Açık hava müzesi: Kastamonu

LOKMAN DAĞ

lokmandag@gmail.com

Anadolu’nun en sakin şehirlerinden...

Ne yapısı bozulmuş, ne havası ne de insanı...

Şerife Bacı’nın memleketi çünkü orası,

Sırtında bebeği ile cephelere mermi taşıyan nenelerimizin...

Üstelik bir de Siyez bulguru var genetiği ile oynanmamış, kime sorsanız Kastamonu’un kurtarıcısı gözü ile bakıyorlar bu buğdaya... Bu kez yolculuğumuz Batı Karadeniz’in güzel şehirlerinden, Şeyh Şaban-ı Veli’nin memleketi Kastamonu...  Kastamonu Valiliği’nin misafiri olarak geldik bu DNA’sı henüz bozulmamış şehire... Son zamanların en çok konuşulan yiyeceği, Canan Karatay Hoca’nın bile beslenmek için yemeyi önerdiği Siyez Buğday’ının hikayesinin peşindeyiz. Bizi gazeteci ağabeyimiz Mustafa Afacan karşıladı. Görseniz, konuşması, hayata bakış açısı, yaşam tarzı tam bir modern Mandıra Filozofu... Aynı zamanda kalemi keskin bir yazar... Meğerse kendisini Siyez Buğdayı üretimine vermiş. Harika bir su değirmeni var. Bizi havalimanından alır almaz konuyu o buğdaya getirdi.

Siyez Cenneti İhsangazi

İlk durağımız İhsangazi İlçesi, yani Siyez Buğday’ının anavatanı. Bizleri minik çocuklar sıcacık halaylarıyla karşıladı. Sonbahar tüm renkleri göstermekte cömertti. Miniklerin elbiselerindeki renk cümbüşüyle doğa o kadar uyumluydu ki güzel

fotoğraflar çıktı ortaya. Sonra teyzelerim elleriyle o kadar güzel yemekler yapmışlar ki muazzam. Börekler, tatlılar, yöresel yemekler, bir de Etli Ekmek efsaneydi… 60 çeşit yemek vardı sofrada tadına doyamadık. Ama tüm ilçe yedi o güzel yemeklerden. Mustafa Ağabeyin değirmeninde buğdayları öğüttük, o buğdaylarıyla sıcacık ekmekler yaptık mis gibi kokusuyla tereyağlı tüm yemeklere bandırdık… İhsangazi Belediye Başkanı Sayın Zühtü Danacı bizleri muhabbetle karşıladı muhabbetle yolcu etti.

Meşhur İzbeli Çiftliği’nde kahvaltı Keyfi

Ünü İstanbul’a kadar yayılmış olan İzbeli Çiftliği’nde doğal bir kahvaltı yapalım dedik, sabahın ilk ışılları ile Çiftliğin sahibi Sabiha Teyzem bizi bekliyor. “Sütleri sağdırdım sakın geç kalmayın” diye bir de üstüne tembih yedik. Hikâyenin kahramanları Mithat ve Taha saat 06.00’da kapımı çaldılar ilk kez bu kadar heyecanlı görüyorum onları çünkü her şeyi doğal bir kahvaltı yapacaklar. Sofrada Sabiha Teyze’nin oğlu Serdar Ağabey var. Fevkalade bir kahvaltının ardında, minik buzağılara süt verdik, ata bindik, bol bol oksijen alıp şehir merkezindeki Penbe Han’a geçtik. Sakın yanlış yazdığımı düşünmeyin ismi halk arasında öyleymiş. Bizi sahibi Muhtar bey karşıladı. Harika yemekler yaptık. Simit Tiridi, Güveç, Et Ekmeği, Ekşili Pilav ve daha niceleri, neredeyse parmaklarımı yiyecektim. Tarihi hanın içinde o lezzetler bir başka güzel gerçekten... Zaten o kadar çok gezilecek yeri var ki Kastamonu’da, merkezde Kastamonu evleri, hanlar, külliyeler, hepsinin birbirinden güzel hikayesi var. Ama kesinlikle gezmeniz gereken yerler ise, Kastamonu Kalesi, Saat Kulesi, Kasaba Köyü’nde Mahmut Bey Camii, Valla Vadisi, Gideros Koyu, Türkiye’deki ilk ve tek olan Şapka Müzesi, geçmişten günümüze Silah Müzesi, Dantel Müzesi ve Ilgaz Kayak Merkezi... Gezmeye doyamayacağınız yerler arasında, gezi rehberinize muhakkak ekleyin... Ama daha çok şey var anlatmaya daha yazamadıklarım var. Onları da bir zahmet pazar günü saat 13.30’da 360 TV’de yayınlanan Lokman Bizim Şehirde programında izleyin. Lütfen Görüşlerinizi bana ulaştırın. Yazılar için harika mailleriniz geliyor yakında onları da yazarım buradan.

Sağlıkla kalın...