Ağacın hikâyesi böyle mi bitsin?

Sıfır Atık Hareketi'nin savunucusu Emine Erdoğan'ın katkılarıyla hazırlanan Dünya Ortak Evimiz adlı kitap çevre dostlarının aktivist ruhunu harekete geçiren çocukluk anılarına odaklanıyor. Çevre bilincini oluşturan ortamı kaleme alan Erdoğan, küçükken bir kitabın sayfasını yırttığında babasının 'Ağacın hikâyesi böyle mi bitsin?' sorusuyla bu konudaki farkındalığının oluşmaya başladığını anlatıyor.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Çocuklukta ruhumuza işleyen duygular, davranış modelleri ve farkındalıklar gelecekte nasıl bir insan olacağımızı da belirler büyük ölçüde. Çevreye bakışımız, doğayla, bitki ve hayvanlarla iletişimimiz de yine o yıllarda çocuk zihnimize atılan tohumlarla şekillenir. "En İyi Proje" ödüllü Sıfır Atık Hareketi'nin savunucusu Emine Erdoğan'ın katkılarıyla hazırlanan Dünya Ortak Evimiz adlı kitap bu noktadan hareketle çevre dostlarının aktivist ruhunu harekete geçiren çocukluk anılarına odaklanıyor. Kitabın tanıtımı geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Devlet Konukevi'nde gerçekleşti.

Dünya Ortak Evimiz diyen yazarlar arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği yapmış Claudio Tomasi, Şahika Encümen, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Gazeteci Güven İslamoğlu, Doğal Hayatı Koruma Vakfı Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, Nil Karaibrahimgil, Alper Tüydeş, Deniz Temiz Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Şadan Kaptanoğlu, Prof. Huriye Martı ve Sümeyye Ceylan gibi çok sayıda çevre aktivisti yer alıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Dünya Ortak Evimiz adlı kitap için kaleme aldığı yazıda "Benim için çocukluk, bahçesinde meyve ağaçları ve küçük bir bostanın olduğu Üsküdar'daki evimizdir. Bambaşka âlemlere yol aldığım o bahçe toprak, ağaçlar ve hayvanlarla olan dostluğumun başladığı yerdir." şeklinde ifadelere yer veriyor. Annesinin doğayla olan ilişkisini "Annem, hayvanların ve çiçeklerin yanında bağırılmaması gerektiğini tembihlerdi; çünkü küserlerdi. Ağaçların yanından selamsız geçmek elma, kiraz, ceviz ikramlarına hürmetsizlikti. Annem çiçekleri tebessümle sular, topladığı her meyve için şükrederdi. Şimdi daha iyi anlıyorum. Meğer bize toprağa özen göstermeyi, çiçeklerle muhabbete dalmayı ya da yağmura sevgi duymayı öğretirken aslında tabiatın dilini öğretmiş." cümleleriyle anlatan Erdoğan, çevre konusunda babasının hiç unutamadığı ikazını da okurlarla paylaşıyor: "Biz çocukken okul kitaplarımızı renkli kâğıtlarla kaplamak, düzgün kullanıp sene sonunda o sınıfı okuyacak küçüklere vermek adetti. Çocukluk işte! Bir keresinde bir kitabın sayfasını sebepsiz yere yırtmıştım. Bunun üzerine babamın ağacın hakkına girdiğimize dair uzun nasihatini hiç unutamam. Babam o gün, "Ağacın hikâyesi böyle mi bitsin?" diye sorduğunda bunun sorudan çok büyük bir sitem olduğunu anlamıştım. O günü ne zaman hatırlasam hüzünlenirim."

YOK OLAN KAUAİ KUŞU'NUN HÜZNÜ

Sıfır Atık Projesi'nin ortaya çıkış hikâyesinden ve projenin adım adım nasıl büyüyüp bir çevre hareketine dönüştüğünden de bahseden Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemden itibaren çevre ile ilgili verdiği mücadeleyi de hatırlatıyor.

Kitabın kapağında yer alan endemik bir kuş türü olan Kauai'nin hikâyesi de hayli manidar. Erdoğan, "Hawaii Adaları'nda nesli tükenen endemik bir tür olan Kauai kuşunun 1987'de kaydedilen son sesini dinlediğimde insanoğlunun tabiat üzerine kurduğu acımasız baskının ürperten melodisiyle yüzleştim." diyerek bu hüzünlü hikâyeden nasıl etkilendiğini şöyle anlatıyor: "Letafetiyle yürekleri yumuşatan bu kuş türü, dişilerin ve erkeklerin birbirlerine söyledikleri şarkılarla meşhurdu. Ne var ki yaşadıkları bölgeye gelen insanların getirdiği kentleşmenin ve küresel ısınmanın etkisiyle değişen dengelere yenik düştüler. Sesleri bu âlemde bir daha asla işitilmeyecek. Her gün etrafımızda, haberimiz dahi olmadan nice şey yok olup gidiyor. Bazı türler, artık yalnızca bir anı olarak kitap sayfalarında yaşıyor. Ormanlara yerleşen sessizlik, bazı sakinlerinin göçüp gittiğini anlatıyor. Rüzgârlar artık başka diyarlardan hoş kokular değil yıkım taşıyor."

Dünya Ortak Evimiz kitabının tanıtımına eşlik eden Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde açılan sanatçı Deniz Sağdıç'ın "O sıfır noktası" başlıklı sergisi de hızla tükettiğimiz kaynaklara ve her gün dünyayı nasıl bir hızla kirlettiğimize dikkat çekiyor. 30 Haziran'a kadar görülebilecek sergide cam, metal, plastik atıklar, şişe kapakları ve teknolojik atıklardan yapılan portreler yer alıyor. Sanatın, hayatın her alanında olması düşüncesinden hareketle galerilerin dışında farklı alanlarda sergi açmayı önemsediğini vurgulayan Deniz Sağdıç, "Cumhurbaşkanlığı ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının desteğiyle, bu sergi Millet Kütüphanesinin sergi salonunda değil, koridorları, merdivenleri gibi tüm alanlarında yer alacak. Ziyaretçiler, kütüphanenin her alanında bu eserlerle karşılaşabilecek. Sergimiz, yaklaşık bir ay boyunca burada açık kalacak." diyor. Serginin Millet Kütüphanesi'nden sonra Türkiye turuna çıkacağını belirten Deniz Sağdıç, "İnşallah bu sergi büyük bir gezici tırla Türkiye'nin 81 ilinde dolaşacak. Herkese ulaşmaya çalışacak." şeklinde konuşuyor.

"Dünya Ortak Evimiz" kitabında "Çocuklarımızın Alkışlarına Layık Olabilmek" başlıklı bir yazısı bulunan Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) Genel Müdürü Aslı Pasinli ise "Çocuklarımızın doğadan kopuk büyüyor olması en büyük endişem. Kitaptaki yazımda bu konuyu dile getirdim." ifadesini kullandı. Çevreyi koruma çalışmalarına nasıl başladığını, bu bakış açısının kendisine neler kattığını da yazısında paylaştığını belirten Pasinli şu değerlendirmelerde bulundu: "Kitabın çok kıymetli bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Çok farklı kesimlerden farklı insanların, çevreyle ilgili elini taşın altına koymuş kişilerin şahsi hikâyeleri, Dünya Ortak Evimiz kitabında derlendi.

Burada verilmek istenen mesaj; illa belli pozisyonlarda, çevre organizasyonlarında olmanız şart değil, herkes istediğinde çevreyle ilgili elini taşın altına koyabilir. Umarım gelecekte çocuklarımızın alkışlarına layık olabiliriz. Tüm bireylere sorumluluk alma, çocuklarımıza ileride bizi alkışlayacakları bir dünya bırakma çağrısında bulunuyorum. Sadece hükûmetler değil her birey bu süreçten sorumlu."

200 BİNDEN FAZLA ÇOCUK "ORMAN KAŞİFİ" OLDU

Kitabın yazarlarından Sümeyye Ceylan ise eğitimci olarak çalışmalar yürüttüğünü, Usturlab Atölye ve Her Çocuğa Eğitim Vakfının kurucusu olduğunu dile getirdi. Kitabın büyük bir farkındalık yaratacağına inandığını vurgulayan Ceylan, "Ben bir şehir çocuğuyum, şehirde doğup büyüdüm. Gidebileceğim bir köyüm olmadı. Çocukken yaşadığım bu yoksunluğu bugünün çocukları yaşamasın diye Türkiye genelinde 'Orman Kâşifleri' isimli bir eğitim hareketi başlattım. 200 binden fazla çocuk, ücretsiz düzenlenen bu eğitimlere erişti. Doğanın bir parçasıyız, en iyi öğretmen doğa. Bunu çocuklara kazandırmayı amaçladık eğitimlerle. Kitapta da bu projeyi kaleme aldım." dedi.