ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr
Sait ve Emre, iki yakın dost ve birlikte büyümüşler. Şimdilerde farklı üniversitelerde eğitimlerine devam ediyorlar. Biri yapay zekâ mühendisliği okuyor, diğeri gemi makineleri işletme mühendisliği. Onları ilginç kılansa okudukları bölümler veya dostlukları değil elbette; çocukluklarından beri evlerinde besledikleri veya doğada gördüklerinde aralarına asla mesafe koymadıkları farklı türden ve genelde 'tehlikeli' ya da 'korkutucu' olarak tanınan canlılar. Yılanlar, akrepler, kertenkeleler, örümcekler, tarantulalar, ilginç kurbağalar ve dahası evlerinin baş köşesinde. Bu canlılar çoğu zaman Sait ile Emre'nin ellerinde, kimi zamansa yüzlerinde dolaşıyor. Sanırım her iki taraf da birbirinden hiç korkmuyor ya da sonuçlarına katlanıyorlar. Öyle basit bir merak değil onlarınki; mutlaka yerli ve yabancı kaynaklardan besledikleri canlılarla ilgili araştırma yapıyor, bu canlılara özel habitat alanlarını oluşturuyor ve ne ile beslediklerine de dikkat ediyorlar. "Ülkemizde egzotik hayvan hakları konusunda birçok eksik bulunuyor. Bu hayvanlar aslında birtakım önlem ve aşılarla evcilleşebilirler." diyen Sait ve Emre'ye bu merakın nasıl ortaya çıktığını ve sosyal medyaya nasıl yansıdığını sorduk.
Sizi kısaca daha yakından tanıyabilir miyiz?
Sait Can Dolar: Yapay Zekâ Mühendisliği 2. sınıf öğrencisiyim aynı zamanda Bilgisayar Mühendisliği bölümünde çift ana dal yapıyorum. 20 yaşındayım. 3 yaşımdan beri hayvanlar ve doğayla ilgileniyorum aynı zamanda serbest dalış, balıkçılık, kayak, futbol, satranç gibi sporları da uzun süredir yapıyorum.
Emre Berk Atatanır: Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği 2. sınıf öğrencisiyim. 19 yaşındayım, küçüklüğümden beri hayvanlara karşı büyük bir ilgi ve sevgi duydum. Yüzme, tekvando, balıkçılık, izcilik, satranç, basketbol gibi sporlarla ilgileniyorum.
Çocukluk arkadaşısınız, değil mi?
İlkokul yaşlarından beri tanışmamıza rağmen samimiyetimiz bir ortak arkadaşımız sayesinde ilerledi. Tanıştığımız andan itibaren hobilerimizin, yapmaktan keyif aldığımız aktivitelerin, geleceğe bakışımızın benzer olmasından dolayı çok iyi anlaştık ve kısa zamanda en yakın aakrkadaşlar olduk. Bu arkadaşlık ikimizin de birbirini geliştirip birçok hobiyi birbirimize kazandırması ile ikimiz için de çok verimli oldu.
KEŞFEDİLECEK YÖNLERİ VE KARMAŞIKLIKLARI BİZİ ETKİLEDİ
Böcekler, sürüngenler veya "yaratıkları" neden bu kadar çok seviyorsunuz? Hayatlarınıza ne zaman ve nasıl dahil oldular?
Sait: Bu canlılara çok sevilmeyen ve gizemli canlılar olduklarından ve keşfedecek çok yönleri olduğundan dolayı ilgi duyuyorum. Aynı zamanda onların verdiği tehlike ve tahmin edilemezlik hissi de onları sevmemde bir etken.
İlk olarak annemin bana bir uğur böceği göstermesi ve o böceğe ilgi duymamla hayatıma girdi bu hayvanlar. Sonra farklı ve daha az sevilen, karmaşık türlere yöneldim. Ailem daha kreşe giderken bile böcekleri cebime doldurup eve getirdiğimi söylüyor, sanırım o zamandan beri de evimde besliyorum.
Emre: Çok göz ardı edilen ama aslında bambaşka bir dünyaya açılan bu hayvanlar çok basit olarak görülüyor. Ama bu canlıların hayatlarının göz önünde olmayan karmaşıklığını fark ettiğimde onlara duyduğum ilgi ve sevgi daha çok arttı. Onları anlayabilmek, inceleyebilmek için çaba sarf etmeye başladım. Her zaman ilgi duysam da etrafımdan edindiğim, zehirlidir dokunma, ısırır gibi ön yargılar sebebiyle pek fazla yaklaşmadığım böcek, sürüngen tarzı canlılara da Sait sayesinde alıştım. Ve aslında bu hayvanların ne kadar farklı olduğunu, apayrı âlemlerde yaşadıklarını görüp bu farklı dünyaya giriş yaptım.
AİLEMİZ ARKAMIZDA DURUYOR
Aileniz ve yakın çevrenizden bu özellikleriniz nedeniyle nasıl geri dönüşler alıyorsunuz? Özellikle anneleriniz ne diyor bu işe?
Ailemiz ve yakın çevremiz desteklemesine rağmen tabi ki alışık olmadıkları ve hangi hayvanın tehlikeli olup olmadığını bilmediklerinden dolayı bu hayvanlarla yakın ortamlarda bulunduklarında korktukları veya bizim onlara dokunmamızdan dolayı deli olduğumuzu düşündükleri oluyordu. Ama genel olarak arkadaşlarımız ve ailemiz arkamızda duruyor, bu yüzden mutluyuz. Annelerimiz bazen korktukları için isyan ediyorlar tabi. Bu genelde komik bir şekilde bize kızmalarına yol açabiliyor.
Bu canlıları satın mı alıyorsunuz yoksa buluyor musunuz? Yurtdışından getirttiğiniz oldu mu hiç veya siz satıyor musunuz?
Satın almıyoruz, çoğu hayvanı insanlara tanıtmak için videolarını çekip salıyoruz fakat bazı hayvanları bir süreliğine evimizde beslediğimiz oluyor. Çoğu zaman doğada hayatına devam edemeyecek sakat, yaralı hayvanları evimizde besleyip iyileşince doğaya bırakıyoruz. Satışını yapmıyoruz ve yurt dışından getirtmedik.
YABANCI VE TÜRKÇE KAYNAKLARDAN YARARLANIYORUZ
Bu canlılarla ilgili bilgileri hangi kaynaklardan alıyorsunuz?
Doğada bulduğumuz hayvanları dikkatlice gözlemleyip daha önceki incelemelerimizle karşılaştırıyoruz. İnternetteki yabancı ve Türkçe kaynaklardan edindiğimiz bilgileri de harmanlayarak bu bilgilere ulaşıyoruz. Bu süreçte fark ettiğimiz ilginç şeylerden biri de sürüngen veya böcek gibi hayvanların yaşadığı coğrafyaya göre değişik dış görünüş özellikleri gösterebilmesi. Bu yüzden bazen internette bile tam olarak doğru bilgiler bulunamıyor. Ülkemizin yerli türleri üzerine yapılacak daha detaylı araştırmalar belki bu bilgi açığını kapatabilir.
ÖLDÜRÜLMELERİ BESİN ZİNCİRİ VE DOĞA İÇİN YANLIŞ
İnsanlara bu pek de sevilmeyen canlılar hakkında ne söylemek istersiniz?
Amacımız bu canlıların korkulacak veya tiksinilecek varlıklar olmadığını göstermek ve bu ön yargıyı yıkmak. Videolarımıza gelen yorumlardan anladığımız kadarıyla bazı insanlar için bunu başarabildik. Yılanları, akrepleri tatlı bulan veya önceden çok korktuğunu fakat bizim videolarımızı izleyerek korkularını yendiklerini söyleyen insanları gördük. Bu hayvanlara olan bilinçsiz korku sebebiyle birçok yerde gereksiz yere öldürüldüklerini görüyoruz ki besin zincirine ve doğaya bu kadar etkisi olan hayvanların öylece öldürülmesi kesinlikle yanlış. Biz de bunun önüne geçerek, insanlara bu canlıların korkulacak şeyler olmadığını göstermeye çalışıyoruz.
Diğer hayvanlarla aranız nasıl peki?
İnsanların korkmadığı ve "evcil" olan hayvanları da tabi ki seviyoruz fakat diğer hayvanların gizemi bizi daha çok çekiyor ve o yüzden bazen kedi, köpek gibi hayvanlar bizim için basit kalabiliyor.
AMACIMIZ İYİLEŞTİRMEKTEN DAHA ÇOK ARAŞTIRMAK
Hayvanlara bu kadar ilginiz varken neden veterinerlik eğitimi almak istemediniz?
Amacımız iyileştirmekten daha çok araştırmak olduğu için veterinerliği tercih etmedik. Hayvanlara olan ilgimizi, bilgimizi bir yan dal olarak ilerletmek istediğimiz için farklı bölümlerde eğitim almayı seçtik.
BİR TELEVİZYON PROGRAMI YAPMAK HEP HAYALİMİZ
Gelecekte nerede olmak, ne yapmak istiyorsunuz?
Farklı ülkelere gidip oradaki canlıları tanıtmak düşündüğümüz ve istediğimiz bir şey. Farklı şehirlerde, ülkelerde değişik canlı türlerini insanlara tanıtıp, gösterdiğimiz bir televizyon programı çekmek hep hayalimiz olmuştu. Projelerimizden biri de kendimize ait normalde Türkiye'de çok bulunmayan ama hayvanların ihtiyacı olan eşyaların satıldığı bir mağaza açmak. Deniz yaşamı ve deniz hayvanları, bitkileri üzerine yoğunlaşmak da planlarımız arasında.