hande.sonmez@gmail.com
BluTV’ye özel olarak çekilen Bartu Ben’in 5 bölümü yayımlandı. Dizi tam anlamıyla alternatif bir komedi evreni!
Bartu Küçükçağlayan’ın kendi hayatından yola çıkarak yazdığı Bartu Ben; aynı tarz ‘serilerden’ ve komedi anlayışından bunalan seyirciye ilaç gibi geliyor. Kendi deyimiyle bir ‘az ünlünün’ daha az ünlü olma hikayesini anlatan dizide; BluTV’nin verdiği yetkiye de dayanarak; sansürsüz konular ve karakterler hayatımıza giriyor. Yoksa Okan Urun’un canlandırdığı ‘Mercimek’i ya da o ev partilerini nasıl izlerdik? Elbette Bartu Ben’in tek artısı bu sansürsüz dünya değil. Diziyi izlerken gerçek anlamda bir ‘durum komedi’sinin de mümkün olduğunu görüyorsunuz. İçinde bulunduğu piyasaya eleştirilerini yaparken; kendine de iğneyi batırmayı unutmayan Küçükçağlayan; oyunculuk ve müzisyenliğin yanı sıra yazarlıkta da parlak bir kariyere baş koymuş gibi gözüküyor. Kariyerinin dizidekinin aksi bir çizgide ve büyük bir hızla ilerlediğini söylemek mümkün…
“Kaygı”lı ruh: Bartu
Bartu Ben’de en çok öne çıkan şeylerden biri; bu az ünlünün geleceğinden duyduğu kaygıya karşın bu durumu çözmek için bir atılımda bulunmayacak kadar bezgin olması.
Oyuncuyum öyleyse ünlüyüm miti
Yaşadığımız coğrafyada geleceğinden kaygı duymayan zannediyorum yoktur. Hiçbir şeyin ve özellikle oyunculuğun dergi kapağında fotoğrafının basılması kadar cafcaflı olmadığını göstermesi açısından bile ilgiyi hak eden bir dizi Bartu Ben ve ‘oyuncuysan ünlüsün’ düşüncesinin de bir mit olduğun bir kez daha ispatlıyor. Bartu Ben; alternatif bir komedinin mümkün olabileceğini gösterdiği için de bu kadar çok sevildi. Siz de izleyin en azından; “farklı” bir komediye şans vermiş olacaksınız.