Aldığımız her nefeste aşkı soluyoruz

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR

aysun.yildiz@aksam.com.tr

Türk Pop Müziği’nin en bilindik kült gruplarından Ezginin Günlüğü “Aşk Zamanı” isimli yeni albümleriyle sevenleriyle buluştu. Grup üyeleri, Deniz Sujana, Çağrı Çetinsel, Cafer İşleyen, Can Göktürk, Nadir Göktürk, Erkan Gürer ve Güven Şancı’yla bir araya geldik ve yeni albümlerini konuştuk. 

Hemen yeni albümü konuşarak başlayalım. ‘Aşk Zamanı’ adlı albümünüz yeni çıktı. Nasıl bir albüm süreci yaşandı, ‘Aşk Zamanı’nın hikayesi nasıl şekillendi?

Bizim için yeni bir albüme başlamanın ilk önemli aşaması şarkı seçimi oluyor. Çünkü birikmiş ve yayınlanmamış şarkı repertuarımız oldukça kabarık. Üstelik bu albümde grup üyelerinin çoğu da besteleriyle katkıda bulundukları için seçimi tamamlamak epey zor oldu. Daha sonra, şarkıların altyapı çalışmaları ve kayıt aşaması geliyor tabii. Bu bizi aylarca uğraştıran bir süreç olsa da, çok zevkli bir çalışma olduğu için hiç yorucu olmadı. 

1982’den beri grup üyenizde pek çok değişiklik oldu. Yeni kadın vokaliniz Deniz Sujana’nın gelişiyle bir yenilik söz konusu oldu mu?

Elbette ki her değişiklik aynı zamanda yeni bir renk anlamına gelir. Çünkü herkesin kişiliği farklıdır. Deniz de hem ses rengi hem de şarkı söyleme üslubu itibariyle kendine özgü bir kişilik. Albüm repertuarını hazırlarken, şarkı seçim aşamasında bu durum etkisini gösteriyor. Deniz’in de grubumuza birçok güzellik kazandıracağına eminiz. 

Grubun kuruluşu 1982’ye dayanıyor. Bu 36 yılın size kattıkları ve sizden götürdükleri neler?

Aslında götürdüğü pek bir şey yok sayılır. Çünkü giden şey sadece yıllar… O da zaten her halükarda gidecekti. Ama bize kattıkları çok fazladır. Öncelikle hayatı, insanları, kendimizi tanıdık. Sonra da müziği... Gerçekten de öğrenmekte sınır yokmuş, insan meğerse ne kadar da cahil bir yaratıkmış. Günün birinde “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir” diyecek aşamaya gelir miyiz, onu bilmiyoruz…

Albümdeki şarkılarda alışık olduğumuz üzere Nadir Göktürk’ün ağırlığı hissediliyor ancak bir Ezginin Günlüğü klasiği olarak Ataol Behramoğlu, Nazım Hikmet gibi önemli şairlerin şiirlerinin bestelendiğini de görüyoruz. Bu şairlerin sayısız eseri arasından bu eserleri nasıl seçtiniz ve bu isimlerin eserlerini bestelemenin ne gibi zorlukları var?

Bu seçim tamamiyle şarkının bestecisinin tercihleriyle ilgili… Bizim şiirle aramız ve dostluğumuz oldukça iyi. Bu seçimin nasıl olmadığı konusunda şunu söyleyebilirim yalnız; biz, bir şiir kitabını elimize alıp da, hangi şiiri besteleyelim diye arama yaparak bu şiirleri bulmuyoruz. Şiiri zaten okuyoruz ve bazen öyle bir an oluyor ki, okuduğunuz şiiri müziklemeye çalışırken buluveriyorsunuz kendinizi. Bir an, şiirle müziğin gözgöze gelmesi gibi bir şey yani... Tabii bir şiiri bestelemek dünyanın en zor işlerinden biridir aslında. Şiirin ruhunu yakalamanın yanında, Şairin o şiiri yazarkenki ruh haline de yaklaşmanız lazım. Sizden çok uzak bir ülkede, belki de yüzyıllar öncesinde yaşamış bir şair de olabilir bu.

Ezginin Günlüğü denince naif bir hüzünlü aşk duygusu hissediyoruz. Sizin işlediğiniz aşk hüzünlü bir aşk mı?

Aldığımız her nefeste, farkında olmasak da, aşkı soluyoruz aslında. Bu albüme bakarsanız 12 şarkının 12’sinin de bir yerlerden aşka dokunmakta olduğunu görürsünüz. Ama hayatı da aşktan bağımsız düşünmek hiç de gerçekçi olmaz. “Aşk” için her zaman, zamansız olduğu gibi bir yorumda bulunulur. Yani aşk hep beklenmedik zamanlarda kapıyı çalar. Öyle der büyüklerimiz. Ama düşününce, hepimiz her zaman aşka kapıyı açmaya hazırızdır. Aşk hüzünlü olabilir, yalan olabilir, erişilmez olabilir; ama neresinden bakarsak bakalım doğanın hayat kaynağıdır. Hem de bütün canlılar için... 

BİZ ARKADAŞ SEÇİMİNDE DOĞRU DAVRANDIK

Grup müziği yapmak, bireysel bir müzikal yolculuğa çıkmaya kıyasla oldukça zordur derler. Katılır mısınız hem Ezginin Günlüğü’nün bu kadar yıl boyunca varlığını hem de yüksek kalitede, devam ettirebilmesinin bir sırrı var mı? 

Gerçekten de öyledir. Bilirsiniz, genellikle her insanın birikimleri, beklentileri, amaçları farklılıklar gösteririr. Farklı insanların aynı konu üzerinde uzlaşmaları gerçekten çok zor olur. Biz belki arkadaş seçiminde doğru davrandık, dünyaya ve hayata bakışımızda ortak noktaları fazla olan kişilerdik ya da şanslı olduk. Elemanlar arasındaki ilişkiyi mümkün olduğu kadar bir dostluk ve ortak üretim temelinde kurduk. Tabii ki bu arada ayrılıklar da yaşadık ama bunlar hayatın akışı içerisinde son derece olağan durumlardı. Onun dışında özel bir sırrımız yok...