Arabayla Lizbon’da 3 günde 3 rota

UYGAR TAYLAN

uygartaylan@gmail.com

Sarı tramvayların tırmandığı dik yokuşları, göğe yükselen masalsı şatoları, Vasco De Gama ve Macellan gibi kâşifleri ve milföy hamurunda pişmiş çıtır Belem turtasıyla tanışmak üzere Lizbon’a doğru yola çıktık. Arabayla 

Lizbon’da 3 günde 3 rota seçip kâşiflerin izini sürdük. 

Avrupa’nın en batısında bulunan başkent Lizbon Atlas Okyanusu’na dökülen Tejo Nehri ve 25 Nisan Köprüsü’yle kimine göre İstanbul’u kimine göreyse San Francisco’yu anımsatıyor. Kendine has mimari yapısı ve duvarlarını süsleyen “Azulejo” renk renk çinileriyle Lizbon aslında diğer birçok Avrupa başkentinden farklı. Gündüz Bairro Alto bölgesinden şehri seyredip akşam olduğunda aynı bölgede Portekiz kültürünün olmazsa olmazı Fado müziği dinleyebilirsiniz. Portekizli denizci-kâşiflerin denize açılmadan önce mutlaka uğradıkları Belem Kulesi şehrin mutlaka görülmesi gereken simgelerinden. Tarihte kâşiflere ilham veren liman şehri bugün Start-Up başkenti olmaya çalışıyor. Lizbon artık uluslararası bir girişim merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Lizbon’u ziyaret sebebimiz Mercedes, yeni A-Serisi araçlarındaki multimedya özelliklerini geliştirmek için Almanya yerine bilgi paylaşımının yüksek seviyede olduğu Portekiz’in başkenti Lizbon’u tercih edenlerden. Yerinde ziyaret ettiğimiz Mercedes I.O. merkezinden çıkıp A-Serisi’nin test sürüşü için Lizbon sokaklarında direksiyonun başına geçiyoruz.

YAPAY ZEKAYLA YOLCULUK

“Hey Mercedes” diye seslendiğiniz araç size direk Türkçe “Buyurun, size nasıl yardımcı olabilirim?” şeklinde cevap veriyor. Sonrası size kalmış. Araçtaki sesli komut fonksiyonuyla navigasyon, telefon, klima ve radyo özellikleri kontrol edilebiliyor. Mercedes I.O’nun geliştirilmesine katkı sağladığı A-Serisinde yer alan MBUX ismindeki sistem yapay zeka desteği sayesinde yolcular ve otomobil arasında bir bağ kurabiliyor. Arabaya oturduğunuz anda gördüğünüz “touchpad” ekran karşısında ilk etapta afallasanız da sesli komutla rahatça araçtan isteklerinizi talep edebiliyorsunuz. 

25 NİSAN KÖPRÜSÜ

Atlas Okyanusu’na dökülen Tejo Nehri üzerinde bulunan 2 bin 277 metre uzunluğundaki 25 Nisan Köprüsü, Lizbon’un simgesel yapılarından biri. 1974’e kadar Salazar ismiyle anılan köprünün ismi Karanfil Devrimi’nden sonra 25 Nisan Köprüsü olmuş. Köprüde arabayla seyir halindeyken 6 şeritlik yolun iki şeridinin tren rayı olduğunu fark ediyorsunuz. Köprünün karşı tarafında bulunan şehrin bir diğer simgesiyse 110 metre yüksekliğindeki İsa heykeli.

GÜNEY SAHİLLERİ, CASCAIS

Lizbon’da sarı tramvayların tırmandığı dik yokuşları geçip şehrin güney sahillerinden Cascais’e doğru yol alıyoruz. Sahil şeridinde ilerlerken Belem bölgesinde karşımıza ünlü kâşif Vasco da Gama’nın Hindistan’a yaptığı yelken şerefine inşa edilen Belem Kulesi çıkıyor. Belem bölgesine gelmişken 1837 yılında kurulan Belem Pastanesi’ne uğramayı ihmal etmiyoruz.

Lizbon’un dillere destan tatlısı, içi krema dolu çıtır milföy hamuruyla fırınlanmış Belem turtası Pastel de Nata’nın tadına bakıyoruz. Lizbon’dan 25 km uzaklıkta bulunan Cascais, okyanustan gelen büyük dalgalarıyla sörfçülerin yaz kış uğrak noktası olmuş. Okyanusun kayalıkları aşındırmasıyla oluşan falezler ve batan güneş yol boyu harika manzaralarla size eşlik ediyor. Eskiden balıkçı kasabası olan Cascais 1870’de Portekiz krallığının yazlık mekanı olmasıyla bugün dünya sosyetesinin de buluşma noktalarından biri haline gelmiş.

SARAYLAR DİYARI SINTRA

Lizbon’a 28 km uzaklıktaki Sintra, doğası ve masallardan çıkmış gibi gözüken saraylarıyla adeta misafirlerini büyülüyor. Yılda ortalama 3.2 milyon ziyaretçi çeken belde Instagramcılar için harika kareler sunuyor. Saraylar, şatolar ve Pena Kalesi’nin bulunduğu Pena Parkı 2 bin 200 hektarlık araziye kurulmuş. Bir günde gezmenin pek mümkün olmadığı Sintra’nın bitkiler içerisindeki engebeli yollarında tırmanmak için rahat ayakkabılar tercih etmekte fayda var. Unesco Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Sintra’nın en güzel noktaları Pena Sarayı, Quinta da Regaleira Sarayı, Monserrate Sarayı.