Ankara ayazından doğan yıldız EZHEL

O, muazzam freestyle (doğaçlama) yapan bir rapçi olmasının yanı sıra aslında usta bir hikâye anlatıcısı. Son zamanların en çok konuşulan ismi Ezhel’le buluştuk, hikâyesini dinledik.

UYGAR TAYLAN - uygartaylan@gmail.com

Şarkılarında "Ayrancı, Cebeci, Kennedy Yokuşu" diye bahsettiği, poleniyle tozu dumana katan, ayazıyla insanın içini donduran Ankara sokaklarında geçen samimi hikâyelerini duydukça daha çok sevdim sanki albümünü. O, muazzam "free>

Ankara’nın hangi mahallesindensin? Nasıl bir ortamda büyüdün?

Cebeci’de büyüdüm. Anneannem vefat edene kadar oradaydık. Anneannem vefat edince sattılar evi. Sonra annemle her yerinde oturmaya başladık Ankara’nın.  Kırkkonaklar, Yenimahalle, Kolej... Her sene ev değiştiriyorduk, tutunamıyorduk çünkü. Maddi olarak sıkıntıdaydık o zamanlar. Ondan sonra zamanla annem TOKİ’ye geçti. Ben de arkadaştan arkadaşa geziyorum öyle kanepe sörfü!

KOLAY LOKMA OLMAK KOLAY!

Okul dönemi nasıl geçti?

Okuma yazmayı çok erken yaşta söktüm. Bu sayede bursla TED Koleji’nde okudum. Fakat zamanla ilgim dağıldı, derslerim berbatlaştı. Bursum gidince okuldan ayrılmak zorunda kaldım. Sonra Lise 1’de artık okul sanki zamanımdan çalıyormuş gibi gelmeye başladı. Çünkü öğrenebilecek çok daha fazla şeyim varken aslında çok az şey öğrendiğimi düşündüm orada. O yüzden direkt müzik, hayat, kitap okuyabileceğimi zaten biliyordum. Eğitim benim için hep önemliydi. Sonra açık liseyi bitirdim. 

Raple nasıl tanıştın peki?

Raple de Eminem’in klibi sayesinde 12 yaşında tanıştım. Sonra yavaş yavaş Türkçe rapi duymaya başladım. Kaset döneminin sonuna yetişmiştim elime “Nefret”, “Silahsız Kuvvet”, “Yeraltı Operasyonu” gibi Türkçe rap için önemli isimlerin kasetleri geçti. Onlarla da Türkçe rapi anlamaya başladım yavaş yavaş.

Peşinden koşan onca plak şirketine rağmen “Müptezel”i arkadaşlarınla çıkarmışsın. Bir yerde “kapüşonun beren” kendi patronun mu oldun? 

Başlarda albüm yapmayı açıkçası planlamıyordum. Çünkü müzikal olgunluğa geldiğimi düşünmüyordum. Ama herkes “albüm yap” diyordu. Benim için albüm daha sofistike bir şey olmalı doğrusu... Müzik piyasasında şirketler rapçilere karşı ilgisiz değiller çünkü rapin de çok dinleyeni var aslında. Bu da zamanla oluştu. Şirketler olmadan önce çok kazık yedik, deneyim sahibi olduk. Birçok arkadaşımızın çektiği sıkıntıları da gördük. Onları görünce anladık ki kolay lokma olmak kolay bu işte, yem olmak kolay. Bundan hep çekindik. Elimizden tutacak kimsemiz yoktu ve bir şekilde de dedik ki “Bunu yaparsak ancak biz yaparız. Kimse bizim için yapmaz...” Derme çatma bir stüdyomuz vardı ama işler yürüyordu. Bu şekilde albümümüzü yaptık. İleride bir plak şirketi kurup bizim gibi müzik yapmak isteyen gençleri yolmadan, sömürmeden önlerini açıp bir şeyler katabilmek istiyoruz.

İlk albümle bu başarıyı bekliyor muydun?

Albüm çıkalı 3 ay olmasına rağmen bu kadar dinleme beklemiyordum açıkçası. Çünkü biz zaten Türkçe rap cemaatiyiz. Türkiye’de nasıl azınlık cemaatleri olur ya. Hani kendi içlerine kapanıklardır. Türkçe rap’in de pek bir farkı yok. Kendi içimize kapanık bir cemaatiz. Bu kadar beklentimiz yoktu. Mesela albüm çıktı ilk kendimiz elden CD basıp sattık. Hâlâ o underground rapçi mantalitesinde yaklaşmıştık olaya, derken Spotify Viral’e girdik albümle. Birden bütün albüm girince insanların dikkatini çekti tabii. 

Hiç reklam yapmadan kulaktan kulağa geniş kitlelere ulaştın. Bunu neye bağlıyorsun?

Türkçe rap camiasında bizi bilen biliyordu. Ama bu kulaktan kulağa yayılmanın sebebini Türkçe Rap kemik dinleyicisine bağlıyorum. Çünkü onların o kadar uzun süredir bir albüm beklentisi vardı ki benden, bu taleplerini karşıladığım zaman online camiada saldırdılar albüme. Böylelikle onların sayesinde virale girmiş oldum. Aslında bu algıyı biraz da onlar yarattı. Yani o yüzden çok da ihtiyaç duymadım reklama. Teşekkür ediyorum buradan rap kitlesine.

ARABESK CAMİASINDA BERGENCİYİM

Peki EZHEL kimleri dinliyor?

Güzel olan her şeyi özellikle de her dilde rap dinlemeye çalışıyorum. Rock, Türkü, Blues, Caz... Miles Davis de dinliyorum, Orhan Gencebay da… Ama arabesk camiasında daha çok Bergenciyim. Biraz daha zalim seviyorum. Arabeskin dibini seviyorum. Eyüphan falan dinliyorum yani o kadar underground.

Bir de Çubuklu Yaşar hayranlığın var sanırım...

Kesinlikle! Çok seviyorum... Arkadaşların arabasına binip trollük olsun diye Radyo Banko açıyordum hep (99.1) Oralarda duyup zamanla tanımaya başladım çıkan isimleri. Çubuklu Yaşar bu isimler arasında gördüğüm en iyi hikâye anlatıcısı. Karakteristik oyun havalarında sürekli bir olaylar anlatıyor mesela... Kendi müziğimle onun parçalarını çok yakın görüyorum. 

Bugün kimle düet yapmak isterdin?

Her zaman güçlü bir kadın vokalle düet yapmak isterim. Ama spesifik olarak düşününce isim bulmak zor. Aslında var ya Büyük Ev Ablukada ile bir düet isterdim. Kesinlikle Bartu Küçükçağlayan’la bir düet  isterdim!

Peki bir ara hızlı rap yapan kazansın gibi bir dönem vardı...

O dönem artık pek kalmadı. Artık hem biraz rapçilerin hem dinleyicilerin başka talepleri var. Artık insanlar şarkı istiyor. Onların ruhlarına dokunman lazım. Onları dans ettirmen de lazım, eğlendirmen de üzmen de.

CEZA OLMASAYDI ŞU AN BURADA OLMAZDIM

Ceza bir parçasında “Şimdiki rapçiler benim karanlıktaki fenerim” diyor. Ceza’nın rap hayatındaki yeri?

Vay çok iyiymiş! O çok büyük. Ceza olmasaydı şu an burada olmazdım. Bunu net söyleyebilirim yani. Ve her zaman da destekledi, hiç desteğini esirgemedi sağ olsun. Daha 2-3 gün önce görüştük hatta. Bize cesaret verdi. Benim gibi o zamanlar bir sürü rap yapmak isteyen çocuk vardı. Onlara o hayali verdi. O da bizim o zamanki karanlıktaki fenerimizdi aslında. Şu an benim neslim olan rapçilerin kahramanıdır Ceza.

Bugün rap dinlemeyen birçok kişiye rap dinletmeyi başardın. Bunu neye bağlıyorsun?

Ben tamamen anlatmak istediğim şeyi anlatıp kendi dinlemek istediğim şarkıları yaptım. Hedefim Türkçe Rap kitlesiydi albüm yaparken. Samimi olmaya çalıştım... Yaşadıklarımı anlattım... Belki insanlar kendi hayatlarından bir şey bulmuşlardır. Bu yüzden yakınlık hissetmişlerdir.

Yaşadığın en harika duygu?

Sahnede olmak.

Ankara'da deniz yok?

Gökyüzü var.

Küvet parçasını yazdığın kızın akıbeti ne oldu? Görüşüyor musun?

Evet görüşüyorum!(Gülüyor) Aslında biraz dertliyim bu konuda. Bana hissettirdiği duygularla bir şekilde çıktı parça ortaya... Artık görüşemiyoruz gibi diyebilirim. Hâlâ yükseğim ona karşı ama olmayınca olmuyor be abi!