanım, ekip lazım.

ESKİDEN DE İNSANLAR TELEVİZYONDAN ÜNLÜ OLDU AMA ORADA KALDILAR

Bu sektörde sorunlu olarak gördüğünüz bir şeyi paylaşır mısınız?

Mesela üretmek dedin ya konuşmamızın başında, üretmek illa somut bir şey değil tabii. Ben de mutluluk üretiyorum. Verdiğim mutluluğu duyunca çok mutlu oluyorum. İşimi yaparken çok eğleniyorum ve biliyorum ki benimle beraber karşı tarafta eğleniyor. Bu 10 numara bir şey, ne mutlu bana. Ama bazen bakıyorum Youtube veya başka dijital platformlara. Kendimi, "Ne yapıyor bu şimdi?" derken buluyorum. Sonra çevremdeki insanlara soruyorum, her yaş grubundan, kimisi "Aa evet çok komik" diyor. Bir başkası tezat bir cevap veriyor. Bu elbette göreceli bir şey. Örneğin biri karavanına atlıyor, güzel videolar çekip bize bu kültürü anlatıyor vs. Buna tamamım. Ama bazısında gerçekten hiçbir bir şey yok. Youtuber ama tamam neden Youtuber diyorum. Eski yarışmaları ve yarışmacıları hatırla, bu platformlar yokken. Onlar da bir ara ünlü oldu ama sadece o dönem ve orada kaldılar. Bu da işte tam olarak böyle bir şey, bir dönem. Herkes keyif aldığı işin yapsın tabii ama bazısı da iş değil.

GÜZEL BİR YOLCULUK YAPTIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM

Peki, tüm bu yolculuğa şöyle bir dönüp baktığınızda tüm bu süreçle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Biraz klişe olacak ama hatasıyla ve sevabıyla güzel bir yolculuk yaptığımı düşünüyorum. Ama bazen "İşte şimdi Wipe Out yapsam, bunu yaparım, şunu yaparım..." diyorum. Tabii bu tecrübeyle ve birikimle alakalı bir şey. Ama yine de şöyle bir baktığımda keşke şunu da yapsam dediğim hiçbir şey olmadı. Hayatın bana getirdiğini güzel harmanladım, güzel hayatıma kattım. Ya da ben güzel karşıladım hayatın bana getirdiğini ve karşılığını da aldım, alıyorum... Ben genel olarak hayatta böyle biriyim zaten. Gelsin hayat bildiği gibi gelsin modundayım daima.