Akın Ekici: Önemli olan sanata taraf olmak

Ressam Akın Ekici: “Herkesin mutluluğu için mutlaka bir sanat dalı ile iç içe olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için kimsenin mutlaka resim yapıyor, bir enstrüman çalıyor veya tiyatroda sahne alıyor olmasına gerek yok. Önemli olan sanata taraf olmak ve sanata evet diyebilmek…”

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Aynı zamanda bir hukukçu olan sanatçı Akın Ekici bu hafta Akşam Cumartesi'nin konuğu oldu. Kendine has üslubu, özgün çizgileri ve dikkat çeken resim çalışmalarıyla sanat dünyamızda özel bir yerde duran Ekici, bugüne kadar hem ulusal hem de uluslararası platformlarda çalışmaları sergilenmiş başarılı bir sanatçı. 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Ekici, uzun yıllar resmî kurumlarda üst düzey yönetici ve hukukçu olarak çalışmış. Bir süre sonra serbest avukat olarak çalışmaya başlayınca bu zamana kadar vakit buldukça ilgilendiği resim sanatını hayatının merkezine koymuş ve üretimlerine ağırlık vermiş. Şimdiye kadar sayısız eser ve sergiye imza atan sanatçının yeni sergisi Nefesim ise bugün Ovoo Sanat Galerisi'nde açıldı ve 6 Nisan'a kadar devam edecek. Bu vesileyle bir araya geldiğimiz Akın Ekici'ye sorularıma verdiği detaylı ve içten cevapları için teşekkür ediyorum ve sizi sayfamıza ancak bu kadarı sığabilen sohbetimizle baş başa bırakıyorum.

EKSİKLİĞİMİ SANATLA TAMAMLIYORUM

Resim sanatı sizin için ne ifade ediyor, neden bu alanı tercih ettiniz, mutlu musunuz?

Resim sanatı benim için gerçek kişiliğimin, kimliğimin ortaya konmasıdır. Ben eksik kalan ifademi sanatımla tamamlıyorum. Orada ben gayet benim, kuralım yoktur, planım yoktur, kaygım yoktur. Saf ruhum beni neye yöneltirse, kimseye sormadan kimin ne diyeceğini düşünmeden, içimden geldiği gibi, ruhumun yönlendirdiği gibi işimi, eserimi tamamlarım. Tek mücadelem, eser üretim sürecimde ruhumun yarışan isteklerinden hangisine öncelik tanımam gerektiğidir. Ondan gelen her istek, her yönlendirme önemlidir benim için, ancak bunlardan bir veya birkaçına o eserin yaratılmasında öncelik vermek gerekir. Diğerlerini bir sonraki esere aktarmak için beynimde saklarım. Artık onun yeri ruh değildir, ruhtan çıkmış üretim için beyinde beklemektedir. Neden resim sanatını tercih ettiğimi bilmiyorum. Zira bir tercih yapmadım. Önüme konmuş birkaç alternatif arasından resim yapmayı seçmedim. Ben kendimi hatırladığım andan itibaren resim yapıyorum.

Beni yakından tanımayan bazı kimseler beni hukukçuluk kariyerimin sonlarına doğru hobi olarak resim yapmaya başlamış biri gibi düşünüyor olabilir. Hâlbuki ben avukatlığımdan önce de resim yapıyordum. Mutlu muyum? Evet, daha önce de ifade ettiğim gibi resim yaptığım, yapabildiğim için, resim yapmamla birlikte bana sunulan sanat ve yaratım dünyasının içinde olduğumdan, sanat ile iç içe olmaktan, sanata taraf olmaktan son derece mutluyum. Herkesin mutluluğu için mutlaka bir sanat dalı ile ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kimsenin mutlaka resim yapmasına, bir enstrüman çalmasına veya tiyatroda sahne almasına gerek yok.

Gerek izleyici gerek koleksiyoner gerekse dinleyici veya başka bir şekilde bir sanat etkinliğinin tarafı olurlarsa hayatlarının anlam kazandığını, ruhlarının tazelendiğini hissedebilirler. Önemli olan sanata taraf olmak ve sanata evet diyebilmek.

TABLOLARIMDA KAOSUN DİNGİNDİĞİNİ RESMETTİM

Resimdeki tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Tarzımı çok dokulu, çok katmanlı, bazen de çok renkli ancak her durumda ritmik bir duyguyu yansıtan, özgürlükçü bir sunum olarak görüyorum. Demek istediğim benim tarzım da çok renkli, çok katmanlı, çok dokulu bir boya kullanımından sonra sonuçta ortaya çıkan tekliği, dinginliğini yansıtıyor. Kaosun dinginliği diyebiliriz buna. Tarzımı, bu tarzı yansıtmaya en uygun tekniği kullanarak yarattım. Uzun yıllardır eserlerimi fırça kullanmadan yalnızca spatula yardımıyla yapıyorum. Her doku, her katman, her işleme için farklı türlerde spatulalar kullanıyorum. Kendimi spatula kullanırken daha özgür, daha yaratıcı hissediyorum. Tabii ki spatula kullanmam fırçayı yadsıdığım anlamına gelmiyor. Bazen fırça kullanmayı özlediğimde sırf fırça da kullanabilmek için tarzımın dışında resimler de yapıyorum.

Daha çok hangi konu, içerik ve temalarda resimler yapmayı seviyorsunuz, neden?

Genelde yaptığım resimlerde üç tema yer alır. Ya doğadan bir soyutlama yaparım ya da toplumsal bir olayı soyutlarım. Örneğin bir topluluğu, bir toplumsal olayı, bir bayram kutlamasını, ya da bir düğünü içinde bulunulan doğa ile birlikte soyutlarım. Uzaktan bakıldığında bildiğimiz bir soyut resim gibi algılanır ancak yakınlaşınca bir peyzajın veya bir toplumsal olayın soyutlanmış hali olduğu anlaşılır. Üçüncü temam ise tamamen soyut resimdir. En zoru da budur. Zira yansıtacağınız, daha önceden var olmuş bir olgu veya madde yoktur. Soyutlamada, bir doğa unsurunu değişik şekilde ifade ettiğinizde işiniz biraz daha kolaydır. Ancak salt soyutta, tamamen duyguyu harekete geçirmeye çalışırsınız.

AVUKATLIĞI SANAT GİBİ YAPTIM

Asıl mesleğinizin avukatlık olduğunu biliyoruz, çok farklı disiplinler değil mi ressamlık ve avukatlık?

Bence mesleklerin insanları bir şekle sokmasındansa insanların meslekleri bir şekle sokmaları söz konusudur. Yani olay kişide biter. O mesleği nasıl bir kişilikle yapacağınız o mesleğin de nasıl algılanacağı belirler. Ben avukatlık mesleğimi de hep bir sanat icra eder gibi yaptım bugüne kadar. Avukatlık mesleğine dair yaptığım her işte, hazırladığım her dilekçede, hukuk alanında yazdığım her kitapta, her toplantıda, her duruşmada bir sanat eseri yaratıyormuş gibi özen ve hassasiyet gösterdim. Her dava veya savunma dilekçemin bilimsel ve edebi bir eser gibi hazırlanmasına, yaptığım her konuşmanın veya toplantının karşı tarafı etkileyecek nitelikte olmasına özen gösterdim. Tıpkı resimlerimi yaparken davrandığım gibi. Bu nedenle bana avukatlık ile resim sanatı hiçbir zaman çok farklı alanlarmış gibi gelmedi.

OKULLARDAN MUHTEŞEM İŞLER ÇIKTIĞINI GÖZLEMLİYORUM

Türkiye'deki örgün eğitimde verilen resim dersleri hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce yeterli mi, uygun mu veya doğru mu?

Deneyimlerimden görüyorum ki gerek ilköğretimde ve gerekse lise düzeyinde çok yetkin görsel sanatlar öğretmenlerimiz var. Çağdaş ve kavramsal sanatların bugün dünya sanat ortamlarında sergilenen güncelini öğrencilerle paylaşan, öğrencilerin bu günceli yakalaması için yoğun çaba sarf eden öğretmenlerimiz ve okullarımız var. Buna yakından şahidim. Öğrenciler tarafından yapılan işlerin niteliğine ve türlerine baktığımda, devlet okulu veya özel okul fark etmeksizin muhteşem işler çıktığını görüyorum. Bugün okullarımızda NFT'ler konuşuluyor, sanatta dijital medya üretimleri konuşuluyor. Günümüz teknolojisinin tanımış olduğu imkânlarla tüm yetişkin sanatçılar gibi sanat öğretmenlerimiz ve öğrenciler de dünyada güncel olan sanat akımlarını, son çalışma içeriklerini yakından takip edebiliyorlar. Özellikle dijital medya veya çağdaş sanatlar alanında dünya çapında ses getiren Türk sanatçıların başarılarıyla ve son zamanlarda medyada daha sık görünür olmalarıyla çocuklarımızın sanata, özellikle çağdaş resim sanatına karşı çok yoğun ilgi gösterdiklerini ve günceli yakalamaya çalıştıklarını gözlemliyorum. Okullarda yapılan işlere baktığımda ve güncelin yakalandığını gördüğümde örgün eğitimde olumlu gelişmeler olduğunu, okullarımızda bu işin başarı ile yapıldığını söyleyebilirim.

GENÇ SANATÇI FARKINI ORTAYA KOYABİLMELİ

Genç sanatçılara ve ressamlara neler söylemek istersiniz? Kendilerinde hangi sorulara yanıt verdikten sonra bu yola girişmeliler?

Şimdi herkes dünyada sanat üretenlere çok kolay yolla erişiyor ve herkes birbirinin çok benzeri şeyler yapmaya başladı. Genç bir ressamın öncelikle "Ben gerçekten ne yapmak istiyorum ve benim diğerlerinden farkım ne" sorusunu samimi olarak kendisine sorması gerekiyor. Öncelikle resim veya uğraştığı sanat dalı her ne ise onda kendisini uzun yıllar sonra nerede görmeyi hayal ediyor, ara hedefleri ne, bunu belirlemesi gerekiyor. Hayal kurmadan ve hedef belirlemeden hiçbir şey olmuyor. Bu soruları kendisine soran, bu sorulara samimiyetle yanıt veren ve ben ne pahasına olursa olsun ressam olacağım, heykeltıraş olacağım veya tiyatrocu olacağım diyen bir gencin bir kez bu kararı verdikten sonra asla vazgeçmemesi gerekiyor. Evet, biliyorum, özellikle görsel sanatlarla uğraşmak gerek malzemelerin pahalı olması gerekse genç bir ressamın kendisini göstereceği galerilerde, sergilerde, fuarlarda yer bulabilmesinin maliyetli ve zor olması nedeniyle çok meşakkatli ve uzun bir yol. Ancak kararlı olan mutlaka bir yol buluyor. Gençlere bu zorlukları aşmaları için imkân veren kucak açan galeriler ve sanat platformları var. Bunları mutlaka samimiyetle ve ciddiyetle araştırsınlar, bulsunlar ve takip etsinler.