'Aşkı değil problemlerimizi anlatmak istiyorum!'

Benim Hikâyem adlı şarkısıyla dikkatleri üzerine çeken Azeri müzisyen Nahide Babaşlı, genç yaşına rağmen aşkı değil, problemlerimizi anlatan, sosyal mesajlar içeren şarkılar yapmak istediğini söylüyor: “Şarkılarımda sadece aşkı anlatmak istemiyorum. 24 yaşındayım ve ben bundan çok sıkıldım. Sosyal mesaj verme taraftarıyım. İnsanların çektiği acıları anlatmak istiyorum. Sorunumuzun sadece aşk olduğunu düşünmüyorum...”

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Söylediği şarkılardan biri mutlaka kulağınıza çalınmıştır ama adından haberiniz olmayabilir. Benim Hikayem adlı şarkısıyla ve Youtube kanalında yayınladığı cover parçalarıyla Türkiye müzik sektöründe dikkatleri üzerine çekmeyi başaran 24 yaşındaki Azeri genç şarkıcı Nahide Babaşlı’dan bahsediyorum. Kendi yazıp, bestelediği şarkısıyla kadın yönelik şiddete dikkat çekmek isteyen Babaşlı, profesyonel olarak ses eğitimi almamış olmasına rağmen özgün bir ses olarak adından söz ettiriyor.

SANATÇI OLABİLMEK İÇİN KENDİ ŞARKILARIMIZI YAPMALIYIZ

Kendisiyle Akşam Cumartesi için keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Şimdi gelin onu biraz daha yakından tanıyalım. Yedi kişilik bir ailenin üyesi olan Nahide, Bakü Üniversitesi’nde Fizik Mühendisliği Bölümü’nü bitirmiş. Ama bile isteye girmemiş bu bölüme. Biraz üniversite okumuş olmak için okumuş. Kendi imkanlarıyla gitar çalmayı öğrenen genç şarkıcı son iki yıldır şarkı söylüyormuş: “Kendime bir Youtube kanalı açıp, Murat Göğebakan’ın Ay Yüzlüm şarkısını söyledim. Ve bu şarkıyla abone sayım arttı, sosyal medyada takipçilerim yükseldi. Şarkı bir gün içerisinde bir milyon izlenme aldı. Şu an 50 milyon izlenmeyi geçmiş durumda. Ve kanalımın artık bir milyon abonesi var. Bunun dışında kendi söz ve bestelerimi yapmaya çalışıyorum. Azerbaycan’da yaşıyorum ve konserler için sık sık Türkiye’ye geliyorum… Türkiye’de yavaş yavaş tanıyorlar beni. İnsanlar yolda gördüğünde gelip fotoğraf çektiriyorlar. Azerbaycan’da, Irak ve Özbekistan’da da öyle. Hiç tanımadığım ülkelerde yaşayan insanlardan da mesajlar geliyor, insanlar beni tanıyor. Bütün bunlar hoşuma gidiyor. Belki de sesimi kendilerine yakın hissediyorlardır, bilmiyorum.” Şu sıralar çıkaracağı Yaralı adlı şarkısı üzerinde çalıştığını söyleyen Babaşlı, bu şarkısını Nisan ayında yayınlayacak.

Babaşlı, bu şarkısının da bir farkındalık çalışması olduğunu ve herkesin yarasını anlattığını söylüyor.

Neden başka dilde değil de Türkçe şarkılar söylüyorsun?

Murat Göğebakan’ı çok seviyorum ama onun şarkısından önce de pek çok şarkı söyledim. İçlerinde Türkçe ve Azerice şarkılar vardı. Profesyonel olarak stüdyoya girip söylediğim ilk şarkı Ay Yüzlüm oldu. Bu şarkının bende çok önemli bir yeri var. Daha sonra Haluk Levent’in Anlasana adlı şarkısını söyledim. O da şu an 50 milyon izlenmeye ulaşmış durumda. Bunları yayınlarken bu kadar üne kavuşacağımı hiç düşünmemiştim. Hatta hiçbir zaman ‘sesim iyi’ demedim. Öyle yüksek bir özgüvenle başlamadım. Sonra gitgide beğenildi. Ben de şaşırdım bu duruma. Yabancı dilde şarkı söylemeyi de çok seviyorum. Ama yabancı dilde söyleyip, belirli bir kitleye ulaşmak çok zor. Çünkü yabancı şarkı söyleyen çok insan var. Türkçe söyleme nedenim bir strateji değil. Türkçe bizim dilimize çok yakın. Müzik alt yapıları da öyle.

Azeri gençler müzik sektörü bakımından Türkiye’yi daha iyi bir ortam olarak mı görüyorlar. Sen ne düşünüyorsun bu konuda?

Bu biraz şansla ilgili. Yaptığım Türkçe şarkı Azerbaycan’da da çok sevildi. Birçok TV programına katıldım, sahnelerim oldu. Söylediğim şarkılar hem Türkiye’de hem de kendi ülkemde önemli kitlelere ulaştı. Bizim nüfusumuz 10 milyon ama burada 80 milyon. Bizde yükselmek açıkçası daha kolay. Şu an benim gibi gençler daha çok konser vermek istiyor. Azerbaycan’da da sanatçılar daha çok düğünlerde sahne alıyor. Konser durumu daha az. Örneğin bizim bazı sanatçılarımız senede bir kez konser verebiliyor. Bizde düğün sahneleri çok geniş. Ama Türkiye’de konser imkânı daha fazla. Bizde böyle bir şey yok. Ben sahne enerjisini sevdiğim ve konser vermek istediğim için yönümü bu tarafa çevirdim.

Kariyerinle ilgili planın nedir?

Bir yol çizdim ve o yolda ilerliyorum. Kimseye benzemeye çalışmıyorum. Bu yolda hedeflerim var; güzel konserler vermek, güzel kitlelerin karşısına çıkmak ve güzel şarkılar yapmak... En çok da kendi yazdığım söz ve bestelerle öne çıkmak istiyorum. Bakalım, yolun sonu ne olacak. En son Irak ve Özbekistan’a gittim. Oralarda da bayağı ilgi gördüm ve gerçekten çok mutlu oldum. Beklemiyordum. Aynı ilgiyi Türkiye’den de görme yolunda ilerliyorum. 10 yıl sonrada inşallah öyle olacağına inanıyorum. Öte yandan uzun vadede bir plan yapmamaya çalışıyorum. Ortalığın durumu malum. Her an sağlığınızdan olabilirsiniz. Bu nedenle ânı yaşamaya çalışıyorum. En uzun vadeli planım gelecek bir ay. Şarkı çıkaracağım, klip çekeceğim, konserler vereceğim. Daha sonraki aya sağ salim çıkarsak, iki ayda bir şarkı çıkarmayı planlıyorum. Cover söylemek yerine kendi şarkılarımı yapacağım artık. Çünkü bir süre sonra cover söylemek de zorlaşıyor ve sıkıntılı bir hâl alıyor. Zaten sanatçı kimliğini kazanmak için de kendi şarkılarımızı yapmamız gerekiyor. Coverla uzun yol kat edenler de oluyor. Ama coverda izin ve telif konularında sıkıntı yaşıyorum.

Benim Hikayem nasıl ortaya çıktı?

Bu sözü ve müziği bana ait olan üçüncü şarkım. Ama en çok ses getiren bu oldu. Çok duygusal bir ânımda yazdım o şarkıyı. Benim için gerçekten yeri çok özel bir şarkı. Aranjörle sıkı bir çalışma sonucunda ortaya böyle bir şarkı çıktı. Klibi de Azerbaycan’da çektik.

TEK SORUNUMUZ AŞK DEĞİL...

Şarkı sözü yazarken motivasyonun nedir?

Klipte, sözde ya da müzikte aşkı anlatmak istemiyorum. 24 yaşındayım ve ben bundan çok sıkıldım. Biraz sosyal mesaj verme taraftarıyım. İnsanların çektiği acıları anlatmak istiyorum. Tabii aşk da olabilir ama hep değil. Çünkü sorunumuzun sadece aşk olduğunu düşünmüyorum. Problemlerimizi yansıtmak istiyorum. Neredeyse bütün şarkılarda aşk zaten anlatılıyor. Ben farklı şeyler yapmak istiyorum. Zaten aşk acısı çeken her türlü şarkıyı dinliyor. Hepsinde de acı çekiyor. Aşk acısı çeken biri için fark etmiyor şarkı. Her şarkı sana yazılmış gibi hissediyorsun. Elbette aşkla ilgili yazacağım şarkılar olacak. Ama şu an değil. Bütün bunlar benim psikolojimle ilgili. Psikolojim o an ne gerektiriyorsa onu yazıyorum. 

SADECE YOUTUBE İLE BU İŞ OLMAZ!

Youtube sence gençlerin sesini duyurması için iyi bir platform mu?

Evet iyi bir platform ama sadece Youtube ile yetinmemek gerekiyor. Çünkü bugün var yarın yok. Her an ortadan kalkabilir, yok olabilir, çalışmayabilir. Bu nedenle kendimizi bu kabuktan çıkarmalıyız. Ben de önceden ‘kanal olmazsa olmaz’ diyordum ama artık öyle bir şey yok. Eğer sen kendine ve sesine güveniyorsan adını her yerde duyurabilirsin. Evet bir Youtube kanalı gençlerin başlangıcı için iyi bir yol ama tümüyle oraya bağlanmamak lâzım. Bunun için gençlerin farklı projeler denemeleri gerek. Örneğin ses yarışmaları. Sokakta da müzik yapabilirler. Sokakta müzik bir sanattır. Farklı şarkılar söylemeye açık olmaları lâzım. Düzenli olarak Youtube’a şarkı yüklemekle olmaz bu iş. Bu sanat olmuyor.

CEM ADRİAN İLE SAHNEDE DÜET YAPTIK, O GERÇEKTEN ÇOK ÖZEL BİR SESE SAHİP...

Türkiye’de birlikte müzik yapmak istediğin insanlar var mı?

Cem Adrian’ı çok seviyorum. Çok dinliyorum onu. Azerbaycan’da bir konserde düet yaptık. Sesi muhteşem, kimseye benzemeyen, kendine özgü bir sesi var. Türkiye’de beğendiğim çok sanatçı var, Halil Sezai, Mustafa Ceceli, Mustafa Sandal gibi… Dünyadan ise Indila’yı çok seviyorum. Şarkılarını ezbere biliyorum çünkü söylediği şarkıları anlamasam da içime işliyor, bana dokunuyor.

Türkiye’de neleri seviyorsun ve iki ülkenin ilişkisi hakkında ne düşünüyorsun?

Türkiye’yi çok seviyorum. Sevmediğim şey çok kalabalık olması ve trafik. Ama Türkiye’ye kendimi çok yakın hissediyorum. Havası, tatlıları, yemekleri çok güzel. Gerçi bizim yemeklerimiz de çok lezzetli. Deniziniz, sahiliniz, parklarınızı çok seviyorum. AVM ve giyim sektörü çok gelişmiş. Alışveriş yapmak çok güzel burada. Azerbaycan buraya nazaran daha pahalı. Ve seçenek olarak da daha kısıtlı. Türkiye ve Türk kardeşlerimle ilgili şu zamana kadar hiçbir sorunum olmadı. Elbette bazen insanlar birbirini sevmeyebilir. Her ülkeden kötü insanlar çıkabilir. Bu çok olağan. Her türlü insanla karşı karşıya kalabiliyoruz. Ama bunu genellememek lazım. Ben şimdiye kadar hiçbir zarar görmedim Türkiye’de. Hatta İstanbul’da bir ev tutmayı düşünüyorum, çünkü işlerim onu gerektiriyor.

Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin yaşadığı zor süreçler nedeniyle pekçok konserini iptal ettin...

Geçen haftalarda birbiri ardına şehit haberleri aldık. Çok üzücü, pek çok konserimizi erteledik. Ülke böylesine üzücü bir haber almışken bizim insanları eğlendirmemiz doğru olmaz. Biz haberi aldığımızda dışarı çıktık. Bir yerde oturup bir çay içmek bile içimizden gelmedi. İnsanların aileleri üzülürken, insanın içi eğlenmeye el vermiyor. Bir taraftan da utanıyor. Savaş olmasını hiç istemem. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın hiçbir yerinde savaş olmasın. Sonuçta gencecik insanlar şehit oluyor. Onların anneleri babaları kahroluyor...