Anadolu’nun sesi olmak için yollara düştüm

Emine Bıyık
emine.biyik@aksam.com.tr

X Factor isimli yarışmayla tanıdık Cumali Özkaya’yı… Üç buçuk oktavlık sesiyle jüri üyelerini etkilemeyi başarmıştı. Amacı, Anadolu kültürünü tekrar hatırlatmak ve türkü dinlemeyenlere türküleri sevdirmekti. ‘Yol’ adını verdiği bir albüm çıkardı ve Anadolu’nun sesi olmak için yollara düştü. Bu yolculuğu konuşmak üzere Özkaya ile buluştuk ve ‘Yol’u anlatmasını istedik. İşte anlattıkları…

GELİP GEÇİCİ BİR HEVES SANDILAR

Kendimi fark ettiğimden ve varlığımdan haberdar olduğumdan bu yana müzikten de haberdarım. Müziğe ve sanata çok düşkün bir ailem vardı. Onların bu ilgisi sayesinde çok küçük yaşlarda müzikle el sıkıştım. Büyüdükçe müziğe olan ilgim gün be gün arttı. Ailem önceleri bu ilginin gelip geçici bir heves olduğunu düşünüyordu. Daha sonra bunun bir tutkuya dönüştüğünü fark ettiler ve bu yönde eğitim almam için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. İlkokul bittikten sonra eğitim hayatıma Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde devam ettim. Burada aldığım eğitimler ışığında müziğe dair ne kadar teorik bilgi varsa hepsini öğrendim. Bu da benim ut, bağlama, cümbüş ve piyanoyu öğrenmeme vesile oldu. Bu işin ilmini almadan bu kadar enstrüman çalamazsınız. Neyse ardından Konservatuvara devam etme kararı aldım. Çünkü enstrüman çalıyorum, müziği hissediyorum evet ama müziğin bende var olduğunu bana hissettiren şey şarkı söylemekti. Bu yüzden İTÜ Türk Müziği Devlet Müziği Konservatuvarı’nın sınavlarına hazırlandım. Sanat müziği ve halk müziği bölümünü birincilikle kazandım. Ama benim tercihim; her gün aşkla söylediğim, hasretle ve özlemle kucaklaştığım halk müziğinden yana oldu. Okulumun bitmesiyle beraber aynı yıl aynı bölümün yüksek lisans programını yine birincilikle kazandım. Şu an eğitimim hâlâ devam ediyor.

İYİ Kİ KATILMIŞIM

Eğitim hayatım devam ederken X Factor isimli bir ses yarışmasına katıldım. Bu sayede hem kendimi ifade edebildim hem de sesimi geniş kitlelere duyurma imkânı buldum. Şu an “İyi ki katılmışım” diyorum. Çünkü prodüktörüm Hasan Basri ile yolarımız bu program sayesinde kesişti. Bu sayede rotasını aşka, insana, hakikate ve Anadolu’ya çeviren bir müzik yolculuğuna çıktık. Çünkü ikimizin de amacı, bizleri biz yapan değerleri ve Anadolu kültürünü tekrar hatırlatmak ve türkü dinlemeyen insanlara türkü dinletmekti. Bu serüvenin bir adı olsun istedik ve albümümün adını da ‘Yol’ koyduk. Anadolu turu niteliğinde bir albüm oldu. Hayata dair öğrenip yaşadığım tüm tecrübeleri ve duyguları bu uğurda harmanladığım, kendi tekâmül sürecim olan benim yolum… Ve ne mutlu ki ‘Yol’ da bunun bir parçası. Albümde güncel alt yapıların yanı sıra türkülerin doğasına ve özüne sadık aranjeler yapıldı. Gerek basın danışmanı gerek styling gerek fotoğraf gerek aranjör olsun, prodüktörüm Hasan Basri sayesinde albümün başlangıcından itibaren Türkiye’nin A takımıyla çalışma şansı elde ettim. 

Klip kapadokya’da son buldu 

İlk çıkış klibimiz de Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş’ın ‘Bağa Gel Bostana Gel’ adlı türküsüne çekildi. Klibimizin de bir hikâyesi olsun istedik. Çekimler mezun olduğum okulun kapısının önünde başladı ve Kapadokya’da son buldu. Neden böyle bir başlangıç ve son seçtiğimize gelince… Mezun oldum, yolculuğum başladı ve Anadolu’nun merkezi Kapadokya’da son buldu. Az önce de dediğim gibi amacımız, Anadolu’nun sesi olmak… Bunun yolu da türkülerden geçiyor. Çünkü türkülere dönüp baktığımız zaman Anadolu’nun DNA’sını öğrenebiliyorsunuz. İnsanların yaşadığı hüznü, sevinci, hâl ve hareketlerini türkülerden ya da Anadolu’daki insanların içini okuyabilme şansımız var. Bütün yaşanmışlıklar türkülerle yansıtılmış. Biz de bunu en iyi türkülerle anlatabileceğimizi biliyoruz.

ELLERİME KINA YAKTIM 

Anadolu’nun sesi olmak üzere çıktığımız bu yolda bizlere Anadolu’yu hatırlatan bizleri biz yapacak değerleri tekrardan hatırlatacak bir ögenin olması gerekiyordu. Bu da tabii Anadolu’da sıkça kullanılan kınaydı ve kınayı da yolumuza katık. Ellerime ve ayaklarıma kına yaktık. Çünkü kınanın Anadolu’da bir karşılığı var. Kına gecelerinde, asker uğurlamalarında yakılır. Şifalı olduğuna inanılır. Anadolu’nun en bilinen ritüelidir. İstediğimiz mesajı verene kadar da elim ayağım kınalı gezmeyi düşünüyorum. Bir de çok keyifli düşünsenize elinizde doğal bir şey var ve kolay kolay çıkmıyor. Üstüne bir de insanlara mesaj veriyor. İnsanlar dövme yaparken ben ellerime ve ayaklarıma kına yaktım. Çok mutluyum bu yüzden.