Anadolu'dan yükselen ateş 25 yaşında: Anadolu Ateşi bir ulusal özgüven meselesidir…

25. yaşını 2 Haziran'da Beşiktaş Tüpraş Stadyumu'nda büyük bir gösteriyle kutlamaya hazırlanan Anadolu Ateşi dans topluluğunun kurucusu Mustafa Erdoğan, Akşam Cumartesi'ye konuştu: ''Anadolu Ateşi bir ulusal özgüven meselesidir, 'Biz de yapabiliyoruz' demektir. Bu sebeple topluluğu kurarken hiç yabancı dansçı almadık. Tamamen Türklerden oluşacak, bizim çocuklarımız bu işi yapacak dedik. Sağdan soldan dansçı getirip bu işi yapmak kolaydı ama tercih etmedik. Sıfırdan başladık ve kendi gücümüzle var olduk. Ayağımızı kendi toprağımıza basıyoruz, beslendiğimiz kültürü kendi yorumumuz ve modern bir bakış açısıyla, dansın bütün tekniklerini de doğru kullanarak, dünyaya anlatıyoruz. Temelinde bu inanç ve anlayış yatıyor, bizi biz yapan şey de bu.''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Beşiktaş Stadyumu, ünlü sanatçı ile toplulukların görkemli konser ve gösterilerine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. O şovlardan birine de dünya ve Türkiye turnesi devam eden Anadolu Ateşi imza atacak. 2 Haziran'da 7 kuşak olarak toplamda 500 dansçıyla sahnedeki yerini alacak olan Anadolu Ateşi'nin bu gösterisini ise 25 bin seyirci izleyecek. "Yolu bizimle kesişen herkesi, tüm sanatçıları gösterimize davet edeceğiz" diyen Anadolu Ateşi'nin kurucusu Mustafa Erdoğan ile hem 25. yılları hem de bu anlamlı gösteri vesilesiyle bir araya geldik. Anadolu Ateşi'ne ve sahip oldukları anlayışa dair konuştuk.

Aynı zamanda Erdoğan'a kurulumundan bu yana yol arkadaşı olan koreograf Alper Aksoy ve dansçı-eğitmenler Aylin Akkök ile Deniz Eyüpoğlu da heyecanlarını Akşam Cumartesi'ye anlattı.

25 YILLIK BİRİKİMLE SAHNEYE ÇIKACAĞIZ

Geçen 25 yıl için ne düşünüyorsunuz?

Çok çabuk geçti. Hiç de 25 yıl geçmiş gibi gelmiyor bana. İlk kurulum aşamamız muhteşem bir toplumsal ve kültürel çıkışa dönüşmüştü. Çünkü daha önce halk dansları bu ölçüde yapılmamış, bu kadar profesyonel bir şekilde sahneye konmamıştı. Türkiye'nin ilk ve tek özel dans topluluğu olarak kurulduk. O günden bu yana gösterilerimiz devam ediyor. Dünya coğrafyasında neler yaptığımız, kaç gösteri düzenlediğimiz ortada. 2 Haziran'daki 25. yıl özel gösterimize de bütün bunların birikimiyle çıkıyoruz. Bu zamana kadar kaç proje yaptıysak, hepsini sergileyeceğiz. Sahnede 7 kuşak dansçımız olacak. Daha dün başlayan çocuklardan tutun da en kıdemlimiz Oktay Hoca'ya kadar herkesi sahnede göreceğiz.

BURASI BİR OKUL VE EKOLE DÖNÜŞTÜ

Dile kolay 7 kuşak...

7 kuşak birbirinden çok şey öğrendi. Burası bir okul ve ekole dönüştü. Birçok yeni tasarım ve projemiz var. Çocukların hayatına çok güzel şeyler katıyoruz. Onlar sadece birer dansçı olarak değil aynı zamanda birer iyi insan olmak üzere de eğitim alıyorlar burada. Sanat etiği ve birlikte yaşama kültürü bizim için çok önemli. Bir de burada başarılı isek hayatın diğer alanlarında da başarılı olmak önemli bizim için. Bu sebeple Kıvılcım dansçılarımızın karnelerini kontrol ederiz. Ve bir Kıvılcım gösterisine gelirseniz fuayede mutlaka alınan takdir belgelerinin sergisini görürsünüz. Buradaki yoğun tempo ve başarıları doğrudan özel ve eğitim hayatlarına yansıyor çocukların. Bu sebeple çok önemli katkılarımız olduğunu düşünüyorum onların hayatlarına.

İNSANÜSTÜ BİR ÇABAYLA ÇALIŞTIK

Anadolu Ateşi sizin bir hayaliniz miydi?

Evet, Anadolu Ateşi bir hayaldi. Yurtdışındaki benzer toplulukları hayranlıkla izlerdik. Bizim danslarımızla da bunları yapmanın hayalini kurardık. Bu sebepledir her zaman senaryom hazırdı. Şu sahnede olan şeyi ben o zaman yazmıştım. Hazır olarak başlamıştık ama pratik olarak çok zor bir iş. Önce dansçıları bulmak, yetiştirmek gerekiyor, o dansçılar senin harflerin, sözcüklerin olacak çünkü. Ondan sonra cümleni kuracak, daha sonra da insanlığa bir barış ve bir medeniyetler buluşması hikâyesi anlatacaksın. Bütün bunlara eskiden beri çalıştığımız ve donanımlı olduğumuz için işin fikri alt yapısı kolaydı ama pratik olarak insanüstü çalıştığımızı söyleyebilirim.

DANS ALANININ MİLLİ TAKIMIYIZ

Anadolu Ateşi sizin için ne demek?

Anadolu Ateşi bir ulusal özgüven meselesidir. Bunu biz de yapabiliyoruz demektir. Bu sebeple topluluğu kurarken hiç yabancı dansçı almadık. Tamamen Türklerden oluşacak, tamamen bizim çocuklarımız bu işi yapacak dedik. Sağdan soldan dansçı getirip bu işi yapmak kolaydı ama biz bunu tercih etmedik. Sıfırdan başladık ve kendi gücümüzle var olduk. Teorik olarak ayağımızı kendi toprağımıza basıyoruz, beslendiğimiz kültürü de kendi yorumumuz ve modern bir bakış açısıyla, dansın bütün tekniklerini doğru kullanarak, dünyaya anlatıyoruz. Temelinde bu inanç yatıyor, bizi biz yapan şey bu. Ama aynı zamanda bu sanatın içinde kendimizi eğitmeye çalışıyoruz ve öğreniyoruz. Ayrıca bu alanın milli takımı da biziz. Yurtdışındaki gösterilerimize gelen Türklerin bizi izlerken gözlerinin yaşarması, bizimle gurur duymaları ve gösteriye bayrakla gelmeleri bunu kanıtlar nitelikte. Örneğin Almanya gibi kültürel uyum sorunlarının yaşandığı ülkelerde bizimkilerin Alman komşularını davet edip, neredeyse oyundan çok Alman komşularına olayı anlatmaya odaklanmaları, bizimle gurur duymaları ve "Bakın biz de yapıyoruz" demeleri müthiş bir şey. Ayrıca yurtdışında da okullaşmak istiyoruz. İlk hedefimiz Amerika, sonra da Avrupa... İnşallah sonbahara doğru Amerika'da ilk okulumuzun temelini atmış olacağız.

ALPER AKSOY: EŞİMLE ANADOLU ATEŞİ'NDE TANIŞTIM

Anadolu Ateşi'nin koreograflarından biriyim. 99 yılından beri Mustafa Hoca'mızla beraberiz. Kurulmasından bu yana varım. Aslında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. 90 ile 99 yılları arasında 9 yıl boyunca doktorluk yaptım. 99 yılında Sultans of the Dance adıyla başladık. Bu aşamada doktorluğu yani devlet hizmetimi bıraktım, Anadolu Ateşi'nde çalışmaya başladım. Anadolu ateşi 3-4 yaşında Kıvılcım ile başlayan ve bitişi olmayan bir kariyer yolculuğu demek. Evet, bizimki 25 yıllık bir yol arkadaşlığı, çeyrek asır; uzun bir süreç. Başından beri birlikte olduğumuz yol arkadaşlarımız var, başta Mustafa Hoca'mız olmak üzere... O zaman dansçı olarak başlayan şu an devam eden organizasyon sorumlularımız, okullarımızda koreograflık ve hocalık yapan arkadaşlarımız var. Tabii güzel günler olduğu gibi acılı günler de oldu. Bu günlerin çoğunu birlikte yaşıyoruz. Mesela ben eşimle burada tanıştım. O da dansçıydı, evlendik ve iki kızımız var. Benim gibi başka arkadaşlarımızın da böyle evlilikleri; çocukları oldu. Çocuklarıyla dansa devam edenler de oldu, etmeyip bırakanlar da. 25. yılımızın gururunu başından beri birlikte başladığımız arkadaşlarımızın da katılımıyla Beşiktaş Stadyumu'nda kutlayacağız. Dans benim için hayat demek. Hayat ne demek; yaşamak, nefes almak, eğlenmek, gülmek, acı duymak demek... Dans da öyle.

AYLİN AKKÖK: GÖSTERİLERİMİZDE EN ÖZEL HİSSETTİĞİM YER TÜRKİYE

24 yaşındayım, 14 yıldır Anadolu Ateşi'ndeyim. Profesyonel çocuk grubu olan Kıvılcım'la başladım. O zaman 10 yaşındaydım. Şu an aynı zamanda eğitmenlik yapıyorum. Bu sürece baktığımda sadece emek ve bolca vakit ayırmak görüyorum. Elbette benim ayırdığım vakit kadar anne ve babamın da ayırdığı vakit ve çaba var bu yolculukta. Çevrem ve ailem benimle hep gurur duydular, beni hep desteklediler. Lisans eğitimimi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler üzerine tamamladım. Dans zaten benim her zaman hayatımdaydı. Bu nedenle üniversitede farklı bir bölüm okumak istedim. Açıkçası gösterilerde en özel hissettiğim yer Türkiye. Ayrıca kendi kültür ve geleneklerimizi yurt dışında sahneye çıkarınca aldığımız tepki de çok güzel. Öte yandan dans benim için bir ifade biçimi. Sahnede; şarkı, müzik ve hareketlerle düşüncenin karşıya yansıma hali demek.

DENİZ EYÜPOĞLU: ANADOLU ATEŞİ'NDE OLMADIĞIM BİR SENARYOYU DÜŞÜNEMİYORUM

15 yıldır Anadolu Ateşi'nde dans ediyorum. Kıvılcım çocuk grubundan beri buradayım. Aynı zamanda eğitmenlik de yapıyorum. Burası benim birinci evim. 15 yıllık dans hayatında eve sadece uyumak için gidiyorum. Bu, bir işten ziyade yaşam tarzı. Zaten dansçılık başlı başına bir disiplin, kendine özel bir yaşam tarzı isteyen bir meslek. Anadolu Ateşi de aile gibi bizim için. Bizde saygı hiyerarşisi var. Herkes kendinden daha kıdemli olanlara karşı saygı duyar. Onların bir dediğini iki etmemeye çalışır. Ben şu açıdan çok şanslıydım; ailem beni her zaman destekledi. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi, Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü öğrencisiyim. Dans çok eski zamanlardan beri varolan bir şey. İlk insanlar konuşma ve dil becerileri gelişmemişken hareketlerle anlaşmaya çalışıyorlardı. Bu yüzden biz dansı duygularımızı ve düşüncelerimizi konuşmadan, mimik ve hareketlerimizle anlattığımız bir sanat olarak görüyoruz. Kelimelerle değil daha çok hareketlerle anlaşıyoruz. Bir öğrencinin en ufak bir hareketinden dansa eğiliminin olup olmadığını anlayabiliyoruz. Sonuç olarak Anadolu Ateşi, benim için bir yaşam biçimi. Anadolu Ateşi'nde olmadığım bir senaryoyu pek düşünemiyorum. Mümkün olduğu kadar bu grubun devam etmesini sağlamaya çalışacağım ve geleceğini garantiye almak için çalışmalarımı sürdüreceğim.