Anadolu zanaatlarına Avrupalı tasarımcı dokunuşu! Yorgancılık egzotik, keçecilik ise heyecan vericiydi

Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara projesi kapsamında İznik Çiniciliği, Sedef Kakmacılık, Keçecilik, Taş İşlemeciliği ve Yorgancılık Avrupalı tasarımcılar tarafından yeniden yorumlandı. Yorgancılık zanaatı ile bir sandalye kılıfı tasarlayan Liva ve Harijs, bu zanaatın kendilerine çok egzotik geldiğinizi söylerken Keçecilikle ilgili Jordan ve Carla, ''Keçecilik bildiğimiz bir alan değildi. Doğal boya kullanıyorlardı ve ortaya çıkabilecek renkler bizi heyecanlandırdı.'' dedi.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

İznik Çiniciliği, Sedef Kakmacılık, Keçecilik, Taş İşlemeciliği ve Yorgancılık zanaatları Avrupalı tasarımcılar tarafından yeniden yorumlandı. Kaybolma riski altındaki bu zanaatları kendi bakış açıları ve farklı kullanım şekilleriyle yeniden tasarlayan sanatçıların işleri Zanaatın Ötesi'nde sergisinde buluştu. Anadolu zanaatlarının Türkiye ve Avrupa'da yaygınlaştırılması ve zanaatların geleceğe taşınması hedefiyle Türkiye Tasarım Vakfı'nın hayata geçirdiği Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara Avrupa Birliği projesi için üretilen bu çalışmalar, Beyoğlu Belediyesi Başkanlık Binası Sanat Galerisi'nde sergileniyor. Biz de Akşam Cumartesi ekibi olarak Zanaatın Ötesi'nde sergisini ziyaret edip zanaatkârlar ve Avrupalı tasarımcılarla bir araya geldik.

İsveç, Letonya, İrlanda, Almanya, Fransa, İtalya ve Hollanda'dan tasarımcıların yer aldığı proje kapsamında beş zanaat dalından on farklı tasarım ortaya çıktı. Yorgancılık alanında pamuk astarı ve dolgusu olan kapitoneli ipek bir manto ve geleneksel yorgancılığın sınırlarını zorlayan bir sandalye tasarımı yapıldı. Taş işlemeciliğinde beyaz ve pürüzsüz kandıra taşından yapılmış rölyef ve taştan yapılmış bir ayak ısıtıcısı hazırlandı. Sedef Kakmacılık zanaatı kapsamında kablosuz bir şarj ünitesi ile kitap tutucu tasarlandı. Keçecilik bölümünde keçenin doğal olarak boyanmış renklerini öne çıkaran asılabilen modüler ayrıcı ile Fransa'daki yerel hasır malzemesi ve Konya'daki yerel Keçeciliğin buluştuğu bir tasarım ortaya çıktı. İznik Çiniciliği'nde ise geleneksel malzeme ve renklerin kullanıldığı İznik çinilerine saygı duruşunda bulunan bir yan sehpa ile Osmanlı ibriklerinin grafiksel bir yorumunu görüyoruz.

HEDEFİMİZ KÜLTÜREL MİRASI GELECEĞE TAŞIMAK

Sergi hakkında düşüncelerini paylaşan Türkiye Tasarım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Gülname Turan: "Sergi, Türkiye Tasarım Vakfı'nın 'Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara' Avrupa Birliği projesinin çıktısı. Projemiz 15 ay sürdü. Hedefimiz Anadolu'nun kültürel mirasını güncel ihtiyaçlar ile bir araya getirerek geleceğe taşımak, zanaat tipi üretimin devamını sağlamak. Zanaat tipi üretim bilgisini güncel ihtiyaçlarla buluşturarak piyasadaki ihtiyaçlara yönelik ürünlere dönüşmesini sağlamak. Dolayısıyla bir yandan kadim geleneklerimizin devamını sağlarken diğer yandan da bu bilgiye haiz ustaların işlerini devam ettirebilecekleri bir ekonominin sağlanması için çalışıyoruz." dedi.

Sergi, 28 Haziran 2022 tarihine kadar saat 10.00-18.00 arasında ziyaret edilebilecek.

SINIRLARI ZORLAMAK İSTEDİK

Yorgancılık zanaatı için Letonya'dan Anna Liva Traumane ve Harijs Vucens, Türk zanaatkârlar Şadan Deniz, Ali Deniz ve Hikmet Çavuş ile bir araya gelerek Soft Body tasarımını ortaya çıkardı. Yorgancılığın sınırlarını zorlamayı hedefleyen bir sandalye tasarımı ortaya çıkaran sanatçılar Traumane ve Vucens mimarlık ve iç tasarım alanında çalışmalarını sürdürüyor. Kadim Anadolu Zanaatlarından Güncel Tasarımlara Avrupa Birliği projesini Litvanya Tasarım Merkezi'nin web sitesinde gördüklerini ve kendilerine ilginç geldiği için başvurduklarını belirten tasarımcılar şöyle konuştu: "Bir tasarımcı için yeni şeyler keşfetmek çok önemli. Farklı bir kültürü öğrenme fırsatı geçti elimize. Bizim böyle geleneklerimiz, el sanatlarımız yok. Daha önce yorgancılığı hiç duymamıştık. Çok egzotik bir zanaat. Bize ilginç geldi ve hemen aklımızda fikirler belirmeye başladı. Yorgancılığı daha geniş ölçekte ve iç tasarımda kullanabiliriz diye düşündük. Sıradan şeylere farklı yorumlar getirmeyi seviyoruz. İnsanların algısını zorlamak istedik. Normalde yorgan dikdörtgen, basık ve yatak üzerine kapatılan insanların örtü için kullandığı bir eşya. Bunu nasıl daha çağdaş ve estetik gösterebiliriz diye kafa yorduk. Radikal bir bakış açısı ile yeniden tasarladık ve üç boyutlu, delikli bir sandalye tasarımına dönüştürdük. Ve zanaatkârlarla çalışırken onlara büyük saygı duyduk. Küçücük bir iğne ucunda hayat yaşıyorlar. Amacımız gençlerin ilgisini çekmekti. Yorgancılığı farklı bir şekilde yorumlanması belki onlara da ilham olur. Bu tasarımdan iki tane yapıldı. Birini biz alıp ülkemize götüreceğiz. Belki bundan sonra farklı projelerimizde, tasarımlarımızda yorgancılığa yer verebiliriz."

Soft Body tasarımı için Liva ve Harijs'e Hikmet Çavuş ve Ali Deniz eşlik etti. Çavuş 1970'den Deniz ise 1980'den beri yorgancılık ile uğraşıyor. Şu an birlikte bu zanaatı icra eden Çavuş ve Deniz bu proje ile yorgancılığa farklı bir bakış açısı geldiğini söyledi. Günlerce tasarımcılar ile birlikte keyifli bir çalışma gerçekleştirdiklerini anlatan Çavuş ve Deniz şunları aktardı: "Yorgancılık bize özgü, Türklerin bir zanaatı. Ancak eskisi kadar ilgi yok. Fabrikasyon ürünler ince ve yıkanabilir olduğu için daha çok tercih ediliyor. Biz de artık yorganları daha ince yapmaya başladık. Bu zanaat ile ilgilenenlerin sayısı da azaldı. Bu proje ile umuyoruz ki yeniden gündeme gelir. Yabancı tasarımlar ile iki ilginç proje yaptık. Biri mont diğeri sandalye kılıfı. Onlar çizdi, en ince detayına kadar anlattı, biz doldurduk ve diktik. Yorgancılıktan sanat eserleri çıktı diyebiliriz. Onlar bu zanaatı daha önce bilmiyordu. Çok özveri ile çalıştılar. Bir eseri neredeyse yirmi günde yaptık. Bu eserler umarız Avrupa'da ilgi görür."

HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ OLDU

Sunrise adlı çalışmalarıyla Keçeçilik zanaatına farklı bir yorum katan Hollanda'dan gelen Jordan Morineau ve Carla Joachim, projenin çağrısını sosyal medyada görmüş. Proje için Türkiye'ye gelen ve Keçecilik zanaatının usta ismi Mehmet Girgiç ile çalışan Jordan ve Carla, "Keçecilik daha önce bildiğimiz bir alan değildi. Bu yüzden de ilgimizi çekti ve projede yer almak istedik. Keçecilik alanında yapılabilecek ürün gamı konusunda büyük bir potansiyel gördük. Doğal boya kullanıyorlardı ve ortaya çıkabilecek renkler bizi heyecanlandırdı. Biz bir grafik çizdik. Ve hayal ettiğimiz tasarımın aynısı ortaya çıktı. Restoran ve otellerde kullanılabilecek bir oda bölücü tasarladık. Üretim aşamasında Mehmet Hoca ile deneyler yaptık. Bu çalışmaları sosyal medya hesabımızdan da paylaştık. Ve çevremizdeki herkes bizi kıskandı. Keçeciliği merak etti.

Esere, Sunrise ismini verdik. Renk geçişleri gün doğumu gibi olduğu için bu ismi seçtik. Bu proje ile ilgili çok büyük bir potansiyel görüyoruz. Keçecilikle ilgili başka çalışmalar ve sergiler yapabiliriz. Bu noktada kesinlikle yine Mehmet Hoca ile çalışırız." şeklinde konuştu.

57 yıldır Keçecilik ile uğraşan Mehmet Girgiç, ortaya çıkan tasarımlardan oldukça mutlu. Girgiç, "25 yıl önce Oxford'dan davet almıştım. Daha sonra Avrupa ülkelerine de gittim. Daha önce de farklı tasarımcılarla bir araya gelip değişik işler yapmıştık. Ben geleneksel teknikle bu zanaatı yapıyorum. Eskisi kadar keçeyle uğraşan kalmadı. Ama yaptığım işlerle bu zanaatı bugüne uyarlamaya uğraşıyorum. Yeni ve genç tasarımcılar ile çalışmak benim de ufkumu açıyor. Güzel fikirler ile geldiler. Yünü iyi terbiye edebilirsen ulaşamayacağı yer yok. Onlar bana fikirlerini anlattı. Birer örnek hazırlamışlar, benimle paylaştılar bende onlardan renk kombinasyonlarını aldım ve bu eserler ortaya çıktı." diyor.