Akıllı telefon ve tabletler çocukların yaratıcılığını öldürüyor mu?

Her ne kadar akıllı telefon ve tabletlerde, yaratıcılığı artırdığı iddia edilen birçok uygulama ve oyun olsa da, tam tersi bir durum söz konusu olabilir mi?

DR. SEVDA SARIKAYA / sevda.sarikaya@stargazete.com

ABD’de 10 yaş civarı çocukların günde 4-5 saatini dijital cihazlarla geçirdiği belirlendi. Bu sürenin içerisinde telefon konuşmaları ve mesajlaşma yok. Kanada’da yapılan bir ankette, öğretmenlerin yüzde 75’i, dijital cihaz kullanımından dolayı, öğrencilerin performansında düşüklük gözlemlediklerini belirtmişler. Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles’ta yapılan bir çalışmada çocuklar iki gruba ayrılmış. Bir grup 5 gün boyunca dijital cihaz kullanımının yasak olduğu bir kampa alınmış. Diğer gruba ise dijital cihaz kullanımı serbest bırakılmış. Yapılan testlerde cihaz kullanmayan grubun diğer gruba kıyasla, empati yeteneği daha yüksek olarak tespit edilmiş.

Gelelim dijital cihazların çocukların yaratıcılığına olan etkilerine. Şimdiye kadar dijital cihazların dikkat eksikliğini artırıcı etkisi, depresyon ve anksiyeteye katkısı üzerinde konuşuldu. Yaratıcılığa olan etkilerinden de hep pozitif olarak bahsedildi. Fakat uzmanların çoğu öyle düşünmüyor. Ekran başında geçirilen zamanın çocukların dışarıda oyun oynayacağı zamandan çaldığını, bu zamanın da beyin gelişimi için önemli olduğunu belirtiyorlar. Çünkü çocuklar dışarıda oyun kurarken yaratıcılıklarını kullanırlar. Kendi zihinlerinde kurguladıkları oyunlar, onların serbest alanıdır. Her yeni kurgulama yeni nöronal bağlantılar anlamına gelir.

Peki dijital cihazlardaki oyunlar da benzer işlevler görmüyor mu? Uzmanların görüşü pek olumlu değil. Bu oyunları genellikle aynı şeyi çocuklara tekrar tekrar yaptırmak üzerine kurgulanıyor. Çocukların kendi hızlarında bir şey yapmasına izin vermeden, oyunda yönlendirildiği şekilde ilerlemelerine müsaade ediliyor. Çocuk gelişim uzmanı Nancy Carlsson-Paige Washington Post’ta yayımlanan bir yazısında dijital cihazlardaki oyun uygulamalarından şöyle bahsediyor;

‘Çocukların oyunlarda yaptığı şey, başkasının yapılandırdığı/kurduğu bir oyunda yine başkasının kurallarına göre ilerlemek. Bu durum çocuğun kendine özgü fikirlerini oluşturması ve bunları uygulamaya koymasından çok farklı.’ Son yılların popüler oyunu Minecraft için de benzer şeyler söyleniyor. Klinik psikoloji uzmanı Catherine Steiner-Adair Minecraft güzel bir oyun olsa da çocukların yaratıcılıklarını geliştirmeleri için onun yerine üç boyutlu gerçek dünyada oynanan legoyu tercih etmelerinin daha faydalı olacağını belirtiyor.

Amerikan Pediatri Akademisi’nin 2016 yılında hazırladığı screen-time guideline’da, 18 ay öncesi çocuklara hiçbir şekilde dijital cihaz kullandırılmaması öneriliyor. 18-24 ay arasında ise aileleri ile birlikte yüksek eğitici içeriği olan programları izleyebilecekleri, 2-5 yaş arasında seçici içeriklerle günde bir saat ekran başında zaman geçirebilecekleri belirtiliyor. Altı yaş ve sonrasında mutlak denetim olması ve zaman sınırlaması getirilmesi şart koşuluyor.

Nöroloji uzmanı olarak benim görüşüm de paralel. Bebeklik ve çocukluk dönemleri beyin hücrelerimizin kendisini yapılandırdığı, her türlü manüplasyona açık olan dönemlerdir. Bu yüzden küçük yaşlarda geliştirilen meziyetler ileriki yıllarda ne olacağımızı belirler. Bu önemli dönemleri ekran başında geçiren çocuklar ileride potansiyellerini gerçekleştirememe gerçeği ile yüz yüze kalırlar. Dijital cihazlar çağımızın vazgeçilmezi ve bilgiye ulaşmadaki en önemli araçlar. Bu yüzden çocuklarımıza bilinçli dijital cihaz kullanımını öğretmek gerekir. Hatta okullarda ‘Bilinçli Dijital Cihaz Kullanımı’ eğitimi verilmesinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum.