Aşk mı bağımlılık mı?

Normal koşullarda aşk kişinin sevilme, ilgi görme ve güvende hissetme duygularına hizmet eder. Bağımlılığa dönüşen ilişkilerde ise kendine zarar veren birçok sonuçla karşılaşan kişinin obsesif bir davranış şeklinde ilişkiyi sürdürmeye çabalaması söz konusudur.

DR. SEVDA SARIKAYA / sevda.sarikaya@stargazete.com

Aşkın nörobiyolojisi son yıllarda üzerinde yoğun çalışılan konulardan birisi. Aşık olma hali beynimizin nörokimyasında bir takım değişikliklere neden oluyor. Dopamin, seratonin gibi iyi olma hali, mutluluk verici nörokimyasal maddeleri artırıyor. Ama bazen normal sınırların dışında kişiye zarar veren sonuçlara yol açan aşklar da var. Bugün bu tür durumların beynimizde aşktan ziyade, bağımlılıkla tamamen aynı değişikliklere neden olduğunu anlatacağım. O zaman bu durumu aşk olarak tanımlamak yanlış olur. Aşkın aşırılıklarla yaşanan ve zarar verici halinin bir beyin hastalığı olduğu düşünülüyor. Normal koşullarda aşk kişinin sevilme, ilgi görme ve güvende hissetme duygularına hizmet eder. Bağımlılığa dönüşen ilişkilerde ise kendine zarar veren birçok sonuçla karşılaşan kişinin obsesif bir davranış şeklinde ilişkiyi sürdürmeye çabalaması söz konusudur. Yapılan çalışmalarda bu tür ilişki yaşayanların beyinlerinde madde bağımlıları ile aynı bölgelerin aktivasyonunun arttığı saptanmış. Aynı madde bağımlılığında olduğu gibi, aşık olunan kişi ile irtibat yokluğunda yoksunluk sendromuna benzer belirtiler yaşarlar. Kaygı düzeyi artar, kalp atışları hızlanır ve yoğun düzeyde bir umutsuzluk ve hüzün yaşarlar. Bu tür ilişkilerde sık sık ayrılmalar ve kavgalar yaşanmasına rağmen, tekrar bir araya gelmeler olur.

Bağımlılığa dönüşen aşkın belirtileri;

İlişkinin kendisi için kötü olduğunu bilmesine-çevresindekilerin de bunu belirtmesine- rağmen sürdürmeye devam etmek.

Onsuz yaşayamayacağına inanması.

Belirgin ve affedilmeyecek hatalar yapılmasına rağmen çok hızlı bir şekilde tekrar güvenmek ve affetmek.

Kişinin kendisini tükenmiş, tüm enerjisi emilmiş hissetmesine rağmen, ilişkiyi bitirme düşüncesi çok büyük kaygıya yol açtığından tersine daha da fazla ilişkisine sarılması.

Her ayrılma teşebbüsünde akut çekilme belirtileri (madde ve alkol bağımlılarında görülen bağımlı olunan objeyi arama davranışı, yüksek düzeyde kaygı ve stres vb.) yaşamak ve sadece o kişiyle iletişime geçtiğinde bir rahatlama hissetmek.

İlişkisi dışında başka bir şey düşünememek. Okulunu ya da işini ihmal etmek, gereken önemi verememek.

İlişkide büyük problemler yaşandığında seksle çözüm bulmaya çalışmak, gerçek sorunları göz ardı etmek.

Karşısındakinin ihtiyaçlarının kendinden önde görmek, kendine her türlü haksızlık yapılmasına müsaade etmek ve bunu da mantıksız temellere dayandırmak.

İlişki bağımlılığı gösteren kişiler genellikle aşkın yükselttiği dopamin gibi nörokimyasalların beyinde yarattığı bağımlılık yapıcı etkiden vazgeçemezler. Özellikle aşık olunan kişi ile temasta salınan oksitosin gibi hormonlar bağlılığı daha da artırır. Özgüveni düşük kişiler bu tür bağımlılıklara daha meyillidirler.

İlişki bağımlılığı ile başa çıkabilmenin yolları;

Öncelikle bunun normal bir durum olmadığını, beynimizde gelişen bir sorundan kaynaklandığını, diğer bağımlılıklarla aynı olduğunu kabullenmek, farkına varmak.

Bu bağımlılıktan kurtulmaya karar vermek ve bunu öncelik yapmak.

Bunun kolay olmayacağını bu yolda hatalar yapabileceğini bilmek, motivasyonu düşürmeden kararlılıkla devam etmek.

Kendi ihtiyaçlarına ve onların etkili bir şekilde karşılanmasına odaklanmak

İç huzuru ve sakinliği sağlayacak günlük aktivitelere yoğunlaşmak, meditasyona başvurmak.

Açık havada günlük düzenli yürüyüş yapmak.

Sonuca ulaşmayacak hiçbir tartışmanın içerisine girmemeye karar vermek.

Aynı sorundan muzdarip profesyonel gözetiminde belirli aralıklarla toplanan destek gruplarına katılmak.

Hala baş edilemiyorsa profesyonel destek almak. Özellikle hızlı kilo verme, bağışıklık sistem düşüklüğünün bir bulgusu olan sık hastalanma gibi durumlarda mutlaka ilaç tedavisi ve terapi desteği gerekir.