aysun.yildiz@aksam.com.tr
Sohbetimize rol aldığınız “Fazilet Hanım ve Kızları” adlı diziyle başlayalım. Kadroya nasıl dâhil oldunuz?
Daha önce rol aldığım bir dizide cast direktörlerinin dikkatini çekmişim. Menajerim aracılığıyla bana ulaştılar. Hikâyeyi çok beğendim. Özellikle karakteri çok sevdim. Görüşmemiz olumlu geçti. Senarist ve yapımcıdan da onayı alınca, çalışmalara başladık.
Nasıl bir tempoda çalışıyorsunuz?
Özellikle bu aralar gündüz-gece kavramları ben de yok. “Bugün günlerden ne?” diye sorsan cevap veremem. Kafam hep işimde, tabii bu benim için tatlı bir yoğunluk.
Sette en çok kimle anlaşıyorsunuz?
Sette büyüklerimiz tiyatro kökenli ve profesyoneller. Dolayısıyla oyunculuk dahil her konuda çok yardımları oluyor. Yaşıtlarım ve benden küçüklerle de aram iyi. Yani “Aile” denilen ortamı gerçekten yaşıyoruz
Oynadığınız karakteri kendinize benzettiğiniz oluyor mu?
Evet, her oyuncuda olduğu gibi... Dışarıdan bakıldığında zengin ve şımartılmış bir karakter ama içinde beslediği duygular, herkeste olan duygular...
İLGİ GÖRMEK HOŞUMA GİDİYOR
Başrolde oynamak ne hissettiriyor?
İlk zamanlar heyecanım vardı ama yendim o heyecanımı. İnsanların ilgi gösteriyor olması, güzel. Çevremde hem oyuncu olup hem bu işin içinde olanlardan olumlu tepki almak mutlu ediyor beni. Olumsuz tepkiler de hoşuma gidiyor.
Neden?
“Çapkın, serseri” diyorlar. Demek ki oynadığım rolün hakkını veriyorum…
Bundan sonra daha iyi olabilmek adına üstünüzde yük hissediyor musunuz?
Kesinlikle… Kimse “Ben iyi oyuncuyum” dememeli. Her zaman öğrenecek daha çok şey vardır. Ben de kendimi geliştirmek istiyorum. Diziden fırsat buldukça ya dil, ya oyunculuk eğitimi almaya çalışıyorum.
YAZI YAZMAYI SEVİYORUM
Alp Navruz’u tanıyalım biraz…
Oynadığım karaktere göre daha sakin biriyim. Yazı yazmayı çok severim. Şiir ve öyküler yazarım.
Peki, nasıl bir çocukluğunuz vardı?
Küçük olmama rağmen eğitime hep çok önem verdim. Takdir almadığım bir sene hatırlamıyorum. Aranılan “İnek öğrenci” bendim (gülüyor). Okuldan eve geldiğim an ders çalışmaya başlardım. Şu an setteki halim gibi…
Oyunculuk maceranız nasıl başladı?
Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. Tabii o arada oyunculuk eğitimleri de alıyordum. Oyunculuk benim için küçüklükten gelen bir tutkuydu. Küçükken tiyatro oyunları yazmaya çalışırmışım. Okul hayatım boyunca üniversitede dâhil, hep tiyatro gruplarındaydım. Geleceğimi o zamanlar çizmiştim. Üniversite döneminde menajerimle tanıştım ve başladık böyle bir serüvene…
Aileniz oyuncu olmanızı istedi mi?
Her anne ve baba gibi istemediler tabii. Ama okumak istediğim bölüm konusunda da engellemediler beni. Zaten Türk Dili Edebiyatı Bölümü okumamın sebebi; ailemi oyunculuk konusunda ikna edecek olmamdı. Şu an en büyük destekçim ailem. Aldıkları tepkilerdir dolayı gurur duyuyorlar.
KENDİMİ YURTDIŞINDA DA GÖSTERMEK İSTİYORUM
Şan şöhret sizi korkutuyor mu?
Korkutmuyor tabii, aksine hoşuma gidiyor. Tek korkum; yanlış tanınmak.
İlerisi için planlarınız neler?
Açıkçası diziden çok sinema filminde oynamayı isterim. Hedefim, kendimi yurtdışında da göstermek.
Sosyal medyada popülaritenizin artmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Eskiden sosyal medyayla aram yoktu, fotoğraf paylaşmazdım. Fakat şu an o kadar çok istek geliyor ki, elimden geldiği kadar fotoğraf paylaşmaya çalışıyorum. Zaten o ilgiyi görmek benim de hoşuma gidiyor.
DAHA ÖNCE HİÇ ÂŞIK OLMADIM
Hayatınızda biri var mı?
Şu an da tek düşündüğüm şey; iş. işten dolayı sosyal hayatım
En sevdiğiniz özelliğiniz?
Hırslı olmam
Huzuru nerede bulursunuz?
Sevdiğim insanların yanında.
En büyük hayal kırıklığınız?
Yok diyelim.
En derin yaranız?
Dedemi kaybetmem...
En mutlu anınız?
Bu aralar.
En büyük hayaliniz?
Başarılı bir oyuncu olmak.
En çok sevdiğiniz?
Ailem.
En büyük aşkınız?
Annem.
Nasıl birine âşık olursunuz?
Güzel aynı zamanda zeki ve konuşabileceğim biri olmalı. Daha önce hiç âşık olmadım…
Sevdiğinizde mi olmadı?
Sevdim ama o anlatılan şaşalı aşkları yaşamadım hiç...
Esmer mi sarışın mı?
Esmer...